*23*

68 5 25
                                    

Medya Mete Akarsu (Öyle Bir Geçer Zaman Ki ) - Ağlaya Ağlaya

Ağlaya ağlaya kalmadı gözlerimde yaş,

Sevenler ayrılmaz diyordun ne oldu,

Bırakıpta gittin beni bir başıma,

Ağlayan şu yorgun gözlerim seni özler,

Ağlayan şu yorgun gözlerim seni özler,

Seviyorum diyerek bırakıpda giderler,

Seviyorum diyerek bırakıpta gidenler,

Geride kalanları hiç hiç mi hiç düşünmezler,

Ağla yar ağla yar kalmadı gözlerimde yaş,

Seviyorum diyerek bırakıpta gidenler,

Ağlayan bu yorgun gözler,seni özler,

Ağlayan bu yorgun gözler seni özler,

Seviyorum diyerek bırakıpta gidenler,

Geride kalanlar hiç mi hiç üzülmezler.

.
.
.

Burak

Erdem'in doğum gününden birkaç gün sonra Bulut'la daha önceden konuştuğumuz gibi yüzük bakacaktık, diğer yüzüklerimizi saklıyorduk elbet. Ama bu yüzükler daha başka olacaktı hem seçmeye ve almaya birlikte gidecektik daha ne kadar güzel olabilirdi ki.

İşte yüzüklerle ilgili olan bu durum gece boyu yatakta bir oyanı bir buyanı dönmeme neden olmuştu. Kendim doğru düzgün uyuyamamış olsam da Bulut'u da uykusundan etmiştim.

BuBu'm en sonunda beni sakinleştirici şeyler söylemeyi bırakıp kollarıyla bedenimi tamamen sararak kendine yapıştırmıştı. Sonrasında saçımı okşarken uyuyakalmışım.

.
.
.

Uyanınca kendimi Bulut'un göğsünde bulmayı düşünürken Bay Ayı'yla sarmaş dolaş uyanacağımı hiç beklemiyordum. Gülümseyerek Bay Ayı'yı kenara koydum ve yatakta doğruldum.

Yatağı düzelttikten sonra banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım ve odaya geri döndüm. Odada birkaç dakika önce  olmadığına emin olduğum iki takım ve yanındaki sehpamızda bir not bulunuyordu.

Notta 'İçinden hangisi giymek gelirse onu giyinmeni ve aşağıya inmeni istiyorum papatyam. Kapının önünde seni bekliyorum. Acele edip kendini yaralama papatyam. Seni seviyorum ~ BuBu ' yazıyordu.

İçimdeki heyecan artarken ikinci takımı giymeyi tercih ettim ve 'kendimi yaralamadan' - tabi ki ayağımı dolaba çarpmam sayılmaz - üzerimi değiştirdim ve gerekli eşyalarımı alarak hızlı ama temkinli adımlarla evin çıkışına doğru adımladım.

Kapıyı açmamla araba yaslanmış ve kolları arasında kocaman bir buket papatya olan BuBu'yu gördüm. Bu takımı giyeceğimi tahmin etmiş ve benim giydiğimle uyumlu bir takım giymişti.

Beş altı adımda ona ulaştım ve gülümseyerek 'Günaydın' dedim. Bulut da gülümsedi ve 'Günaydın papatyam, senden sönük kalsalarda bu papatyaları kabul et.' diyerek kucağındaki papatya buketini bana uzattı. Buketi kucağıma alır almaz güzellikleriyle büyülendim. Dudaklarımdan fısıltı şekilde 'Çok güzeller...' kelimeleri döküldü.

BuBu çenemi nazikçe tutup ona dönmemi sağladı ve dudaklarımızı buluşturdu. Sanki dün gece dudaklarımız birbirini hiç sevmemişcesine hasret kalmıştık birbirimize.

Ebruli ~ bxb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin