38. Ben başkasını seviyorum.

1.3K 176 78
                                    

İkili önce birbirine sonra tekrar Hyunjin'e bakarken bahçeye sanki yıllar süren bir sessizlik inmişti. Küçücük bir ses bile yoktu. Uzun olan merak ve endişe dolu bakışlarıyla bir cevap beklerken Changbin derin bir nefes aldı ve Felix'se sadece sustu. Bir şey söylemesi gereken birisi varsa o da Changbin'di çünkü. Felix değildi.

Sarı saçlının aklında bin bir türlü düşünce dolanmaya devam ederken hâlâ sevgilisinin konuşmasını bekliyordu. Eninde sonunda ortaya çıkacak olan bir gerçekten kaçmak gibi bir düşüncesi yoktu.

"Niye susuyorsunuz?"

Hyunjin'in sesiyle Changbin ona doğru yürüyüp içeri geçmesini söyledi ve Felix'e eliyle gelmesini işaret etti. Küçük olan gelme taraftarı olmayıp sadece sevgilisine bakmaya devam ettiğinde Changbin Hyunjin'in içeri girdiğini görüp Felix'e yaklaştı.

"Söyleyeceğim tamam mı? Asma artık suratını."

"Tamam, memnun olurum." dedi Felix. Samimi olmayan bir şekilde zafer sevinciyle gülümsediğinde Changbin gözlerini devirip onun elini tuttu. Küçüğü içeri doğru götürürken Felix'in az da olsa içine yerleşen bir huzur vardı. Sonuçta Changbin'in tamamen kendisine ait olduğunu bilecekti, arada hiç engel kalmayacak belki de bir daha asla tartışmayacaklardı.

Salona girmeden önce Felix'in elini bıraktı. Ne olursa olsun Hyunjin'in karşısına o şekilde çıkıp onu birden şok etkisinde bırakmak istemiyordu. Söylediği zaman da aynı şeyi yapacak olabilirdi ama direkt olarak el ele çıkmalarından iyi olurdu herhalde.

İkili çok geçmeden salondaki koltuğa yerleşti. Uzun olanın bir cevap beklediğinin farkındalardı ama ne Changbin konuşuyordu ne de Felix.

Kafalarının içinde cümleleri birbirine girmiş böyle bir şeyi nasıl tam olarak açıklamaları gerektiğine karar vermeye çalışıyorlardı.

Sarı saçlı bakışlarını yere indirip sessiz kaldı. Changbin onun bu son davranışlarına iyice sinirli olsa da belli etmedi. Geçmişleri doğrultusunda korkmakta haklı olduğunu ve Hyunjin yüzünden defalarca kez Felix'e bağırıp onu ağlattığını düşününce haksız çıkan kendisi oluyordu. Bu yüzden bir yanı kızsa da bir yanı onu kaybetmeyi göze alamayacak kadar seviyordu Felix'i. Herkes için zor olan bu dönem elbet geçecekti.

Her şeyin düzelip yoluna gireceği ve tamamen mutlu olabilecekleri bir hayat çizebileceklerinin umudu vardı içinde.

İlişkileri sürekli olarak sarsıntılar yaşasa da bu zamana kadar ayakta durduğuna göre bir umut ışığı olmalıydı değil mi? Belki de son depremleri olurdu bu.

"Açıklamayacak mısınız?"

"Açıklayacağım." dedi Changbin. Felix'le göz göze geldiğinde derin bir nefes alıp onun başını sallamasıyla Hyunjin'e döndü. "Şimdi nasıl başlayacağımı ya da anlatacağımı bilmiyorum. Sadece senden sakin olmanı istiyorum, başarabildiğin kadar."

"Kötü bir şey sanırım." dedi Hyunjin. Sesi bir an çok değişik bir tonda çıkmıştı. Bitkin ve halsiz gibi...

"Bilmiyorum. Hyunjin sen gerçekten çok mükemmel bir insansın-"

"Ayrılık konuşmasına mı başlıyorsun ne oluyor şimdi ben cidden anlamıyorum." dedi uzun olan. Tahmin etmişti ne olduğunu. Hastaneden çıktıklarından beri Changbin'den beklediği ilgiyi görememişti zaten.

"Ben başkasını seviyorum."

"Ne diyorsun?"

Bağırmıyordu Hyunjin, kızgın görünmüyordu. Oturduğu yerde göz yaşları yanaklarından süzülmeye başlarken o sessiz ve titrek çıkan sesiyle konuşmak için çabalıyordu. Hayal kırıklığına uğramış olmalıydı. Yeni uyandığı için mutlu olmayı ve hiçbir şeyi düşünmemeye karar vermişti ama şimdi bu kesinlikle mutlu olmasına en büyük engeldi.

Küçük Hesaplar | Changlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin