Herkese merhaba :) normalde hafta sonu gelecek olan bölüm çarşamba günü geldi :) hafta sonuna kadar bir bölüm daha gelir. Şimdiden diyeyim.
Bölüm şarkımız multimedia da. Video hazırlayamadım. Aslında şarkının bölümle alakası yok ama ben çok sevdim. Bölümü yazarken çoğunlukla bu şarkıyı dinledim. Dinlemenizi tavsiye ederim.
Bu arada gelecek bölüm çok istediğiniz bir şey olacak :) acaba ne? Tahminlerinizi yorumda bekliyorum. İstek sahneler varsa bana iletebilirsiniz :) keyifli okumalar.
18. Bölüm
"Hiçbir insan olduğu gibi değil. Olduğu gibi gözükmez. Bende gözükmüyorum. İçimde kopan fırtınaları, her şeyi saklıyorum kalbimdeki kapalı kutuda. Bir Zeynep'e açtım o kutuyu. Bir o gördü benim hüzün rüzgarlarımı. Bir o biliyor benim içimdeki asıl beni. Bazen aynaya bakıyorum. Uzun uzun bakıyorum gözlerime. Gözlerimde kalbimi görüyorum. Kanayan kalbimi. Tak yara bandı aşk. Zeynep'in bana verebileceği bir aşk. Ama mümkün mü? Değil! Zeynep ve ben asla bir araya gelemeyeceğiz. Ne yazık! Dün bana dediklerinden sonra daha da yerleşti kafama. Zeynep'in "biz bir olamayız." demesi hep çınlıyor kulaklarımda."
Kerem duraksayıp karşısındaki denize baktı. Yüzüne vuran rüzgar ıslak yanakları yüzünden daha da üşümesini sağlıyordu. Derin bir iç çekti. Elindeki mendile baktı. Gözleri tekrar dolmaya başladı. Tek eliyle gözlerini ovup konuşmaya devam etti.
"Düşünüyorum da benim hayatımın en güzel günleri Zeynep'in yanında geçmiş. O kollarımın arasındayken. Ona seni seviyorum derken. Onu öpüp, koklarken. Ben şimdi mutsuz bir insanım. Hepte mutsuz kalacağım. Çünkü Zeynep geri gelmeyecek." dedi Kerem.
"Bunların hepsinin sorumlusu sensin biliyorsun değil mi? Senin hataların yüzünden böylesiniz Zeynep'le. Sen onu en başında kandırmasaydın bunların hiçbiri olmayacaktı. Haa tabi birde Melis'le yatmasaydın."
Kerem duyduklarıyla kalbine bir bıçak saplanmış gibi hissetti. Gerçekleri duymak ona acı veriyordu.
"Kerem, üzülesin diye demedim ama gerçeklerle yüzleşmen gerek ve bir şeyler yapmaya başlamalısın. Madem Zeynep'i seviyorsun ona kendini affettirmeye çalış. Oturduğun yerden barışamazsınız!"
Kerem kafasını yan tarafa çevirdi. "Anlamıyorsun! Zeynep ve ben bir daha asla bir araya gelemeyiz. Bunu kendiside söyledi. Ben ne kadar çabalarsam çabalayayım olmaz!"
"Çabaladın da mı olmaz diyorsun?"
"Tamam boşver ya! Kapatalım bu konuyu." dedi Kerem bankta arkasına yaslandı. Gözlerini elindeki Zeynep'in kanlı mendiline çevirdi. Dolan gözlerinden iki damla yaş aktı.
"Sence hasta mı Zeynep?" dedi Kerem. Yağmur'un da gözleri dolmaya başladı. "Hayır." dedi keskin bir dille. "Aklına kötü bir şey getirme, hasta değil o. Olamaz!"
"Ama ağzından kan geldi?" dedi Kerem. Sesi titremişti.
"Ağzından kan gelmesi hasta olduğunu kanıtlamaz."
"Haklısın ama bu durumdan emin olmamız lazım. Bir şekilde öğrenmeliyiz." dedi Kerem.
Zeynep bir süre Yağmur'la revirde durduktan sonra sınıfa gitmişlerdi. Dersin son 15 dakikasına girmişlerdi. Kerem ise Zeynep'in yanına girmeden okuldan dışarı çıkmıştı. Arabasına binip sahile gitmişti ve Yağmur'a okuldan sonra yanına gelmesini söylemişti. Yağmur ise okul çıkışı Zeynep ve Can'a veda edip sahile gitmişti.
Sahilde bir süre sessizce oturduktan sonra Kerem konuşmaya başlamış ve devamı gelmişti.
Zeynep eve gidince direk odasına çıktı. Üstündeki okul formasından kurtulup duşa girdi. Bugün hayatının en kötü günüydü. Herkesin içinde bayılmıştı ve ağzından kan gelmişti. Üstelik bu olaylar olurken Kerem yanındaydı. Yağmurdan kendisini revire Kerem'in getirdiğini öğrenmişti. Zeynep gittikçe tedirginleşiyor ve korkuyordu. Kerem'in hastalığını öğrenmesini istemiyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/22799914-288-k292741.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Ayaz
General Fictionİnsan yaşarken çoğu şeyin farkına varamaz... Bazı şeylerin değerini anlamak için kaybetmek gerek. Kaybetmek? Zor olsa... Pişmanlık? Çok olacaktır... Aşk? Sonsuza kadar sürecektir...