29. Daha gelmeden gidecek misin?

1.6K 178 145
                                    

Meraklı gözlerle kendisine doğru yürüyen Changbin'e bakarken onun bu ağlamaklı halinin nedenini merak ediyordu. Öncesinde ağladığı belliydi, bir şey olmuştu ama ne?

Olduğu yerde beklemekten başka bir şey yapmadı. Hem kırgın bakan gözleri hem de yüzündeki küçük gülümsemesi kafasını karıştırıyordu. Mutlu muydu, üzgün müydü karar veremiyordu.

Konuşmak istese de yapmadı bunu. Sessiz kaldı. Changbin'in adım sesleri parkenin üzerinde bir süre duyulup Felix'e ulaştığında son buldu.

"Neden ağlıyorsun?" dedi Felix orta bir tonda. Çok sakin çıkmıştı sesi. 

Changbin'in yanaklarını elleri arasına almasına karşı çıkmadan yüzüne bakmaya devam etti. Yanaklarında gezindi parmakları. Hâlâ ne olduğunu anlamamıştı. Bir açıklama bekliyordu.

"Bilmiyorum, sadece ağlamak istiyorum."

"İstersen bana sarılabilirsin ya da omzuma yaslanabilirsin."

Başını salladı Changbin. Sarılmak yerine Felix'in yanaklarına yerleştirdiği ellerini indirip elini tuttu ve koltuğa ilerledi. Kendini koltuğa atarken sarı saçlıyı da kendine çekti. Ona yeni ulaşmışken kaybetmek istemiyordu.

"Her şey yolunda mı? Beni korkutuyorsun." diye itiraf etti Felix. Büyüğü çok tuhaf davranıyordu. Davranışları çok anlamsızdı. Mutlu olacağını düşünmüştü ve bir teklif alacağını...

Anlaşma olana kadar çok güzeldi. Dışarıya bir şey yansıtmasalar da Changbin arada Felix'le güzel sözler söylemiş ve onu utandırmaktan çekinmemişti. Hislerinin karşılıklı olduğunu bilerek söylediklerini dinlemesi içindeki sevgiyi daha da arttırmıştı.

Anlaşma bittikten sonra ise Changbin birden ortadan kaybolmuştu. Üstelik telefonu da kapalıydı. Bir terslik olmuş olmalıydı...

"Korkmanı gerektirecek bir şey yok." dedi Changbin. Sesinde bir değişiklik yoktu. Her zamanki gibiydi.

Felix'in küçük elini tutup yanağına sürttü. Bir nevi kendisini avutmaya çalışıyordu.

"O zaman neden üzgün görünüyorsun?"

"Duymak istediğine emin misin?"

Başını salladı Felix. En kötü ne olabilirdi ki? Changbin'in yanaklarını öptü. Belki bu onu rahatlatırdı.

"Lütfen."

"Üzülmeni istemiyorum."

"Üzülmeyeceğim."

"Hyunjin'in yanına gittim ve o bugün... elimi sıktı. Uyanmadı ama doktorları uyanma olasılığının çok yüksek olduğunu söyledi. Hatta yakın zamanda uyanabileceğini... Sevindim aslında ama bir yanım nedensiz üzülüyor."

Duyduğu sözler ile Changbin'den hafifçe uzaklaştı Felix. Şimdi anlamıştı. Changbin'in az önceki ağlama işini bırakması ile görevi o devralmış gibi gözlerinin dolmasına engel olamadı.

"Beni yine mi bırakacaksın? Gerçi hiç gelmedin ama olsun. Daha gelmeden gidecek misin?"

Başını sallayarak reddetti Changbin. Kollarını açtı ve tereddüt ederek kolları arasına yerleşen küçüğün ipeksi sarı saçlarını okşadı.

"Benimle mi kalacaksın?"

"Evet. Dediğim gibi sadece uyanmasına sevindim ve birden duygulandım. Az değil, dört seneden bahsediyoruz. Uyandığı zaman onunla nasıl yüzleşeceğimi bilmiyorum. O kadar çok sorun var ki en sonunda bir köşeye sıkışıp kalıyorum."

Küçük Hesaplar | Changlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin