Arka kapıdan girerek Ali'yi hastaneye yerleştirmişler ve Bulut bütün testleri sırayla yapmıştı. Elleri titrerken hepsini incelemiş ve bir şeyinin olmadığını anladığında rahatlamıştı. Basit bir yorgunluk olması onu sevindirmişti. Hastane de pek kimseye görünmeden çıkmaya çalıştılar. Ağca birden ortadan kaybolmuştu zaten. Kimsenin telefonunu açmamış aramalarına cevap vermemişti. Sonlarının ne olacağını bilmiyordu da.
Eve girdiklerinde Özlem şaşkınlıkla bakakaldı. Bulut, Ali'ye destek olarak koltuğa yerleştirdi. Ali yavaş yavaş kendine gelmişti yolda. İlk gözlerini açtığında bile gülümsemişti. Hep böyleydi o zaten. Yerde sürünse bile iyiyim diyerek ayakta gösterirdi kendini. Deniz evini inceledi. Çok olmamıştı buradan ayrılalı ama özlemişti. Anne ve babaları bu binanın yerinde olan apartmanda yanmışlardı. Şuan orda dikilen yeni binada oturmak bile biraz olsa rahat hissettiriyordu.
İlk başlarda hepsi annesinin kokusunu, babasının sıcaklığına aramışlardı bu evde ama fayda etmemişti. Hepsinin gözünde canlanan tek şey alevlerdi. Ağca odanın girişinde belirdi. Gözlerini Özlem'e dikmişti. Yüzü solmuştu ve karnı belirmişti. Deniz bunu görünce yüzünde hafif bir gülümseme oluştu. Bir bebeğin olması onun için bir mucize gibiydi. Bir insanın karnında bir bebeğin büyümesine hayret ediyordu. Bir yandan da şuan hiçbir şeyden haberi olmayan bebek için korkuyordu. Hayatları hiç normal değildi çünkü ve babası da yanında yoktu.
Ağca eskiden beri hep baba olmak hayali ile büyümüştü. Kendi babasına özenmiş ve onun gibi bir baba olmak istiyordu. Çocuğunun ismini hep eski tarihi isimlerden bakardı. Mağazaya gitse ne zaman bebek kıyafetlerinden seçerdi, kombin yapardı. En büyük hayali gerçek olmuş sanmıştı bir anda. Beynine ve kalbine yavaş yavaş sızan Deniz'den o çocuk sayesinde kurtulacağına inanıyordu. Özlem ile daha fazla bağlanabileceklerini inanmıştı. Özlem’in karnında ki bebeğin bir başkasına ait olduğunu bilmeden. Bebeğin ondan olmadığını öğrendikten sonra işler değişmişti. Kafası allak bullak yavaş yavaş sızan Deniz artık kalbini ve aklını bulamıştı Ağca’nın.
Geri döndüklerinde, Deniz'in doğum gününde, anlamıştı bunu. Deniz'e sesi yetişemeyeceğinde susmak iştemişti. Kolları ona yetişemeyeceğinde boşa olduklarını düşünmüştü. Eskiden kalbine o yokken nasıl attığını anlamamıştı. Ona giden yollar yoksa ayaklarının ne işe yaradığının bilemedi. Tenha sokaklar onu öpmek için yoksa neden varlar dedi. Onun kokusunu duyamazken hangi kokuyu seveceğini bilememişti. Onunla konuşamamışken onca kelime ne içindi anlamamıştı. Ve Ağca bunları çok geç fark etmişti.
Bulut “Merhaba.”dedi Özlem’e. Özlem sakince kafa salladı ona. Ağca ceketini çıkartıp masanın üstüne atarken “Ne işin var evimizde?”dedi sinirle. Deniz korku ile Ağca’ya döndü. Ağca sinirlenince çok kötü şeyler yapabiliyordu. Kolay kolay sinirlenmeyen bir insan olsa da eğer damarına basan insanı asla affetmezdi. Ama şuan karşısında ki kız ile evliydi. Ve karnında bir bebek vardı. Çok fazla ileri gidebileceğini sanmıyordu. Yorgun bir şekilde Ali'nin yattığı yan koltuğa oturdu.
“Sana diyorum!”diye üsteledi Ağca. Özlem “Ağca ben..” diye bir şeyler demek istese de Ağca izin vermedi. Hızla yanına geldi. Özlem birkaç adım geri çekilirken Ağca kolundan tuttu ve çekiştirdi. “Canım acıyor.”dedi Özlem korkuyla bakarak. Bir eli karnındaydı. Deniz hızla ayağa kalktı ve Ağca’nın elini çekti. “Kendine gel.”dedi sessiz bir şekilde. Ağca kafasını kaldırıp “Sen karışma.”dedi.
Deniz elini çekti. Ama gitmeyecekti. “Kız canım acıyor dedi Ağca.”Özlem’in gözyaşları akmaya başladı. Oysa o kızın sevdiğini elinden almıştı. Yardım ettikçe kendini biraz daha yerin dibinde hissediyordu Özlem. Deniz kadar sevmediğini biliyordu Ağca’yı. Buna rağmen Deniz vazgeçerken ondan o vazgeçememişti. Gerçek sevginin nasıl olduğu Deniz öğretti Özlem’e.
“Deniz onu savunmayacaksın di mi bana?”dedi Ağca sinirle solurken. “Şuan onu savunuyorum.”dedi Deniz de gözlerini ona dikerken. Ağca hızla bıraktı Özlem’in kolunu. Sinirleri iyice gerilmişti. Dudağını ısırırken tavana bakıp nefes alıp verdi hızla. Ardından odalara göz gezdirdi teker teker ve kapısı açık olan Deniz'in odasına gördü. Sinirle Deniz'in kolundan tutup odaya sürükledi ve hızla kapıyı kapatıp kilitledi. Bulut sessizce izlerken hızla ayağa kalktı ve koşarak kapıya gitti. “Ağca çıkar kızı dışarı.”
İçerden ses gelmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CENNETİN ÇOCUKLARI
Genç Kurgu"Betimlemelerin çoğunu kaldırdığım ve ağlayarak bitirdiğim hayatımda hep kelimeleriyle var olacak dört çocuk;" ------- Cehennemde kaybolan cennetin çocukları. "İnsan hayatı kalp ritmine benzer. Monitörde görünen düz çizgi senin öldüğünün işaretidir...