Merhaba arkadaşlar :) yeni bölüm ile geldim. Beğeneceğinizi umuyorum. Çok ama çok az açık bir sahne var mı desem ne desem bilemedim artık okurken görürsünüz :) bölüm videomuz multimedia da...
Yeni senaryo duyurusunu yapmıştım. İsimler konusunda bir kararsızlık yaşadım ve sizlere sordum. Çoğu kişi değişmemesinden yana. Çoğunluk ne derse o diyorum ve isimleri değiştirmiyorum :) Bazı arkadaşlar yorumda Soğuk Ayaz bitecek mi gibisinden sorular sormuş. Hemen cevap veriyorum. Hikaye bitmeyecek. En azından şuan. Daha çok var Soğuk Ayazın bitmesine. İlla bir tarih vereceksem yazın diyebilirim. Yeni hikayemi Soğuk Ayazdan sonra paylaşacağım.
Bu bölümü sevgili okuyucum BesraDelikaya 'ya ithaf ediyorum. Umarım beğenirsin canım :)
Keyifli okumalar. Sizleri seviyorum :)
25. Bölüm
Kerem Zeynep'in dediklerinin üstüne hiçbir şey söylemedi. Onu sıkıca sarıp gözlerini kapattı. Sıcacık suyun altında öylece oturuyorlardı hala. Ama asla şikayetçi değillerdi. Zeynep bulunduğu durumun içinden nasıl çıkacağını düşünürken Kerem, Zeynep'i tedaviye nasıl ikna edeceğini düşünüyordu. Tabi birde tedavinin nasıl olduğu, süresi falan vardı. Belki bir ameliyatla çözülecekti belki de iyileşmek için aylarca hastanede yatması gerekecekti.
Kerem Zeynep'in yüzüne baktı. Elleri ile yüzünü kavrayıp alnını alnına yasladı. "Ben... Ben seni bir kez daha kaybedemem Zeynep! İstemiyorum! Eğer bu defa da kaybedersem seni bir daha asla göremem! Ben buna dayanamam! Mümkün değil!" dedi titrek sesiyle. Zeynep'in gözleri tekrar doldu. Yaşlar gene kendini serbest bırakıp yanağından teker teker süzülüp sıcacık suya karıştı.
"Kerem lütfen yapma böyle!" dedi Zeynep. Kerem kafasını iki yana salladı. Ağlamaya başlamıştı. Gözyaşları yanağından süzülürken "Hayır! Tedavi olacaksın! Lütfen! Lütfen Zeynep bana bunu yapma! Beni sensizlikle sınama! Da-dayanamam! Lütfen yapma!" dedi. Çok korkuyordu Zeynep'i kaybetmekten. Kollarında olan kadınına bir daha dokunamamaktan, onunla bir daha konuşamamaktan çok korkuyordu.
Kerem Zeynep'in dudaklarına bir öpücük kondurup yanağından süzülen yaşları sildi. "Yalvarıyorum Zeynep! Ne olur! Lütfen! Seni çok seviyorum! Kaybedemem seni! Ne olur yapma! Yaşayamadığımız onca şey var, yapma!" dedi.
Zeynep bakışlarını Kerem'in her saniye daha da ıslanan dudaklarına sabitledi. Gözyaşları artık akmıyordu. Karşısında küçük bir çocuk gibi ağlayan adama şuan her şeyden çok ihtiyaç duyuyordu. En çokta dudaklarına ihtiyacı vardı.
Baş parmağını Kerem'in dudaklarının üstüne koydu. Yutkundu. Yavaşça yaklaştı ve ıslak dudaklarını sevdiği dudaklara bastırdı. İçi titredi. Bu heyecanı seviyordu. Bu çok güzeldi. İyi geliyordu Zeynep'e.
Kerem Zeynep'in kendini tutkulu bir şekilde öpmesine şaşırmıştı. Zeynep ilk defa böyle bir şey yapıyordu. Bunu biliyordu. Şaşkınlığı bırakıp Zeynep'e karşılık verdi. Aralarında olan boşluğu Zeynep'i kucağına çekerek kapattı. Daha da tutkulu öpmeye başladı.
Bir süre sonra ayrıldıklarında alınlarını birbirine yasladılar. Kerem Zeynep'in yanağını okşuyordu. Burnuna minik bir öpücük kondurup konuşmaya başladı. "Tedavi olacaksın Zeynep. Başka seçeneğin yok."
Zeynep hiçbir şey demedi Kerem'e. Başını boynuna gömdü. Sıcak suyun altındalardı, ıslak kıyafetler üstünde olduğu için biraz rahatsız olmuştu. Burdan nasıl çıkacağını düşündü. Başını kaldırıp Kerem'e baktı. "Daha fazla burada kalırsak hasta olacağız. Bir an önce çıkalım." dedi. Kerem burukça gülümsedi. Islak kıyafetlerle kabinden dışarı çıkamazlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Ayaz
Narrativa generaleİnsan yaşarken çoğu şeyin farkına varamaz... Bazı şeylerin değerini anlamak için kaybetmek gerek. Kaybetmek? Zor olsa... Pişmanlık? Çok olacaktır... Aşk? Sonsuza kadar sürecektir...