17: Kötülük Tohumu

41 9 1
                                    

Shamrain - Aphelion

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Shamrain - Aphelion

Duncan Laurence - Arcade

NF - If You Want Love

Michael Kiwanuka - Cold Little Heart

İçimde soru işaretleri taşıyordum. Bu soru işaretlerinin rahminden doğmak için bekleyen soruları bulunuyordu, ben ise daha onlar doğmadan nasıl olduklarına dair fikirlerim vardı. Sorular sadece kendimle ilgili değildi, sorular hepimiz içindi. Doğacak olan sorular hepimizin istenmeyen evladıydı, onları kabul etmemiz zordu ama bağrımıza da basacak, cevaplarını vermek mecburiyetinde kalacaktık.

İlk soru: "Neden buradasın?" olmuştu.

Neden buradaydım?

Bembeyaz, daha önce gelmediğime emin olduğum odalardan birindeydim ve bu odanın içerisinde siyah bir masa, onun üzerindeyse terazi bulunuyordu. Aklım, mantığım, duygularım dahi buna mana yükleyememişlerdi. İnsanın sağır olduğunu zannedeceği kadar bir sessizlik bulunurken; bunlar tam olarak odanın beyaz duvarlarına sinen lekeleri gibi her yeri kaplamıştı. Onları göremiyor olmam varlığını hissetemediğimi göstermezdi. Saniyeler geçtikçe uğursuz bir sessizlik hakimiyetini kurmaya devam ediyordu. Oda öyle gözüküyordu ki, kendimi akıl hastanesinin odalarında gibi hissediyordum. Bu düşünce içimde ürperti sağladığına bakışlarım endişeyle odanın duvarlarına tutundu.

Odanın çıkış kapısını gözlerimle aradım ama yoktu. Çıkış bulunmuyordu. Belki de gizli bir kapı vardı, öyle varsa dahi ben çıkıntıyı fark edemeyecek şekildeydim. Diken diken olmuş tüylerimle beklentiyle beklemeye koyuldum, birisi gelsin ve odadan çıkmamda bana yardım etsin istedim. Kimse yoktu, kendim dışında hiçkimsem yoktu. Zaman üzerime devrilirken kaç saniyenin geçtiğini ve akrebin kaçı gösterdiğini bile bilemeden odanın bir köşesinde beklemeye koyuldum.

En sonunda adımlarım siyah masayı bulduğunda bakışlarım büyük bir şaşkınlığa mağlup oldu. Terazinin yanlarında fotoğraflar bulunuyordu. Çerçeve içerisine alınmış fotoğraftaki insanları tanımamam mümkün değildi. Her birisiyle az ya da çok anılarım mevcuttu. Bakışlarım teraziye gittiğinde ortalamadan daha büyük olan teraziyi incelemeye koyuldum.

Gümüşi gri renginde olan metal bir teraziydi bu. Yanlarında yer alan çerçeveler ise kahvrengiydi ama içerisindeki fotoğraflar geçmişe ait olmalarına rağmen renkliydi. Böyle renkli fotoğrafları görünce gözlerimi rahatsızlıkla kırpıştırdım. Ve terazi öyle duruyordu ki, sanki dile gelse bana soracağı sorular bulunurdu. Konuşsa, kendini açıklayabilecek türde bir canlı olsa susmadan ve vazgeçmeden konuşur gibiydi.

Tehlikeye Adım Adım Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin