''Evet, Claire,'' dedi, canlı bir sesle, Bayan Yıldırım. ''Teklifimi düşündün mü?'' Tek omzuma attığım çantamın kulpunu düzeltirken sahte bir şekilde gülümsedim ve Bayan Yıldırım'ın önüne toparladığı kâğıtlara baktım. ''Aslında,'' dedim. Mahcup görünmek için çaba sarf ederek sözlerimi sürdürdüm. ''Affınıza sığınarak kabul etmediğimi söylemek istiyorum. Ayrıca bugün dersinizden erken çıkabilmek için de izin isteyecektim.'' Bayan Yıldırım, alayla kaşlarını kaldırdı; dudağının kenarı kendini beğenmişlikle yukarı kıvrıldı. ''Hem istediğimi yapmıyorsun hem de erken çıkman için sana izin vermemi bekliyorsun,'' dedi, gülerek. Ardından surat ifadesi birden ciddileşti ve soğuk bakışlarını üzerime dikti, itiraz beklemeyen sesiyle konuştu. ''Vermiyorum.'' Toparladığı kâğıtları kucağına alıp kürsünün ardından çıkarken tepeden bana baktı. ''Diyecek başka bir şeyin var mı?'' Telaşla önüne geçip izin vermesi için dil dökmeye başladım, gün içerisinde kesinlikle buradan çıkmalıydım. Bayan Williams'tan birkaç gün gelemeyeceğimle ilgili izin almıştım bile. Sorun sadece bu sefer erken çıkmama bağlıydı, bu da Bayan Yıldırım'dan izin almaktan geçiyordu, çünkü tek bir derse girmemek bile onun öğrenciyi dersten bırakmasına yeterdi. Kimin girip girmediğini de çok iyi ayırt edebiliyordu, bölümdeki herkesi tanımasa bile. Korkutuculukta tavanı aşındıran bir tipti velhasıl. ''Lütfen, Bayan Yıldırım,'' dedim, yalvarır gibi. ''Benim için çok önemli bir mesele olmasa sizi zora sokmak istemezdim, ölüm kalım meselesi bile diyebiliriz.''
Bayan Yıldırım, ilgisini çekmiş gibi bir kolunda sardığı kâğıt desteleri diğer kolunda da dirseğinde duran çantası, bir ayağı önde diğeri arkada karşımda podyumdaymış gibi duruyor; beni dikkatle baştan aşağıya süzüyordu. ''Ah, Claire,'' dedi, alayla gülerek. ''Herkesten beklerdim fakat senden beklemezdim.'' Kaşlarımı çatıp anlamadığımı belli ettim ve bomboş bir ifadeyle suratına baktım. ''Erkek arkadaşınla buluşmak için demek benden izin istiyorsun,'' dediğinde suratımı buruşturup ''Ne?'' dedim. Nedendir bilmiyordum fakat herkes benden çok benim özel hayatımla ilgileniyordu son zamanlarda. Bu durum canımı bir hayli sıkmaya başlamıştı, isyan raddesine gelmiştim ve Bayan Yıldırım'ın boya kutusuna kafasını daldırıp çıkarmış kokana suratına karşı 'Yeter,' diye bağırmamak için kendimi zor tutuyordum. Bana hiç izin vermeme ihtimalini göz önünde bulundurarak öldürücü bakışlarımı yumuşattım ve yalvarırcasına bakmaya devam ettim. ''Hayır, öyle bir şey yok. İnanın bana, özel bir işim var sadece,'' dedim, masum bir ifadeyle. Yüzümü yeninden inceledi. Bakışları tüm vücudumu taradı ve dudaklarını büzdü. ''İzin veririm,'' dedi. Mutlulukla yüzümün aydınlandığına yemin edebilirdim, içim rahatlamayla dolmuştu ki konuşmasını sürdürdü: ''Yalnız bir şartım var,'' dedi. Gülen yüzüm yavaş yavaş solarken sesimin hoşnutsuz çıkmaması için çaba sarf ederek ''Nedir?'' diye mırıldadım. ''Tezi yaz,'' dedi. İç çekip sakin kalmaya çalıştım ve yutkundum. ''Başka bir şey isteseniz ve ben de onu yapsam, olmaz mı?''
''Hayır.''
Derin bir nefes alıp verdim ve istemediğimi belli etmekten çekinmeden iğrenir gibi ''Tamam, yazacağım,'' dedim. Bayan Yıldırım, neşeyle güldü, elini omzuma koyup sıktı. ''İşte, benim öğrencim! İzin senindir.'' Yanımdan zaferle gülümseyerek geçip kapıya doğru adımladı. Arkasından küfür etmemek için dudaklarımı kemirirken birden bire durdu ve bana döndü. Bakışlarındaki ima beni ürkütürken ''Hatta,'' diye mırıldandı. ''Bir sonraki hafta için sana izin yazdıracağım. Notlarını daha sonra benden alırsın. Eminim ki yapacak çok önemli işlerin vardır.'' Beğeni dolu bakışlarını üzerimde yavaşça gezdirdikten sonra alaycı bir gülümseme sundu. Daha öncesinde de düşündüğüm şeyden vazgeçemiyordum, bu kadında hoşlanmadığım bir şeylerin olduğu kesindi okuldaki çoğu kişi gibi. Karşısındaki insana baktığında o insanın düşündüklerini, sakladığı sırları kolayca görebiliyormuş gibi davranıyor; rahatsız edecek şekilde göz süzüyor, imalı konuşuyordu. Elim istemsizce boynuma uzandı, şalımı düzeltirken yutkundum. Bir şeyleri anlayıp anlamadığını merak ediyordum, bana attığı bu bakışları daha öncesinde de birkaç kez yakalamıştım; bu, beni tedirgin ediyordu ancak son zamanlarda paranoyakça sergilediğim tavırlarımın arttığının da farkındaydım. Belki de gereksiz yere kadına karşı bileniyor, kafamda kuruyordum. Melek gibi biri olduğu söylemezdi ama benim yaşadıklarımla uzaktan yakından alakası olamazdı, olmamalıydı. Bu kadar evhamlı davranmamalıydım. İsteğimin aksine bu şekilde tedirgin davranarak insanların bilmemesi gereken şeyleri onlara fark ettireceğimin bilincindeydim. Bu yüzden gergin yüz kaslarımı hareket ettirip şirince gülümsemeye çalıştım Bayan Yıldırım'a. Elimle çenemi kaşıyormuş gibi yapıp yavaşça boynumdan indirdim. Bayan Yıldırım, son kez bakışlarıyla beni rahatsız ettikten sonra salına salına amfiden çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Element: Denge (Kitap Oldu)
FantasyElement Serisinin Devamı, 2. Hikâye Yirminci yaşının kendisine bolca güzellikler getirmesini dileyen Claire, karşılaştığı korkutucu doğaüstü olayları bir mantığa oturtmaya çalışırken kendisini bu olayların merkezinde bulduğunda kim olduğunun sonunda...