FİNAL

10.3K 809 287
                                    

Yazar; Özge Meral

"Kader bazen iki aşığı birbirine kavuşturur ancak sadece tekrar ayırmak için."

Zamanı durdurmak, geriye sarmak istediğiniz anlar olurdu. Yapmaktan pişmanlık duyduğunuz ve hayatınız boyunca tekrar tekrar pişmanlık duyacağınız anlar olurdu.
Şimdi babamın yılların verdiği yıpranmışlıkla yaşlanan sert hatlı yüzüne bakarken bu kapıyı hiç açmamış olmayı diliyordum. Onu içeriye asla almamış olmayı diliyordum.
Babam elindeki kalın dosya demetini ayaklarımın dibine fırlattı.
Sırtımdan aşağıya yuvarlanan buz gibi bir ter damlasıyla eğilip dosyayı aldım.

" Bak." Dedi babam uğursuz bir ışıltıyla parıldayan gözleriyle.
Parmaklarım dosyanın içine süzülürken gözlerim hızla karşıma çıkan resimlere kaymaya başladı.

Karmakarışık saçları ve buz gibi gözleriyle Sehun ona uzatılan silahı kavrıyordu. İkinci resimse ona silahı veren adamla el sıkışırken çekilmişti. Resimlere bir kez bakmam bile bunların yakın bir zamanda çekilmiş olduğunu anlamama yetiyordu. Boğazımı tırmalayan çığlığa gem vurup bakışlarımı her hareketimi izleyen babama çevirdim.

" Bunu. Neden. Yapıyorsun ?"

Her kelime dilimden koparılan bir et parçası gibiydi.
Sözcükler dudaklarımdan kesik kesik yükselirken acı dalgası acımasız sarmaşıklarını hızla bedenime sarmaya başladı. Babam sanki acımın tadını alabiliyormuş gibi çatlamış dudaklarını yaladı.

" Çünkü yapabiliyorum."

İki kelime.
Hayatımın içine eden onca şeyin karşılığı yalnızca iki kelime de saklıydı.

" Bunları yok etmek senin elinde." Dedi babam çamurlu ayaklarına aldırmadan çıplak zemini adımlarken.

" Henüz 18 yaşına girmedin. Bu yüzden hala varisin benim. 18 yaşında annenin sana bıraktığı her şeyi bana bıraktığını gösteren o belgeye imza atana kadar yanımda kalmak zorundasın."

Buz gibi olan parmaklarım dosyayı sıkıca kavrarken boğazıma oturan koca yumrunun altında zorlukla nefes alarak yutkundum.

Hayatımı mahveden adama, 'babama' içimi yakan bir nefretle baktım.
Bir zamanlar onu sevdiğime inanmak istemiyordum.
Bir zamanlar onun da beni sevdiğine inanmış olmak istemiyordum.

Gözlerimi yakan bir damla kirpiklerime takılıp yanağımdan aşağıya doğru yuvarlanırken " Senden nefret ediyorum." Diye fısıldadım.

Babamın bulutlu soluk gözleri cansız bir ışıkla durgunlaştı.

" Biliyorum." Diye karşılık verdi yavaşça. " Biliyorum."

Sehun

Acı.
Zihnim tekeri patlamış bir araba gibi yavaş yavaş kendine gelirken acı duvarlarımın ardına sızan ilk duyguydu.
Bedenim üzerinden bir yük treni geçmiş gibi zonklarken kaldırmaya çalıştığım kolum güçsüzce soğuk çarşafların üzerine düştü.

" Kahretsin !"

Gözlerim odak noktalarını bulmaya başlarken burun deliklerimi yakan boğucu bir nefes çektim içime. Acının ardından nerede olduğumun farkındalığına varırken zihnimin kuytu kıyılarından hızla bir görüntü kurtuldu.

Saçları güneşin oyunlarıyla boyanan, küçük düzgün burnu ve insanın içini ısıtan gülüşüyle ufak tefek bir çocuk.

Luhan.
Az önce başarısız bir denemeyle yatağa düşen koluma aldırmadan dişlerimi çenemi sarsacak bir şiddetle sıkıp inleyerek yattığım yerden doğruldum. Oda etrafımda dönmeye başlarken üzerimdeki örtüleri zorlukla geriye atıp sızlayan pazılarımı tutarak ayaklarımı yataktan aşağıya sallandırdım.

ASİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin