8: Zamanın Ötesinde.

73 38 68
                                    

Sezen Aksu - Gidiyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sezen Aksu - Gidiyorum

Emre Adıgüzel - Tanıdık Yabancı

Kalabalık Bando - Ah Yandım

Kalabalık Bando - Melankoli

Kaç gün geçmişti, o günden bu yana?

Ne kadar saat geçmişti, o vedadan sonra?

Neler yaşamıştı? Neler yapmıştı?

Bana baktığı acı kahveleriyle başka kadınların gözlerine bakmış mıydı ya da baktıysa, bakarken ne hissetmişti? Gitmiş miydi bar köşelerine ya da başka yerlere... Neredeydi ve kiminleydi, bilmiyordum. Ama neler yaptığını öğrenmek istiyordum.

Halbuki öğrenmenin ne faydası vardı ne de anlamı.

Evinden çıkarken arkamı bile dönmemiştim, son bir kez daha yüzüne bakmamıştım. En son yüzünde gördüğüm ifadede hayal kırıklığı vardı, son kelimesi git olmuştu. Ben gitmiştim, bir kez dahi şüphe etmemiştim. Canım da yanmamıştı, onun canının yanıp yanmadığını da umursamamıştım. Olması gereken bunun olduğunu bildiğim için mi bir an bile şüphe etmemiştim, yoksa ona asla değer vermediğim için mi böyle olmuştum?

Yüzüne onu istemediğimi vururken kalbim sızlamamıştı bile ama neden şimdi onun ne hâlde olduğunu merak ediyordum ki? Zaten onun canını yakan benden başkası değildi, iyi olup olmadığını da öğrenmeye hakkım dahi yoktu. Rüzgar'la ilgili hiçbir şey öğrenmek istememiştim, magazin sayfalarına bile bakmamıştım. Sadece tek odağım babasının yaptıklarıyken hiç ummadık anda onu düşünmem de dünyanın en saçma olayı olabilirdi. Ama buna rağmen aklımdaki sorular beni bir türlü terk etmeyen daimi misafirlerim olmuşlardı. İşin ilginç yanı ise, aklıma aniden hesapta kitapta yokken, öylece düşmesine alışmıştım da.

Zihnimdeki varlığı aydınlık zamanlarıma düşen karanlık, sisli bir duman gibiydi. Daha başlayamadan yarım kalan romanımızın küllerini bana hep hatırlatmak ve mutluluğumu zehirlemek için aklıma aniden geliyordu. Peki ya, ben onun aklına geliyor muydum? Herhangi bir şeyde beni anımsıyor muydu?

2 hafta geçmişti. Koskocaman 2 hafta... Kimisi için çok az bir zamanken, durum benim için farklıydı. Sanki bir ömür geçmişti, o zamandan bu zamana. Günlerden cumartesi, aylardan Mart'ın altısıydı. Mevsim de değişmiş, ilkbahar olmuştu. Her şey iki hafta boyunca böyle değişmişti işte. Günden güne kopardığım takvim yaprakları evimin bir köşesinde dururken, 14 Şubat'a bakmaya elim bir türlü gitmiyordu. Onun hayatında kalarak ona haksızlık ederken, onun hayatında olmadığım zaman da yine ona haksızlık ettiğimi düşünüyordum. Zihnimdeki sular durulacak derken, her gün dalgalar artıyordu. Zihnimin sel almasından çekinmeye başlamıştım. Çünkü bunun doğru olmadığını en iyi ben biliyordum. Biliyor olmama rağmen kendimi kötü hissediyordum. Bu histen kurtulmak adına her şeyi yapmak isterdim ama elim kolum bağlıydı, yapacak hiçbir şey bulamıyordum. Bu yüzden de kendimi yetersiz hissetmeye başlamıştım.

Tehlikeye Adım Adım Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin