•Başlangıç tarihi bırakalım mı?
Bakışlarındaki mavilik, her zamanki gibi tanıdıktı. Buz gibi bakışlarını üzerimde hissettiğim her saniye, avuçlarımda buz tutuyor ve bu buzun avuçlarımı soğuğuyla yakmasına bile isteye izin veriyordum.
Her zaman geldiğimiz mekândaydık. Uzun süredir, -yaklaşık birkaç aydır- karşımdaki adam beni izliyordu ve bundan pek şikâyetçi olduğum söylenemezdi. Bulunduğumuz mekân fazlasıyla kalabalık olmasına rağmen bakışlarını direkt olarak bana sabitlese bile dudaklarımın kıvrılmasından başka bir cevap alamıyordu benden.
Onunla daha önce karşılaştığımıza emindim.
Tek sıkıntı, nerede karşılaştığımızdı.
''Tanıştık,'' diyen ince ama tok sese dönmeden hemen önce, karşımdaki adamın gözlerine bakmaktan nefessiz kalmışçasına derin bir nefes alarak gülümsedim ve Meral'e döndüm.
''Hm?''
''Numaramı aldı,'' diyerek iç çektikten sonra hala bir şey anlamasam da keyfimi bozmamıştım. Etraf çok kalabalık olmasına rağmen, sanki hiç ses yokmuşçasına huzurluydum.
''Ondan bahsediyorum,'' dedikten hemen sonra eline kadehini alarak dudaklarına götürdü. Ardından hemen az önce buz mavisi gözleriyle avuçlarıma kadar yanmamı sağlayan adamı, dudaklarındaki kadehi havaya kaldırarak onu gösterdi. ''Kaan ve Bora'nın takıldığı şu adam,'' diyerek dolgun dudaklarını ıslattı ve güzel bir gülümsemeyle suratıma baktı.
Ondan bahsediyordu. Benim defalarca bana bakmasını umursamadığımı söylediğim, Meral'in ise bir saniye aklından çıkmayan adamdan.
Üstelik adamın, onun numarasını aldığını söylüyordu.
''Ne zaman oldu bu?'' diye sorduğumda, çok geçmeden shot bardağını masaya bırakarak limonu ağzına aldı.
''İki gün oldu.''
Meral böyleydi. Tanıdığım en özgüvenli, en güzel kadın olabilirdi. Adamın bana baktığının farkındaydım fakat pek ses etmedim. Sadece, renkli gözlü insanlardan ürktüğümü bildiğinden pek dert etmemişti. Fakat karşımdaki adam öyle biriydi ki, gözlerinde korkmamı değil, huzurla dolmamı sağlayan bir şeyler vardı.
Yine de bir adam yüzünden arkadaşımla aramı bozacak değildim. Tanışmıyorduk bile.
Sadece tanıdıktı.
Çok tanıdık.
Yine de, bu beni rahatsız etmişti.
Belki de ilk kez özgüvenli olmasına sinir olmuştum. Adam bana bakıyordu, herhangi bir atakta bulunmadan sadece bakıyordu ve en yakın arkadaşımın numarasını almıştı. Meral'in sinsi gülümsemesi, fazla detay vermediğini yeterince belli etti.
Onunla bir yılı aşkın süredir arkadaştık.
''Güzel,'' diye mırıldandıktan hemen sonra, Meral iç çekerek başını salladı. ''Öyle,'' diye yanıtladı beni. ''Baksana, öyle bir bakıyor ki kapılmamak elde değil. Resmen gözünü çıkarıp elime verecek.''
Bu abartılı cümlesiyle alayla gülsem de, arkamda bir hareketlilik hissettim.
''Başladı yine yalan makinesi,'' diyen yabancı bir ses duyduktan sonra irkilerek geriye çekildim. Sarıya çalan saçlarının dağınıklığı umurunda olmamalıydı ki, gülerek omuz silktikten sonra yanındaki adama dönerek boğazını temizledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PANDORA +18 |Yeniden Yazılıyor
RomanceKüfür, yetişkin içerik ve rahatsız edici sahneler içerir. ''Sevgilinin evinde, sevgilinin koltuğunda...'' der demez, titremelerim olsa da onun boğuk sesini pür dikkat, en tahrik edici melodileri dinler gibi dinlemeye devam ettim. ''Benim için bana g...