İmpala karanlık yollardan şimşek gibi geçip giderken kaskatı kesilen bedenimle Sehun'un öfkesini izliyordum. Konuşmak istiyordum. Onu durdurmayı her şeyden çok istiyordum ama sanki dilim sözcükleri yitirmişti. Zihnim dumanlı bir yolda önünü görmeye çalışıyor gibiydi. Düşünemiyordum. Onun hiddetine tanıklık etmek dışında hiçbir şey yapamıyordum. Sessiz arabanın içinde bir şey tıkırdıyordu. Geçtiğimiz yollar düz olmasına rağmen her şey sarsılıyor, sallanıyor, titriyor gibiydi.
Sehun ölüm sessizliğini bozmadan buz gibi bir hareketle klimaları sonuna kadar açtı. Impala’nın içindeki hava yoğunlaşmaya başlarken tıkırtı sesi azalmaya , sarsılan her şey daha yavaş ritimle titremeye başladı. Düşünmeye çalıştım. Onu durdurmam gerekiyordu. Yalnızca bana çarptığı için dövdüğü gencin görüntüsü zihnimde dört bir yana uçuşuyor, babama neler yapabileceğini düşünmek bile kanımı dondurmaya yetiyordu. Sımsıkı sarıp göğsüme bastırdığım eldivenli ellerimi harekete geçirmeye çalıştım. Konuşamıyorsam ona dokunabilirdim. Dokunuşumun dikkatini tamamen bana çektiğini fark etmiştim. Ben ona dokunurken Sehun sanki her şeyden soyutlanıyor gibiydi. Başarısız girişimlerim içinde kıvranırken Impala eski patikaya girip kirli beyaz evimizin önünde kayarak durdu.
Sehun arabadan inmeden önce tüm gücümle derin bir nefes alıp “ S-Sehun !” dedim. Tanrım. Titreyen araba değildi, bendim.
Sehun hiddetli bedeniyle arabadan inmeden önce duraksadı. Bu duraksama ihtiyacım olan tek şeydi. “ Sehun ?” dedim yeniden cılız sesimle. Gözlerim dökülmemiş gözyaşlarıyla parıldıyordu.
Sehun’da bunu hissetmiş olacak ki başını yavaşça bana çevirdi. “ Lütfen,” dedim yalvarırcasına. “ Bunu yapma.”
Ateş gibi yanan kahverengi gözlerindeki buzdan katmanlarla yüzüme bakıyor ama tek bir tepki dahi vermiyordu. Titreyen çenemi zapt etmek istercesine bedenimi sıkıp yeniden denedim.
“ Babam iyi biri değil. Kötü şeyler yapıyor. Canımı yakıyor ama kim canımı yakmıyor ki ? Herkesi cezalandıramazsın Sehun. Seninle tanışmadan önce, hayatıma girmeden önce bunların hepsi zaten vardı. Ben … idare ediyordum. Şimdi hayatıma girdin, başıma gelen en iyi şeysin ama bunu yapma… Kavgadan nefret ediyorum.” İlk hıçkırığım serbest kalırken “ Kavga etmeyin.” diye yalvardım yeniden. Gözlerimden süzülen yaşlar yanaklarımdan süzülerek boynuma ve Sehun'un benim için kazandığı ayıcığın üzerine düşmeye başladı.
Sıcak parmaklar yüzümü avuçlarken “ Luhan…” diye inledi Sehun. Islak gözlerim gözleriyle buluştuğunda orada, öfkenin ardında şefkati gördüm.
Yüzünü yüzüme yaklaştırıp alnını alnıma dayadı. “ Bana ne yapıyorsun böyle ?” dedi acı içinde. İkilemde kaldığını görebiliyordum. Onu durdurduğumu biliyordum sadece biraz daha, onu biraz daha tutmam gerekiyordu.
“ Lütfen, Sehun.” Sehun gözlerini kapatıp dolgun dudaklarını gergince sıktı. Gözlerini açtığında bir an, sadece bir an duracağını düşündüm. Ama öfkenin kor ateşi hala cayır cayır yanmaya devam ediyordu. Yüzümü bırakmadan önce, avuçlarını yüzüme iyice sarıp gözyaşlarımı sildi.
“ Ben sana dokunmaya kıyamazken, el üstünde tutulman gerekirken o izleri görüp duramam.”
Sehun'un arabadan inip verandanın merdivenlerini tırmanan bedenini donuk bakışlarla izledim. Sehun'un yumrukları kapıyı dövmeye başladı. Üçüncü yumruğun ardından kapı babam tarafından aksi bir şekilde açıldığında Sehun'un yumruklarını sıktığını, babamınsa sarhoş bedeniyle Sehun'u dürtükleyerek ittiğini gördüm. Kalbim göğüs kafesimi delercesine atarken Sehun'un dudakları kıpırdadı ve tek bir kelime söyledi. Ne olduğunu bilmiyordum ama onun ardından gelecek olanı biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASİ
Fanfiction"Ateşin etrafında dolaşıyorsun , Luhan. Ateş seni yakar. Kül eder... Ben bulaşmak isteyebileceğin biri değilim."