MÜBREM (KAÇINILMAZ AŞKLAR-1) (TAMAMLANDI)

MÜBREM Bölüm 35

Selam canlarımmm

Yeni bölüm için kimler mutlu?

İyi ki geldiniz...

Öznur'un sancıları başladığında saat gecenin üçüydü. Özgür panikle kalkmış, hazırladıkları çantayı alarak, onu kucağında aşağı indirmişti. Tüm aile peşlerindeydi. Hatta Selin bile doğumuna günler kala peşlerine takılmıştı. Doğum başladığında Özgür karısının yanında kalma konusunda ısrarcıydı. Öznur ıkınırken ona cesaret verici sözler söyleyerek teşvik ediyor, bembeyaz yüzüne rağmen oldukça sakin davranmayı başarıyordu. Öznur'un doğumu kolay olmuştu. Bebek 3 Ocak Salı günü saat 06:45'te dünyaya geldi. Beyaz tenli, sımsıkı kapattığı gözlerinden uzun siyah kirpikleri görünen çok ama çok güzel bir erkek bebekti. Özgür transa girmiş gibi izliyordu bebeği. Hayattaki hiçbir mucize bu anla yarışamazdı. Hayatta hiçbir an insanı bu mucizeye hazırlayamazdı. İnsan daha ilk gördüğü an nasıl bu kadar ölümüne bağlanıyordu, anlamadı. Bildiği tek şey oğlu için kanını son damlasına kadar, gözünü dahi kırpmadan verebileceğiydi. Karısının alnını öperek 'Teşekkür ederim.' dedi. Öznur tüm o yorgunluğuna rağmen 'Bana teşekkür etme, ortak bir çabanın ürünü.' dedi göz kırparak. Doktor ve hemşireler bebek ve anneyi hazırlayarak odaya aldılar.

Öznur gözlerini bebekten ayırmamakta ısrar etse de ara ara gözleri kapanıyordu. Doğum yapmak hiç kolay değildi, yorulmuştu ama bebeğine baktıkça bu yaşadıklarının gerçek olamayacak kadar muhteşem olduğunu düşünüyor, gözlerini kapattığında her şey yok olacakmış gibi geliyordu. Odadaki mutlu anları Selin'in çığlığı bozdu. Suyu gelmişti. Nadir panikle doktoru çağırdı. Selin'i de doğuma aldılar. Nadir doğum başlayana kadar karısının erken doğurduğunu iddia edip duruyordu. Selin o kadar çok çığlık atıyordu ki Nadir'in tek söylediği 'Özür dilerim bebeğim. Bir daha asla sana bunu yapmayacağım.' gibi tuhaf cümlelerdi. Onların bebeği ise 3 Ocak Salı günü saat 11:58'de dünyaya geldi. Beyaz tenli, uzun kirpikli bir erkek bebekti. İstek üzerine Öznur ile aynı odaya alındılar. Bebekler birbirine o kadar çok benziyordu ki ikiz gibiydiler. Aynı günün akşamında bebeklerini emzirirken Öznur sırıtıyordu.

"Baksana oğullarımız aynı gün dünyaya geldi. İster misin diğerlerinin kızı olsun? Şimdiden gelinlerimiz belli olur. Hem plan süresi de uzun." diyerek göz kırptı Selin'e ve nitekim bekledikleri gibi oldu. Onlardan altı gün sonra Hilal, on gün sonra Aslı, on iki gün sonra Pınar doğurdu. Hilal'in buğday tenli bir oğlu oldu ama Aslı ile Pınar şahane güzellikte kız bebeklerini dünyaya getirdiler. Bebeklerine hoş geldin partilerini ise daha önce belirledikleri gibi, aynı gün Özgür'ün hazırladığı çocuk parkında yaptılar. Aralarında tek mutsuz kişi Tuğba'ydı. Hala hamile kalamamıştı.

"Bak ne diyeceğim. Neden tüp bebek tedavisi yapmıyorsunuz. Zaten o kadar streslisin ki hamile kalamamanda bu da etkili olabilir." dedi Hilal ama Pınar lafını böldü.

"Gereksiz bir tedavi olur. Tuğba bunu takıntı haline getirdiğinden hamile kalamıyor. İkisinin de tek bir sorunu yok. Hamile kalması için biraz stres atması lazım."

Öznur arkadaşının elini tuttu sevgiyle. "Tuğba, benim can arkadaşım. Sen dünyanın en güzel annesi olacaksın. Sadece biraz rahatlamaya bak. Sürekli bunu düşünme. Düşündüğünde de olacağına inan. Olumsuz düşünmek insana sadece zarar veriyor." dedi.

"Bir tavsiye." diyerek araya girdi Aslı. "Bu konuyu Soner ile konuşmalısın. Senin ne hissettiğini bilmeli, sen de onun düşüncelerini dinlemelisin. Bu konuyu kocandan gizli bir şeymiş gibi tek başına düşünmen, stresi tek başına yaşaman doğru değil. Anlamsız bir şekilde bu konuyu kocanla konuşmuyorsun ve bu Soner'e büyük haksızlık. En azından onun ne hissettiğini anlatmasına izin vermelisin." dedi.