Hiçbir şey onu gördüğü anki kadar acı vermiyordu Changbin'e. İçinde sızlayan bir acı delicesine canını yakıyordu. Ruhsal olarak çekilen acının fiziksel acıdan daha çok aglattığını ağır bir şekilde öğrenmişti o. Hayat onunla dalga geçme yöntemini her şeyini elinden almak olarak görmüştü. Basit değildi bu. Hyunjin'le geçirdiği dört senesi vardı. Alışmıştı ona. Onun sayesinde de hiç yalnızlık çekmemişti. Gülümsemesi için bir sebebi vardı. Kendisine dünyanın en güzel sevgisine sahip olduğunu hatırlatan sevgilisi vardı. Ama şimdi karşısında makinelere bağlı yatıyordu o.
Odada duyulan tek ses makinelerden gelen seslerdi. Hyunjin bu seslerden rahatsız olmuyor muydu?
Gözlerini bir kez daha silip görüşünü netleştirdi Changbin. Sevgilisi hâlâ uyuyordu. Oysaki uyumaktan hiç hoşlanmadığını en çok Changbin bilirdi. Elinden bir şey gelmiyordu bu sefer. Herkesin o çok değerli gördüğü parası şimdi bir boka yaramıyordu.
Yavaşça yatağın üzerinde duran uzun parmaklı eli kavradı. Gözlerinden akan bir damla yaş Hyunjin'in elini ıslattı.
Titrek bir nefes alırken aynı zamanda boğulduğu hissetti.
"Ben geldim Hyunjin...seni ne kadar özlediğimi tahmin bile edemezsin." diye fısıldadı usulca. Sesinde ince bir tını vardı. Uyandırmaya kıyamıyormuş gibi görünüyordu ama uyanması için içinden dua ediyordu. "Uyanmayacak mısın?"
Cevap gelecekmiş bekledi. Umudu vardı hâlâ. Doktor belki de bir daha hiç uyanamayacağını söylese de Changbin'in umudu tamdı. Uyanacaktı Hyunjin, sevdiği adamı yalnız bırakmazdı.
"Lütfen geri gel... Sensiz yaşıyormuşum gibi bile gelmiyor." dedi. Ağlamaktan ziyade sadece gözyaşı döküyor gibi görünüyordu. Çaresizliğini en derinde hissederken devam etti. "Hiçbir şeyin anlamı yok. Nefes aldığımı hissedemiyorum. Uyuyamıyorum... Çok yalnız hissediyorum. Normal bir yalnızlık değil ama. Kalabalığın içinde senin yalnızlığını çekiyorum. Dün dışarı çıktığımda dünyanın tüm rengini kaybettiğini fark ettim. Karanlığa boğulmuş Seul... Biliyorum belki sürekli hata yapıyorum. Sensiz yolumu bulamıyorum, tanıdığım bir yerde olsam bile kaybolmuşum gibi hissediyorum. Birisinin bana sarılmasına ihtiyacım var. Birisinin bana destek olmasına, beni toparlamasına ihtiyacım var. Kendim yapamıyorum bunu. Tüm gücümü kaybettim. Beni iyi yapan tek şey senmişsin Hyunjin. Duymuyor musun? Lütfen kalk artık. Hasta olduğun zaman bile uzun süre yataktan çıkamazdın sen, şimdi bedenin bu acıları kaldıramaz ki."
Sustu bir süre. Boştaki elini sevgilisinin saçlarında gezdirerek okşarken Hyunjin'in elini dudaklarına götürüp nazikçe öptü.
Bakışlarını yüzünde gezdirdi. Gözlerini görmek istiyordu ama şu an bu mümkün değildi. Ne kadar özlemişti onlara doyasıya bakmayı. Ağlamaktan akmaya başlayan burnunu çekti sessizce.
Yüzüne bakmaya devam etti. Dudakları kurumuştu ve dudağının kenarından ağzına doğru uzanan bir hortum vardı, gerçi burnunda da vardı o hortumlardan. Açık göğsünün üzerinde birçok kablo bağlıydı.
Sevgilisinin onlara bağlı yaşadığını düşünmek istemiyordu ama düşünmese bile gerçeğin değişmeyeceğinin farkındaydı.
"Ölmek istiyorum fakat sen ölmediğin ve ölmeyeceğin için kendime zarar veremiyorum. Geri geldiğin zaman kollarım senin için açık olacak. İstediğin zaman daha önce yaptığın gibi sokulabilirsin göğsüme. Gerçi o zaman da sigarayı bırakmaya çalışırken daha çok içtiğim için azarlarsın beni... Olsun." Dudağının kenarı hafifçe kıvrıldı. "Sadece beni azarlamak için bile olsa gel Hyunjin... Yalvarırım sana beni yalnız bırakma burada."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Hesaplar | Changlix ✓
Fanfic[TAMAMLANDI] Her şey bir oyunla başladı. Changbin sevgilisi varken Felix'le yatmıştı. -Bu belki bencilce ama onu kaybettiğim zaman seni kazandığımı geç fark ettim. Kalbime ne zaman yerleştin? 12.09.2020 25.10.2020 #changlix 1 (30.12.2020) #felix 1...