34: Lades Kumarı.

20 0 0
                                    

Uzun ve heyecanlı bir bölümle buradayız! Bol aksiyon ve aşkın dolu dolu olduğu bir bölüm. Yazarken de yayımlarken de heyecanım eksik olmadı. Sizlerde de aynı duyguyu uyandıracağına inanıyorum. ❤️‍🔥

İyi okumalar.

Yeni bölüm ne zaman gelir bilemiyorum ama düzenlediğimde yayımlarım. Oy ve yorumları unutmayalım.

Açık Seçik Aşk Bandosu - Yüzündeki Ürkek Güzellik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Açık Seçik Aşk Bandosu - Yüzündeki Ürkek Güzellik

Çok Düşündü - Bildiğim Yollar

Sezen Aksu - Belalım

Cem Adrian & Mark Eliyahu - Derinlerde

Pinhani - Çok Alıştım Sana

Şafak sökene dek ara ara uykularla gecenin geçip gündüzün gelmesini beklemiştim. Benim için uzun bir geceydi. Zihnimde düşünceler varken uyumak ne mümkündü. Bazen Rüzgar'ı izlemiştim. Zaten biliyordum yüz hatlarını ama daha detaylı incelemiştim. Bazen onun kabus gördüğünü düşünmüş, saçlarını usul usul okşamıştım. O sıralarda elimi daha sıkı tutmuştu.

Uykuya daldığım sıralarda da kendimi tekrardan o takside görüyordum. Ellerim kollarım bağlı, bağırmak için kendimi zorluyordum. Ama sesim çıkmıyordu. Ve sanki ruhum, o taksinin arka koltuğunda kelepçeleniyordu. Terleyerek uyandığım o anda Rüzgar'ı yanımda görüyordum. Bu döngü birkaç kez tekrar etmişti. Ve daha bir sürü görüntü daha zihnime düşüyordu.

Rüzgar'ın arabasının taranması mesela. Ya o arabada olsaydı? Ya yetişemeseydik?

Ben arabadayken bir kere kurşuna tutulmuştum. O iğrenç gecede ölmekten beter anlar yaşadığımda onun bir benzerini Rüzgar'ın yaşama ihtimalini düşünmek bile çok kötüydü.

Kabuslarımda kiminde geçmiş, kiminde bugün olanlar, kiminde sanki geleceğe ait görüntüler vardı. Ve kabus görmemek için genellikle gözlerim açık duruyordum. Uyuduğum kısa aralıklarda da Rüzgar fark etmeden ona daha çok sarılıyor, sakinleşmeyi bekliyordum.

İkimiz için de zor bir geceydi. Ama en azından Rüzgar uyanmadığından bana göre daha çok uykusunu almış olsa gerekti. Keza uykusunu almasına seviniyordum. Çünkü Ilgaz'ın da dediğine göre uykusuzdu. Rüzgar'ın göz altındaki morluk ve gözlerine oturan kırmızılık da Ilgaz'ın sözüne bir kanıt oluşturuyordu zaten. Ne kadar iyi uyuduğunu bilemezdim ama dinlenmiş olmalıydı.

Ben yataktan çıktığımda dahi uyumaya devam ediyordu. Yataktan çıktıktan sonra kısaca bir duş almıştım ve üzerimden çıkarttıklarımı tekrardan giymiştim. Her ne kadar bundan deli dehşet rahatsız olsam da kendi evimde değildim. İstediğimi istediğim an giyemez, bulamazdım. Hem yollar da karla kaplıydı. Bir alışveriş yapacak şansım yok gibiydi. Pencereden kütle gibi karları izlerken sanırım burada biraz daha kalacak gibi gözüküyorduk. Belki İstanbul'dan uzaklaşmak bana iyi gelebilirdi. Bir ihtimal...

Tehlikeye Adım Adım Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin