37. Bölüm • Kardeşim?

1.6K 121 26
                                    

Merhabalar :) bölüm çok çok gecikti üzgünüm. Biraz kötü oldu bölüm ama beklediğinize değer umarım. Bu bölümü sevgili keremisthastasi 'na ithaf ediyorum. Beğenmen dileği ile tatlım :)

Bölümün sonlarına doğru bir adet bomba sahnemiz var, okuyunca anlarsınız zaten. O bomba sahneyi anladığınız da rica etsem multimedia daki müziği açar mısınız? :) şimdiden teşekkürler.

Bu arada Hizmetçi kız kitabının yazarı deniz yeni hesabında hikayelerini yazmaya devam ediyor. Yeni bölümleri atmaya başladı. Kullanıcı adı DenizAyalp2 :)

İyi okumalar, sizleri seviyorum canlar :)

37. Bölüm

Karşısında dehşetle bakan gözlere alayla sırıttı Kerem. "İşiniz bittiğine göre gidebilirsiniz." dedi rahat bir tavırla. Karşısında duran adamlar Kerem'in tersine çok tedirginlerdi. Bir tanesi korkarak "Abi ne yaptık kıza? Öldürdün!" dedi. Bir diğeri ise "Katil oldun." diye mırıldandı. Kerem bu iki dangalağın dediklerini takmadığını gözlerini devirerek belli etti.

"İşiniz bitti mi? Bitti! Karşılığını fazlası ile alacak mısınız? Alacaksınız! O zaman daha neyin tantanası oğlum bu? Karışmayın. Ben katil oldum. Size ne oluyor? Şimdi s*ktir olup gidin! Hadi!" diye bağırdı Kerem ses tonunu git gide arttırırken. Daha sonra arkasında duran adamlara dönüp "Götürün şu iki salağı. Ötmemeleri içinde ne isterlerse yapın." dedi. Adamlar Kerem'i onaylayıp söylediklerini yerine getirmek üzere harekete geçtiler.

"Ufuk sende yanına birkaç adam al ve şu pisliği götür. Ne yapman gerektiğini biliyosun. Dikkat çekme sakın!" dedi Kerem Melis'in sandalye üstündeki hareketsiz duran bedenini göstererek. Ufuk hemen Kerem'i onayladı ve yanına birkaç adam alıp Melis'i ordan götürdü. Böylece tüm işler bitmişti. Depoda tek başına kalmıştı. Bir sağa bir sola volta atarken sonunda sandalyenin tam arkasındaki duvara yaslandı. Gözlerini kapatıp gülmeye başladı. Önü açılmış artık daha net görüyordu ve mutluydu. İntikamını almış ve gönlü rahattı.

Telefonunun çalması ile kendine geldi. Arka cebinden telefonu çıkartıp ekrana baktı. Zeynep arıyordu. Dudaklarından küçük bir sevinç nidasını firar ettikten sonra telefonu açtı.

"Güzelim!"

"Kerem..."

Kerem'in sevinçten gözleri doldu. Aynı zamanda çok özlemişti. Bu duydu canını sıkıyordu. Özlemek güzeldi ama kötüydü de. Zeynep'i deli gibi özlemişti.

"Seni çok özledim be." dedi Kerem yanağından bir damla yaş akarken. Dudaklarında bir gülümseme vardı.

"Bende özledim ama diyor muyum hiç?"

"Bu dememiş halin mi?" dedi Kerem kahkaha atarken.

"Kerem yaa..." dedi Zeynep tıpkı bir çocuk gibi. Kerem'in kahkahası Zeynep'in bu ses tonunu duyunca daha da arttı. Aynı zamanda göz yaşları seri bir şekilde yanağından süzülüyordu. Zeynep'in de Keremden bir farkı yoktu.

"Sesin yetmiyor Zeynep. Seni görmem lazım!"

"Biliyorum. Bende seni görmek istiyorum."

"Az kaldı bebeğim. Çok az kaldı. Geleceğim yanına."

"Şimdi doktor gelecek kapatmam lazım benim. Seni çok seviyorum."

"Bende seni seviyorum güzelim. Kendine dikkat et. Havalar bir garip bu aralar. Sıkı giyin, üşütme sakın."

Zeynep küçük bir kahkaha attı. "Tamam. Oralarda soğuktur, sende sıkı giyin." dedi.

"Tamam, sen beni düşünme. Hadi kapatıyorum, güzelim. Seni seviyorum. Hoşçakal!"

Soğuk AyazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin