Telefonumun çalmasıyla uyanmıştım. Kim arıyor diye bakarken Yağmur'un aradığını gördüm. Açma tuşuna basıp telefonumu kulağıma götürdüm.
''Günaydın canım. Muhtemelen uyuyorsundur ama hemen kalkıp hazırlanıyorsun. Çünkü bu akşam parti veriyoruz.''
''Sabah sabah ne partisi Yağmur? Uyuyorum ben. Kapa telefonu.''
''Of Melis bir kere de mızmızlanma ya. Bizim evde parti veriyoruz. Sitedeki çocukları da çağırdık. Kaynaşmak amaçlı. Çok güzel olacak. Hadi inat etme hazırlan.''
''Üzgünüm tatlım ben evde kalıp uyuyacağım. Öptüm bay bay.'' Dedim ve telefonu kapattım. O kadar uykum vardı ki parti düşünecek halim yoktu. Uykuya daldım.
Sonra üzerime soğuk suyun dökülmesiyle bir anda gözlerimi açtım ve neye uğradığımı şaşırdım. Bunu yaptığına inanamıyordum.
''Yağmur bittin sen.'' Dedim ve Yağmuru kovalamaya başladım. Yağmur nereye kaçacağını şaşırıp merdivenlerden koşarak indi. Bende arkasından koşturdum ve yakalamaya çalıştım. Yağmur bahçeye çıkmıştı. Şimdi aramızda biraz mesafe vardı.
''Bunu sen istedin Melis. Hiç öyle bakma. Hazırlanacaksın.''Dedi ve ona sert bakışımı attım.
''Yağmur hiç kaçışın yok kızım. Bittin sen..'' Dedim ve tekrar kovalamaya başladım. Çok az bir mesafe kaldı ve sonunda yakalamıştım onu. Havuza çok yakındık. Aklıma çok güzel bir şey gelmişti. Yağmuru tuttum ve bir anda onu havuza ittim. Neye uğradığını şaşırdı ve kızgın bir şekilde bana bakıyordu. Bende ona bakarak kahkaha atıyordum.
''Beni öyle uyandırırsan tatlım sonun böyle olur. Benimle uğraşma.'' Dedim ve tekrar kahkaha atmaya devam ettim.
Sonra kızgın bir şekilde sudan çıkan Yağmur yanıma geldi.
''Melis yürüyorsun hemen. Hazırlanacağız dedim.'' Dedi ve kolumdan tuttuğu gibi bahçeden mutfağa girdik. Annem bize bakıp gülüyordu.
''Hoş geldin Yağmur. Bizim kızı uyandırabildin demek.'' Dedi ve annemde gülmeye başladı.
''Çok komiksiniz siz ya. Gıdıklayım mi sizi he?'' Dedim ve hem annemi hem de Yağmuru gıdıklamaya başladım. Üçümüzde kahkaha atıyorduk. Sabah sabah iyi gelmişti.
''Melis yeter bak nefes alamıyorum kızım.''
''Melis tamam ama bak cidden nefes alamıyoruz.''
''Benimle uğraşmayın yoksa sizle çok fena uğraşırım.'' Dedim ve zafer gülümsememi ve duruşumu yaptım.
''Yağmur gel hadi odama çıkalım. Hazırlanalım bakalım muhteşem partinize.''
''Tamam canım ama benim duş almam lazım.''
''Of Yağmur dert ettiğin şeye bak bizde alırsın. Hadi çıkalım odama.'' Dedim ve merdivenlerden çıkıp odama girdik.
Yağmur'a temiz bir bornoz ve çamaşır verdim. Yağmur duşunu aldıktan sonra bende girip duşumu aldım. İkimizin duş sorununu hallettikten sonra şimdi saçlarımızı kurutuyorduk. Önce Yağmur'un saçlarını kuruttuk. Bende yardımcı oldum. Saçı çok uzundu ve belindeydi. Saç rengi kumraldı. Çok seviyordum saçlarını. Benim saçlarım ise siyah ama aralarında kahve tonu vardı. Çok uzun değildi ama biraz belime yakındı. Yağmur'un saçları kuruduktan sonra sıra benim saçlarımdaydı. Yağmur saçlarımı kurutuyordu ama saçlarımı her ellediğinde uykum geliyordu. Ama hoşuma gidiyordu. Aslında hep öyle değil midir? Saçlarımızı bir başkası ellediğinde bu durum hepimizin hoşuna gider ve anında uykumuz gelir. Bunun sebebi ise kendi ellerimizle sürekli saçımız dokunduğu için alışıyor ve bir başkası ellediğinde çok farklı gelip hoşumuza gidiyor. Bu yüzden bu durumdan gayet memnunum ve asla şikayet etmem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURUCUNUN YILDIZLARI
Science FictionHer şey bir anda normal giderken bir anda onun gelmesiyle her şey değişti. Melis normal hayatına devam ederken bir anda her şeyin değiştiğini anlayacak. Doruk'un karşısına çıkması onun tüm hayatını değiştirecektir. Kendisinin bile bilmediği sırları...