Yüzüme çarpan temiz hava bile içimi temizlemeye yetmedi. Kirli hissediyordum. Bir insanın hayatını çalmış gibi hissediyordum. Bir insanı hayal kırıklığına uğratmak böyle mi hissettiriyordu?
Barbaros'un yaptığı her şeye kızgınken onun benim üzerime gelmemek için kendini tuttuğu anlar bir boya fırçasının tuvale savrulması gibi üzerime saçıldı. Barbaros'un kızımız için kuramadığı her bir cümle gözlerinin arkasında saklandı.
Sadece ''Neden?'' diye fısıldayabildim. Neden? Neden bana bunu hemen söylememişti? Neden ona bunları yaşatmıştım?
Arabanın içerisine kurumuş bir kelebek kanadı gibi süzülen sorum, Bora'nın mürekkepli parmaklarında can buldu ve Bora direksiyonu daha sıkı kavradı. ''Üzülmeni istemiyordu.'' dedi düz tutmaya çalıştığı sesiyle. Yutkunduğunu gördüm. Bunları konuşmak onlar için bile zorken, Barbaros'un bunları yaşadığı gerçeği tekrar kanımı dondurdu. ''Bilmediğin çok detay var, Aleda. Sana hiçbirini anlatamadı çünkü eli kolu bağlıydı. Hiçbir şey bilmiyormuş gibi davranmak zorundasın. İstese de anlatamazdı, ona acımanı istemiyordu. Dengesiz tavırlarının sebebi buydu. Karşısında olan karısıydı ve karısı için karşısına aldığı kendisiydi. Onun karşısında Baran'ın adını her andığında gözlerinden geçen duygu karmaşasını hiç mi görmedin? Sana dengesiz davrandığı her saniye kendisiyle verdiği savaşı hiç mi görmüyordun?'' Kaan onu susturmaya çalıştı fakat Bora sanki uzun süredir bu anı bekliyormuş gibi susmadı.
''Zevo çok iyi biriydi.'' diye fısıldadı. ''Seninle tanışmadan önce dengesiz değildi. Takıntılı bir adam da değildi. Eğer bir kız kardeşim olsaydı, kesinlikle Barbaros gibi bir damat adayı isterdim. Niyetini en baştan belli ederdi, eğer sadece takılmak istiyorsa, karşısındaki daha fazlasını isteyemezdi. Kendine odaklı olduğu kadar çevresine de odaklıydı. İnsanların fikirlerini önemseyen bir adamdı. Senle tanışana kadar Barbaros tam olarak buydu.'' dikiz aynasından bakışlarımız kesiştiğinde tenimde bir bıçak yarası açılmış gibi irkildim. ''Seninle tanıştıktan sonra dengesiz herifin teki oldu. Kimseyi umursamadı. Hiçbir şey umurunda olmadı. Bir öyleydi, bir böyle. Kıskançlık krizleri yaşayacak bir adam değildi. Sen hayatına girdikten sonra, sen onunla evlendikten ve üniversiteye başladıktan sonra onu tanıyamadım. Tamamen sana odaklıydı ve kimse umurunda bile değildi. Elinden kaçıp gitmemen için direniyordu ve Barbaros bu değil.'' dedi. ''Barbaros bu değil! Onun takıntılı bir adam olmasını sen sağladın. Onun bu kadar toksit bir adam olma sebebi sensin. Onun elinden her an kaçıp gidecekmişsin gibi davranman beni bile endişelendirdi. Ben bile gecelerce eğer gidersen Barbaros'u nasıl toplayacağımı düşünerek uykusuz kaldım. Onu kısıtladın, hayatına giren arkadaşlarına bile karıştın. O sadece Baran'ı hayatından çıkartmanı istedi. Sen Barbaros'u hayatından çıkarttın, Baran'ı çıkartmadın. Barbaros kendisini hayatından çıkarttı, seni çıkartmadı!''
Tüm bedenim titremeye başladı ve ben dirseklerimi dizlerime yaslayarak yüzümü kapattım. Bora patlıyordu. Bora patlıyordu ve Barbaros hâlâ patlamamıştı.
Geçmişte yaptıklarımın hiçbirini aklım almıyordu. İçimde bir yerlerde bir kadın çıkarak dik durmamı, çoğu şeye bir açıklamamın olduğunu haykırsa da konu bebeğimize geldiğinde köşesine saklanıyor, bir daha da ortaya çıkmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PANDORA +18 |Yeniden Yazılıyor
RomanceKüfür, yetişkin içerik ve rahatsız edici sahneler içerir. ''Sevgilinin evinde, sevgilinin koltuğunda...'' der demez, titremelerim olsa da onun boğuk sesini pür dikkat, en tahrik edici melodileri dinler gibi dinlemeye devam ettim. ''Benim için bana g...