Jungkook ile lunaparka geldiğimizde çek heyecanmıştım küçük bir çocuk gibi.
Ne de olsa ilk defa geliyordum değil mi?
Hep televizyonlarda görürdüm lunaparkları. Kocaman dönme dolaplar, çarpışan arabalar, hız trenleri...
İçeri girdiğimizde resmen ağzım açık etrafa bakmaya başlamıştım. O kadar çok şey vardı ki hangisine bineceğimiz belli değildi!
Ben "Jungkook bunlar hepsi çok güzel... Hepsine binelim" dediğimde hafifçe kıkırdayıp olumlu anlamda kafa sallamıştı. "Bugünü asla unutmayacağım" dediğimde elimi daha da sıkı tutup olumlu anlamda kafa sallamıştı ve "Bugün unutulmaz olacak" demişti.
...
Jungkook ile tüm oyuncaklara binip oldukça yorulduktan sonra dordurma almıştık kendimize.
Saat de gece yarısı olmak üzereydi zaten.
Yolda yüyürken Jungkook kendi dondurmasını düşürdüğünde kıkırdamıştım hafifçe. O ise yüzünü asmış bir vaziyette ağlayacakmış gibi bana bakmaya başlamıştı.
"Tamam sevgilim al" diyerek dondurmamı ona uzattığımda olumsuz anlamda kafa sallayıp "O senin güzelim" demişti bana. Ben de elimdeki dondurmayı onun ağzına götürüp "Yala" demiştim. O da kıkırdayıp etrafa bakmış ardından da yalamıştı dondurmayı.
Dondurmamı geri çekip yemeye devam ettiğimde bana yaklaşıp "Güzel yaladım mı annecik?" diye sormuştu. Ben de koluna vurmuştum yavaşça o gülmeye başladığında.
Dondurmamı bitirdikten sonra panayır alanına gelmiştik birlikte.
Küçük saat kulesinin yanındaki tezgaha geldiğimizde bir adam güler yüzle karşılamıştı bizi.
Jungkook birkaç top istediğinde adam hızlıca vermişti rengi mor olan topları. Adam topları önüme koyduğunda da "En güzel atışını yap" demişti bana.
Hah ben mi? Tabii ki de en güzel atışları yapacağım!
Elimdeki topları sırayla karşımdaki nesnelere attıktan sonra son derece üzülmüştüm.
Çünkü vuramıltım hiçbirini!
On nesneden yaklaşık üç tanesini vurduğumda elimdeki topların bittiğini görmüştüm. "Ah yapamadım" dediğimde de Jungkook adama dönüp "Bunun bir ödülü var mı?" demişti. Adam da gülümseyip olumlu anlamda kafa sallamıştı.
Adam arkaya gittiğinde Jungkook ellerimden tutup beni kendine çevirmiş ve yan taraftaki küçük saat kulesine bakmıştı.
Saat tam on iki olduğunda ötmeye başlayan saat kulesinin sesi insanı huzura kavuşturmaya başlamıştı resmen.
Jungkook "Sevgilim?" dediğinde kafamı ona çevirip gülümsemiştim.
Adam arkadan gelip önümüze kırmızı bir kutu bıraktığında şaşkınlıkla açmıştım gözlerimi.
Bu cidden düşündüğüm şey miydi?
Jungkook titreyen elleriyle kutuyu alıp önümde diz çöktüğünde ne yapacağım cidden bilmiyordum.
Etraftakiler durduğunda saatin sesiyle birlikte alkış tutmaya başlamışlardı hafifçe. Bunun üstüne de Jungkook gülümseyip yüzük kutusunu açmıştı.
"Sevgilim... Ben daha fazla sensiz bir güne uyanmak istemiyorum. Hee sabah uyandığımda yanımda sen ol istiyorum. Birlikte güzel bir yuva kurup, güzel bir aile olmak istiyorum. Jae Eun hayatımın sonuna kadar benimle birlikte olur musun? Güzelim... Benimle evlenir misin?"
Neredeyse mutluluktan ağlamak üzere olan ben kafamı olumlu anlamda sallayıp hiç tereddüt etmeden "Evet!" diye bağırmıştım insanların içinde.
Bunu duyan insanlarda ıslıklar eşliğinde alkışlarını hızlandırmaya başlamıştı.
Jungkook ayağa kalkıp elimi tuttuğunda yüzüğü yavaşça geçirmişti yüzük parmağıma. O sırada da "Seni çok seviyorum" demişti bana.
Yüzüğü parmağıma taktıktan sonra sıkıca sarılmıştım ona.
Demek artık nişanlı biriydim ha?
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
♥~Oy vermeyi unutmayın~♥
.
.
.
.
.
.
.
♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Euphoria ✎ Texting | JJK ✓ [Düzenlendi]
Random[Tamamlandı / Düzenlendi] Euphoria okulun sessiz ve çalışkan öğrencisinin kalbini kazanabilecek mi? Jaeeuniee: Kimsiniz peki? Fake hesaptan yazdığınız için kim olduğunuzu bilmiyorum. Euphoria: Bilmemen daha iyi güzelim. Jaeeuniee: Güzelim mi? E...