“Neden?”diye fısıldadı onlarca kez Deniz. Artık ağlamasını durduramıyordu. Son zamanlarda ne kadar da çok ağlamıştı. O kadar yıl kendini tutmanın, o kadar yıl güçlü kalmanın ardından böyle bir çöküş, böyle bir pes ediş yaşayacağını tahmin edemezdi.
Dizlerinin üstünden yana kaydı ve iyice oturdu yere. Bacakları çocuk gibi öne açıldı ve sırtı eğrildi. Hıçkırarak ağlıyordu. Sanki böyle ağladıkça içinden her şeyi söküp atacaktı. Akan gözyaşlarında tüm acılarını boşaltacaktı sanki.
“Ağla, hiçbir şey yapamıyorsun ağla.”diyerek arkadan sarıldı Ali, Deniz'e. Deniz onu sesinden, kokusundan tanıdı. “Sen?”diye sordu hala ağlarken. “Ben senin nerede olduğunu bilirim unuttun mu?”dedi Deniz'in sakinleşmesi için saçlarıyla oynarken.
Ali aralarında en neşeli, en çocuksu kişi gibi gözükse de en olgun olanları oydu belki de. Acıyı ilk kabullenen o olmuştu çünkü.
Belki de Deniz'in Ağca’yı, Bulut'un Deniz'i sevdiğinden daha çok sevmişti birini. Canımın içi derdi ona, Gamze’sine.Lise de görmüştü. O zamanlar Gamze bir çocuğu seviyordu. İlk başta Ali kendi aşkını da hafife aldığı gibi, Gamze’nin o çocuğa olan aşkını da hafife almıştı. Hoşlanıyordur, vazgeçer demişti. Bir gün okuldan eve dönerken Gamze’yi parkta ağlarken görmüştü. Sonra gitmiş o çocukla konuşmuş ve içi yanarken Gamze’yi o çocuğun ellerine teslim etmişti. Gamze’nin mutlu olduğunu görünce o da mutlu oluyordu. O zaman anlamıştı Gamze’yi ne kadar çok sevdiğini. Sonra çocuk ondan ayrılmıştı. Sebebini öğrendiğinde ise dünyası başına yıkılmıştı. Anlamıştı anne ve babasından başka bir kayıp daha yaşayacağını. Gamze kanserken bir an bile yanından ayrılmadı. Gamze istemeden de olsa ona alıştı. Artık her şeyi onunla yapıyordu. Deniz, Ağca ve Bulut da çok sevmişti Gamze’yi. Gamze ilk defa ona acımadan bakan, sırf hastalığı yüzünden onunla konuşmayan insanlarla çok mutluydu. Ama hastalık ona bu mutluluğu fazla gördü. Hastane de acı içinde kıvranırken Ali'yi istedi yanında. Ali onun ölümüne kendi gözleri ile şahit oldu. Ölmeden önce Ali'nin yanağında ki gamzelerine parmağıyla dokunup “Sen hep gül, ben hep oradayım çünkü.”demişti. Ali, o zamandan beri hep gülerdi. Çünkü bilirdi o oradaydı. Bir süre mezarlıktan hiç çıkmasa da ondan sonra asla mezarlığa gitmemişti. Çünkü altından kalkamamaktan korkuyordu o da.
Deniz gözyaşlarını elinin tersi ile silerken Ali'ye döndü. Kollarını onun belinde birleştirirken Ali dengesini kaybetti ve ikisi de yere düştü. Daha demin çocuk gibi ağlayan Deniz şimdi gülüyordu yerde. İşte böyle oluyordu. Nasıl olursa olsun o dört dost yan yana olunca her şey bir anda soyutlanıyordu. Tek onlar varmış gibi oluyordu.
“Maşallah keyifler yerinde.”
Ali ve Deniz gelenleri görünce şaşırdılar. Ağca ve Bulut da onların yanına oturdu. Ali ve Deniz doğrulurken hala onlara şaşkınlıkla bakıyorlardı. “Bakmayın öyle kaçmadım, çıktım.”dedi Ağca, Deniz'e bakarken. “Deniz'i arıyorlar.”dedi Bulut da Deniz'e dönerek.
Deniz diken üstünde oturuyormuş gibi dikeldi. Gözlerinde ki şaşkınlık yerini boşluğa bıraktı. Ayağa kalkıp “Ben gideyim.”dedi. Üçü de hızla ayaklandılar. “Nereye?”diye sordu Bulut “Teslim olmaya.”
“O zaman B planını yapmamız lazım.”dedi Ağca gülerek. Bulut kafa salladı. “B planı ne abi?” Ali ne olduğunu Deniz gibi anlamamıştı. “A planı getirdiğimiz arabaya binip güzel güzel gitmek. B planı ise kız kaçırmak.”dedi Ağca. “Kız kaçırmak derken?” diye sordu Deniz.Acaba Özlem’i mi alacaklar diye düşündü.
“E seni kaçıracağız işte.”dedi Bulut. kafası ile arabayı göstererek. Ali arabaya bakarken “Bir saniye biz şuan kaçacak mıyız?”diye sordu. Bulut ve Ağca aynı anda kafa salladı.
“Saçmalamayın. Aranan insanı kaçırıyorsunuz. Yardım ve yataklık yapıyorsunuz şuan. Gidip teslim olacağım.”dedi Deniz oradan uzaklaşırken. Üçü birden arkadan yaklaştılar ve Deniz'in çığlıkları eşliğinde onu arabaya bindirdiler ve kendileri de bindikten sonra kapıları kilitlediler.
“Şuan bu yaptığınız adam kaçırmak oluyor yalnız.”dedi Deniz arkada Bulut ve Ağca arasında kıpırdanırken. Direksiyonun başında Ali “Aslında suçlu kaçırmak oluyor hatta dediğin gibi yardım ve yataklık oluyor ama yine de sen bilirsin.”dedi. Deniz sessizce koltukta oturmaya başladı.
Onlara herhangi bir şekilde laf geçiremeyeceğini biliyordu. Bundan sonra ne olacağını hiç biri de bilmiyordu ama dördü bir arada olursa bir şeylerin yoluna gireceğine inanıyorlardı. Sonlarının yavaş yavaş yaklaştığını bilmeden.
“Yolculuk nereye ağabeycim?”diye sordu Ali arabayı çalıştırırken. Ağca derin bir nefes alıp verdi ve etrafa iyice bakındı. Ardından ortadan ön koltuğa geçti. “O boyla bunu da yaptın ya bravo.”dedi Deniz, Ağca’nın kalktığı yere yayılırken. Ağca omuz silkerken güldü. “Şimdi kardeşim yaklaşık sekiz saatlik bir yolumuz var. Nöbetleşe sürelim.”dedi Ağca.
Ali hala olduğu yerde durunca ona döndü ve “Ne duruyorsun abi?” diye sordu. Bulut arkadan üfleyerek “Yolculuk nereye dedi Ağca çocuk.”dedi. Ağca yeni anlamış gibi “he” dedi. Bulut arkada üç tane manyakla nasıl kaçacaklarını düşünürken kendini göz devirmekten alıkoyamadı.
“Kaçışın ilk durağı Balıkesir kardeşim.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CENNETİN ÇOCUKLARI
Fiksi Remaja"Betimlemelerin çoğunu kaldırdığım ve ağlayarak bitirdiğim hayatımda hep kelimeleriyle var olacak dört çocuk;" ------- Cehennemde kaybolan cennetin çocukları. "İnsan hayatı kalp ritmine benzer. Monitörde görünen düz çizgi senin öldüğünün işaretidir...