Derin uykumun kollarından telefonumun melodik sesiyle ayrılıp, gözlerimi açtım. Bakışlarım yatağımın baş ucundaki çalar saatime kayarken boğuk bir küfürle sesi gittikçe çileden çıkarıcı hale gelen telefonuma uzandım. Saat henüz 8 bile olmamıştı ! Üstelik bugün cumartesiydi !
Homurtular eşliğinde karmakarışık yatağımın içinden telefonumu çıkarıp esneyerek cevap verdim.
“ Telefonları her zaman böyle mi açarsın ?”
Hassiktir !
“ Sehun ?!” dedim neredeyse ciyaklayarak.
Zihnim dün olanları birer birer gözlerimin önünden geçirirken boğazımın derinliklerinden yükselen hayret dolu küçük çığlığı elimle boğdum.
Dün hayatımın en berbat ve en güzel günüydü.
Baekhyun'la olanlar, Sehun’dan kaçışım, tüm okulun önünde kırmızı boyaya bulanışım, Sehun’a söylediğim acımasızca sözler, uçurumun içine sürülen İmpala, Sehun'un duygu yüklü kahverengi gözleri, dudaklarıma değen dudakları, kokusu, gülüşü, bana sanki her şey benden ibaretmiş gibi bakışı.
Bunların her biri uzak bir rüyanın anısı gibi canlanıyordu gözümde.
“ Anlaşılan hala uyuyorsun.” diye dalga geçti Sehun telefonun diğer ucundan.
“ Elbette uyuyorum, bugün cumartesi.” diye terslendim karmakarışık saç öbeğimin altında kafamı kaşırken.
“ Farkında olmana sevindim, giyinmen için 5 dakikan var yoksa yukarıya gelir ve seni ben giydiririm “
Kaşlarımı çatıp henüz uykunun kırıntıları içinde dans eden bedenimle verebileceğim en zeki cevabı verdim.
“ Ha ?”
Hadi durmayın, alkışlayın beni.
“ 4,5 dakikan kaldı.”
Tiz bir bağırışla yataktan çıkmak için ileriye atıldım ve çarşafıma dolanan ayaklarımla yere kapaklandım.
“ Aşağıda mısın ?!” diye bağırdım düştüğüm yerden doğrulup pencereye doğru seğirtirken. Açık mavi tülümün ardından bakışlarım evin arazisini tararken gıcır gıcır İmpala eski patika yolunun önünde ben buradayım dercesine bana bakıyordu.
“ Ama…Sen…Ben…Nasıl ?”
Hattın diğer tarafında Sehun'un keyifli kahkahasını işittim.
“ Bugün Cumartesi küçük Çinli ve yalnızca 4 dakikan kaldı.”
Başka bir çığlıkla koşarak kendimi dolabımın önüne atarken Sehun'un neşeli kahkahalar eşliğinde telefonu kapattığını fark ettim.
Pijamalarımı hızla üzerimden çıkarıp eski kotumu bacaklarıma geçirdim ve henüz yukarıya dahi çekmeden banyoya koşturdum. Her yere çarpan sarsak bedenim ve sessiz küfürlerimle yüzümü yıkayıp, hızla dişlerimi fırçaladım. Yeniden dolabımın önüne seğirtirken kırmızı kazağımı kaptığım gibi üzerime giydim. Aynanın karşısına geçtiğimde heyecanla yanakları kızarmış, sıradan suratım mutlulukla gülümsüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASİ
Fanfiction"Ateşin etrafında dolaşıyorsun , Luhan. Ateş seni yakar. Kül eder... Ben bulaşmak isteyebileceğin biri değilim."