Not; Biliyorum bölümlerin hızlıca gelmesini istiyorsunuz, hatta hepsinin yüklenmesini isteyenler de oldu. Ancak fic Facebook sayfasından tamamen silindi ve biliyorsunuz ki yeni beğeni ve yorumlara ihtiyacı var. Hepsini koyduğumda eminim en son attığım bölüm diğerlerinden çok daha fazla Vote'a sahip olacak. Her bölümün aynı ilgiyi görmesi için yavaş atıyorum. Lütfen bu konuda duyarlı olun. Teşekkürler
Yazar; Özge Meral
Hayatım boyunca yenilgiyi asla kabul edememişimdir. Babama ve bana yaptıklarına rağmen hala onun yanında kalıyor olmamın ya da hiçbir beklentisi olmayan bomboş hayatımı bırakıp gitmememin nedeni de bu sanırım. Çünkü , eğer gidersem yenilgiyi kabul etmiş olacağım. Tıpkı şimdi olduğu gibi yenilgiyi kabul etmek yerine, batacağımı bilsem de inadımın ve geriye kalan bir parça gururumun üzerine yuvarlıyorum zarlarımı.
İçkinin alışık olmadığım iç yakıcı tadı ağzımda gezinir, midem içkinin sert etkisiyle ateş gibi yanarken, hafifçe terleyen sıcak bedenimi kayarcasına dans edenlerin arasına sürükledim. Herkes dans edebiliyorsa bende edebilirdim. Bakışlarım bedenini kıvıran, sallayan ve titretenlerin üzerinde dolaşırken hafif bir gevşemeyle onları taklit etmeye başladım. Kalçalarını salla, ellerinin onlara eşlik etmesini sağla ve ritmi yakala. İşte, tüm mesela buydu.
İçimden taşıp gözeneklerimden sızan ateş dans eden kalabalığın dört bir yanına dağılırken saçlarımı savurarak benimle dans etmeye başlayan yakışıklı çocuğa yaklaştım. Saçları sarı değil siyahtı. Gözlerinin siyahı öylesine keskindi ki içimi kaplayan ani öfke dalgasıyla kendi kendime gözlerinin neden kahverengi olmadığını haykırdım. Boyu Sehun kadar uzun değildi. Ve kasları midemi bulandırmak dışında hiçbir işe yaramıyordu. Allak bullak olan zihnimle batmaya başlayan gözlerimi ovaladım. Neden baktığım herkeste Sehun'u görmeye çalışıyordum ?!
Onu düşünme. Onu düşünme. Onu düşünme.
Zihnimi boşaltmayı umarak gözlerimi kapattım ve müziğin ritmi daha erotik daha yavaş ve sıcak bir ton alırken başımı arkaya attım. Kalçalarımı ritme uyarcasına yavaş ve yuvarlak hareketlerle oynatırken ellerimi saçlarıma geçirip belimi kıvırmaya başladım. Birilerinin ıslık çaldığını duyuyor, ateş gibi nefesler ve mahrem sözcükler havaya karışırken sadece müziğe odaklanıyordum. Bir el elime uzanıp beni yavaşça kendine çekerken başımı kaldırıp gözlerimi açtım. Az önce kurtulmaya çalıştığım siyah gözlü çocuk, gözlerinin derinliklerinde parıldayan şehvet dalgalarıyla bedenimi süzüyordu.
“ Gördüklerin çok mu hoşuna gitti ?” dedim çoktan uyuşan hafifçe dolaşan dilimle. Benden yalnızca birkaç yaş büyük olabilecek esmer çocuk ellerini kısa kesimli saçlarında gezdirip bakışlarını bacaklarımdan kalçalarıma oradan düz gövdeme ve boynumdan dudaklarıma sürükledi.
“ Hem de çok.” Sesindeki pürüzlü kaba tını zaten kötü durumda olan midemin daha da köpürmesine neden oldu. Sesi sarsılmaz bir güç ve özgüvenle dolu değildi. Tok ve her tınısında tenimi okşayan o güzel melodik sesten eser yoktu. Buğulu bakışlarımı gözlerine diktim.
“ Gördüklerine iyi bak ahbap çünkü bir daha ancak rüyanda göreceksin. Şimdi çekil önümden !” Esmer çocuğun kaslı karnını dirsekleyip dans eden kalabalığın arasından hafifçe sendeleyen adımlarla içki şişelerinin stoklandığı yere yöneldim.
Hala onu düşünüyordum. Zihnim hala onu arıyordu.
Elim buz gibi bir şişeyi kavrarken bakışlarım şişenin üzerindeki yazıya kaydı. Black Label. Babamı birkaç kez bunu içerken gördüğümü hatırladım. Aldırmadan şişenin kapağını açıp ağzıma dayayarak doğruldum. İlk yudumun ardından boğazımdan öğürmeyi andıran bir ses çıktı. İçkinin acı tadını boğazımda hissedip yüzümü buruşturdum. Midem yanıyor, az önce içimde yanan ateş arsızca bedenimde gezinmeye devam ediyordu. Dans eden kalabalığa gittikçe daha çok yanan midemle baktım. Değil dans etmek adım atmak bile istemiyordum. İçimden her şeye sessiz lanetler göndererek ateşin ve tensel danslarına devam eden kalabalığın tam tersi yöne doğru yürümeye başladım. Çizmelerim kuma gömülüyor, her iki adımda bir yere kapaklanmamak için müthiş bir çaba harcıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASİ
Fanfiction"Ateşin etrafında dolaşıyorsun , Luhan. Ateş seni yakar. Kül eder... Ben bulaşmak isteyebileceğin biri değilim."