Gözümü açtığımda kendimi çok yorgun hissediyordum. Ve herkesin bana baktığını görebiliyordum. Kaan, Can, Yağmur ve Doruk hepsi bir arada ve bana bakıyorlardı. Olayları hatırlamaya çalışıyordum. En son yeter dediğimi hatırlıyordum. Sonra ne olduysa bir anda oldu ve bayılmıştım.
''Melis bizi çok korkuttun. İyi misin?'' Dedi Yağmur.
''Evet iyiyim. Niye öyle bakıyorsunuz?'' Dedim herkese bakarak.
''Melis ne olduğunu hatırlamıyor musun?'' Dedi Doruk.
''Hatırlıyorum her şeyi de bu yüzünüz hali ne?'' Dedim ve onlara baktım. Hala niye öyle baktıklarını anlayamadım.
''Benimle geliyorsun inatçı kız.'' Dedi Doruk ve beni kucağına alıp Yağmurların evinden çıktık.
''Bırak beni Doruk. Hemen. Heyy... kime diyorum. İndir beni dedim.''
''Öncelikle sakin ol. Hemen buradan gitmeliyiz.'' Dedi ve anlamadım. Neden gitmemiz gerekiyordu ki? Sonra Can gelip Doruk'un kolundan tuttu.
''Bırak kızı gelmek istemiyor işte.'' Dedi ve Doruk beni yere indirdi. Şimdi ikisine bakıyordum yine bir kavga daha çıkacaktı ve benim bir şey diyecek gücüm yoktu.
''Sen hiç konuşma, seninle sonra hesaplaşacağız.'' Dedi. Sonra Doruk elimden tuttu ve bahçeden hızlı adımlarla yürüyerek çıktık. Arabasına doğru yürüyorduk ama sonra durdum.
''Neden duruyorsun? Duymadın mı? Artık buradan gitmeliyiz.''
''Pardon da neden hemen gitmeliyiz? Ne oldu bana? Niye herkes tuhaf bakıyor? Neden herkes benden sır saklıyor? Bütün bu yaşananlardan bıktım. Her şeyin bir anda kötü olmasından bıktım. Tam mutlu olduğumu sanıyorken her şeyin yerle bir olmasından bıktım. Tam iyiyken her şeyin bir anda kötü olmasından bıktım... Beni anlıyor musun? Yo... sen beni anlayamazsın. Kimse beni anlayamaz. Anladım derler asla anlamazlar. Gözlerimin içine bakarlar ''Ben seni anlıyorum derler.'' Ama oysaki hiç kimsenin beni anladığı yok. Sadece anlıyorum diyip etrafımda dolaşıyorlar. O kadar tükendim ki kimse bunu fark edemiyor. En sevdiklerim bile... Gülüyorum diye mutlu sanıyorlar. Oysa ki biraz gözlerimin içine baksalar belki orada küçük bir kızın korkmuş ve yalnız olduğunu görecekler...'' Dedim ve sustum. Daha fazla konuşamayacaktım.
Ağlıyordum. Tutamadım kendimi. Doruk'un bana baktığını biliyordum. Yanıma gelip elleriyle yere bakan kafamı kaldırdı. İşte o güzel siyah gözleri bir kere daha yakından görüyordum.
''İnsanların maalesef böyle acıları vardır. Ne kadar istemesek de hepimiz acı çekeriz. Çoğu insan acı çekmek istemez ama bir şekilde acı çekeriz. Acı aslında bizim bir parçamız olmuş. Onu ne kadar koparmaya çalışsak da o asla kopmaz. Bazı acılar gidebilir, gitti sanırsın ama gitmez. O hala seninledir ve içinde yaşar. Bu yüzden acının seni ele geçirmesine izin verme. Acı seninle bir kukla gibi oynar ama sen acının seni kuklalaştırmasına izin verme. Sen güçlüsün Melis. Tanıdığım insanlardan daha güçlüsün. Sen basit bir kız değilsin. Sen çok özel bir kızsın. Bunu zamanla anlayacaksın. Şimdi ellerimi tut ve bana güven. Ama lütfen güven Melis. Biliyorum kafanda çok soru ve cevaplanmasını istediğin çok soru var. Bunlara zamanla cevap bulacaksın. Ama bir kısmını da sana anlatacağım. Lütfen şimdi ellerimi tutmanı ve bana güvenmeni istiyorum. O şerefsiz gelmeden gitmeliyiz.'' Dedi Doruk.
Çok güzel şeyler söylemişti. Haklıydı. Acının beni ele geçirmesine izin vermemem gerekiyordu. Ama bunu yapamıyordum ki. Ona güvenmekten başka çarem yoktu. Aslında ona güveniyordum. Nedenini bilmiyorum ama ona karşı bir güven duyuyordum. Ellerinden tuttum ve beraber arabasına bindik. Doruk arabayı çalıştırdı ve sürmeye devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURUCUNUN YILDIZLARI
Ciencia FicciónHer şey bir anda normal giderken bir anda onun gelmesiyle her şey değişti. Melis normal hayatına devam ederken bir anda her şeyin değiştiğini anlayacak. Doruk'un karşısına çıkması onun tüm hayatını değiştirecektir. Kendisinin bile bilmediği sırları...