9. Canım çok yanıyor.

2.1K 246 164
                                    

Sessiz gecede, sokak lambalarının aydınlattığı odada tek başına oturuyordu Felix. İçinde tam olarak anlamlandıramadığı bir duygu vardı. Üzüntü, korku, hayal kırıklığı... Bunların hepsi birbirine karışmıştı sanki. Kalbi yetmez gibi kafası da zonkluyordu. Başındaki ağrıya ne kadar tahammül edeceğinden emin olamasa da rahatlamak için gozyaşlarının akmasına izin verdi. Paramparça hissediyordu... Kendisini toplayacak gücünün olduğunu sanmıyordu. Hyunjin'e olanları o bile kendine yüklemeye başlamıştı artık. Yanlış insana karşı oynamıştı. Changbin'in gerçek karakterinin bu olup olmadığını çok kez sorguladı. Tanıdığını sandığı Changbin yalan mıydı yoksa bu şimdilik kısa süreliğine kendini koruma amaçlı kullandığı bir kalkan mıydı?

Düşünmemeye çalıştıkça daha çok düşünüyordu. Vücudundaki tüm gücün çekildiğini hissetti. Elini duvara yaslayıp ayakta durmaya çalışırken aniden gelen titremeyle bacaklarının üzerinde duramayacağını düşünüp yere oturdu ve sırtını kapıya yasladı. Birkaç adım atsa odadaki koltuğa ulaşırdı ama bunu yapabilecek gücü bulamadı kendinde.

Başını hafifçe havaya kaldırıp nefes alış verişlerini düzene sokmaya çalıştı. Hıçkırıklarının arasında nefes alması pek de kolay olmamıştı.

Sadece birkaç günde kendisine bu kadar acı çektiren bu adamın şimdi içeride ne yaptığını merak ediyordu. Acı barındıran bir şekilde güldü Felix. Cevabını bulmuştu bu sefer. Büyük ihtimal daha sonra nasıl kendisine eziyet edeceğini düşünüyordu.

Ama durum biraz farklıydı...

Changbin yaklaşık iki saattir yediği tokadı sindirmeye çalışırken düşüncelerinde kaybetmişti kendini. Oturduğu yatakta Felix gittiğinden beri öylece kalakalmıştı. Şaşkındı ama yediği tokat için biraz bile olsun sinirli değildi. Hak ettiğini düşünüyordu artık. Üç gündür neler yapmıştı ona böyle... Felix bu kadar nefreti hak etmiş miydi? Bunları bir insan düşmanına yapar mıydı bundan bile emin değildi. Kafası karışmıştı. Felix sadece kendisini sevdiği için mi ona böyle davranıyordu? Yoksa kendisini bedeninle tatmin etmesine izin verdiği için mi? Üstelik belki de yalan söylemiyordu, fotografları o atmamıştı.

Yediği tokat ona kim olduğunu ve ne yaptığını hatırlatmıştı.

"Kahretsin." dedi kendine. Ellerini tüm sinirini atmak istercesine saçlarından geçirirken saçlarını yolduğunun farkında değildi. "Tam bir aptalım."

Biraz daha kendine küfür etti orada. Affedemiyordu kendini. Vakit kaybetmek istemedi. Evden çıkmasına imkan yoktu Felix'in. Kapıyı gözleri önünde kilitlemişti. Anahtar da hâlâ cebinde duruyordu.

Utana sıkıla yatak odasından çıkıp koridorda gezdirdi gözlerini. İlk baştan başlayarak tüm kapıları kontrol ederek ilerledi. Her açtığı kapıda daha artıyordu gerginliği. Utanç duygusu içini kaplıyordu.

"Felix." diye seslendi normal bir tonda. Ondan cevap beklemiyordu tabiki. Geldiğinin haberini vermeye çalışıyordu belki de.

Alt kattaki hiçbir odada bulamadı onu. Bu yüzden adımlarını merdivene yöneltip üst kata çıktı. Ağlamak istiyordu. Bu isteğini bastırabilmeyi umdu.

Odaların kapısını açmasına gerek kalmadı duyduğu ses yüzünden. İki saattir ağlıyor muydu o yani? Hem de Changbin'in yaptığı aptallık yüzünden.

"Lixie." dedi bu sefer. Çok nadir bu şekilde seslenirdi ona Changbin. Özellikle kullandığı bir zaman varsa o da Felix'in sevimli yanını gösterdiği zamanlar oluyordu.

Durduğu yerde daha fazla beklemek istemeyip bakıştığı kapıya doğru yürüdü ve önüne geldi. Changbin'in müzik alanında yaptığı uğraşların bulunduğu odaydı burası. Normal bir odadan bir farkı yoktu. Odanın duvarında bas gitarı asılıydı sadece. Onun için bu odada özel olan tek şey gitarıydı. Belki de şimdi birazcık Felix'ti. Düşündüğü şekilde hareket ederse ve Felix'ten beklediği cevabı alırsa öyle olacaktı.

Küçük Hesaplar | Changlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin