"Bir ölümün ardında sırlar belirdi ve o sırlar ölümü getirdi."
Derin Sezgil babasını birkaç ay öncesinde kaybetmiştir. Babasının ani ve beklenmedik ölümü hayatını sarsıcı bir oyuna sürükleyeceğinden habersizce yaptığı plan hem onun felaketi olacaktı...
Yeni senenin ilk bölümü geldi... Güzel seneler ve iyi okumalar dilerim 💖
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
🕯️
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Fleurie - Breathe
G-Eazy & Halsey - Him & I
Alec Benjamin - Devil Doesn't Bargain
Karanlığın içerisinde hemen hemen her şeyi saklayabilirsin, kendini bile ama kanı saklaman mümkün değildir. Kan saklanmaz, izlerinden kaçılmaz. Eninde sonunda kendini belli eder, gölgesi çıkar ve yakayı ele verir. Bilirim; ruha sinerse kan ne izi çıkar ne de sızısı diner.
Zamanın durduğunu zannettiğim o anlarda bir kan damlası gibi gecenin bağrında kaldığımı hissettim. İnsanlar benden açıklama bekliyorlardı ve ben, sanki hiçbir şey yapmamışım gibi tepkisizce duruyordum.
Bacaklarıma sıçrayan cam parçacıklarını bile görmezden gelirken önceden çok nadir yaptığım bir şeyi yaptım, telefonu annemin yüzüne kapattım. Kulağıma doğru söylediği lafları daha fazla işitmek istemiyordum. Yeniden arayacağını bildiğim için telefonu hızla sessize aldım ve cebime gerisin geri koydum. Bakışlarının üzerimde olduğunu bildiğim acı kahvelere dokunurken sinirinden göz bebeklerinin küçülüp, kahvelerine karıştığını gördüm.
"Benimle içeriye gel," dediğinde eli kolumu buldu. Konuşmak istesem de bakışlarıyla susmam gerektiğini bana ifade ediyordu. İtiraz etmedim, en azından şimdilik sessizliği tercih ettim. Kolumu çok sıkmasa da tamamını kavramıştı. Birlikte evin içerisine girerken kimsenin gözlerine bakmamak için çaba göstermeme gerek de yoktu, zaten bakamıyordum.
Aslında bunun sebebi utanmam ya da pişmanlık duymam değildi, durmadan annemin söylediği cümleler zihnimde çınlıyordu ve onun dışında kalan meseleler pek umurumda değildi. Fakat biliyordum ki, Rüzgar'ın öfkesi ellerindeki sıcaklıktan bana akıyordu. Avuçlarında sıcacık bir lav vardı, kıyafetimin kumaşına rağmen tenimden hissediliyordu. Tenime biçilen sıcaklık bu sefer bana huzur vermiyor aksine huzursuzluğumu arttırıyordu. Huzursuzluğum her geçen saniyede artarken sessizliğin yuva kurduğu dillerimiz özgürlüğü bekliyordu.