Yazar: Özge Meral
Biten bir ilişkinin ardından hissedecekleriniz 3 evreye ayrılır.
İlk olarak üzüntü ve acı gelir.
Saatlerce ağladığınız, dinlediğiniz her şarkıda, gördüğünüz her resimde umutsuzca onu aradığınız bir dönemdir.Bunun ardından sorgulama ve şüphe evresi gelir.
Geçmişte yaptığınız her hareketi yüzlerce kez düşünür, sonucu değiştirebilecek her durumu saatlerce analiz edersiniz.
Kendinizden, ondan ve çevrenizden şüphe eder, çaresizce zamanı geriye alabilme şansınızın olmasını istersiniz.Son olarak patlamış bir volkanda arta kalan ve soğumaya yüz tutmuş bir lav misali durgun bir hüznün ve acı bir kabullenişin içine girersiniz.
İşte asıl acı olan evre budur.
Artık zamanı geriye alamayacağınızı , gerçeği kabul etmek zorunda olduğunuzun farkına varır ve giden umutlarınızın ardından içinizi yakan yavaş ve derin bir acıyla sarmalanırsınız.
Tüm bu evreleri biliyorum.
Çünkü aynısını bende yaşıyorum.Baekhyun'la yemekhane her zamanki masamızda oturmuş kalabalığın uğultusuyla çevrelenirken Baekhyun iştahla pizzasını kemiriyordu. Henüz dokunulmamış tepsime kaşlarımı çatarak bakıp ağzımdaki acı tadı unutmak istercesine başımı yemekhanenin penceresinden dışarıya çevirdim.
Hava duygularımı yansıtırcasına kasvetli ve karanlıktı." Luhan," dedi Baekhyun ağzına tıktığı koca keki iştahla çiğnerken.
İsteksizce başımı çevirip Baekhyun'un kınayan gözlerine baktım." Kendini açlıktan öldürmen o piç kurusunun sana geri dönmesini sağlamayacak." dedi Baekhyun sert bir sesle.
" Kendimi aç bıraktığım falan yok ve Sehun bir piç kurusu olabilir ama bunu yalnızca ben söyleyebilirim."
Sonuçta o benim piç kurumdu, değil mi ?
Histerik düşünceler içinde başımı sallarken yemekhanedeki havanın bir anda durgunlaştığını fark ederek günlerdir rutin halini alan bir davranışla başımı gelen kişileri görmek için girişe çevirdim.
Sehun tüm cazibesiyle yemekhaneden içeriye süzülürken kısacık eteğinin altından sergilenen muhteşem bacaklarıyla üst sınıflardan Yoona da hemen arkasından içeriye girdi.
Sehun birkaç sıra önümüzden beline sarıldığı Yoona ile yemekhanenin ucundaki boş bir masaya geçerken yüzümden tüm kanın çekildiğini hissederek bakışlarımı önüme çevirdim." Şu haline bak !" diye cırladı Baekhyun silip süpürdüğü yemek tepsisini ileriye iterken.
" Herif her gün başka biriyle kırıştırıyor ve sende kanserli hastalar gibi onu izliyorsun. Ona onu umursamadığını göster."
Gözlerimi yakan gözyaşlarıyla bakışlarımı Baekhyun'un gözlerine diktim." Ama umursuyorum."
" Ama Sehun'un bunu bilmesi gerekmiyor." diye yapıştırdı cevabı Baekhyun.
Baekhyun her gün yaptığı gibi yine Sehun'u kötüleyip ona gününü göstermem için vaaza başlamadan önce yenmemiş yemek tepsimi masada bırakıp kot ceketimi üzerime geçirdim ve ayağa kalktım.
Planım bir kez bile olsa Sehun ve sürtüğünün olduğu tarafa bakmadan çıkıp gitmekti ama kapıdan çıkmadan önce zayıflığıma lanet ederek omzumun üzerinde yavaşça onlara doğru baktım ve Sehun'un beni izleyen delici gözleriyle karşılaştım.Bir an, sadece bir an o gözlerde tıpkı benim gözlerimde olan özlemi ve acıyı görür gibi oldum.
Ardından Yoona'nın tiz kahkahasıyla Sehun'un gözleri gözlerimden ayrılıp yeni sevgilisine döndü.Onca evreye rağmen aslında en acı olan buydu.
Bir zamanlar her şeyiniz olan kişinin artık hiçbir şeyiniz olmayışıydı.Mide bulantımı bastırmaya çalışırken bomboş midemde çıkartacak hiçbir şey olmadığına şükrederek otoparka yöneldim.
Okuldan kaçıp bugünkü işkenceyi daha çabuk bitirmeye karar verdiğim sırada gözüme Sehun'un gıcır gıcır İmpalası takıldı.
Bu arabada öyle çok anım vardı ki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASİ
Fanfiction"Ateşin etrafında dolaşıyorsun , Luhan. Ateş seni yakar. Kül eder... Ben bulaşmak isteyebileceğin biri değilim."