26. Beni delirtiyorsun.

1.8K 190 163
                                    

Odasındaki masasına oturmuş laptopdan şirkette olmadığı süre boyunca şirkete yeni katılan dansçıların dosyalarını inceliyordu Changbin. Bilgi edinmesi zor olmamıştı. O buraya gelmeden önce dosyalar klasör şeklinde oluşturulmuş tek tıklamayla hazır hale getirilmişti.

Şirketin bünyesindeki dansçı sayısının bu denli artmasına şaşırmış değildi. Birkaç video izlemiş ve hepsinde de son derece iyi performanslarla karşılaşmıştı.

Hepsini okumayarak üstten birkaç ismi geçiştirdi ve aradığı ismi bulduğunda gülümseyerek anında dosyaya tıkladı.

Felix'in kırmızı saçlarla çekildiği bir fotoğrafla karşılaştı ilk olarak. Yüzünde her zamanki güzel gülümsemesi vardı Changbin'in gülümsemesi bunu fark etmesiyle istemsiz olarak büyümüştü.

"Lee Felix... Beni delirtiyorsun."

Ekranı aşağı kaydırdı ve klasik tanıtım yazısını okuduktan sonra bugün yapılacak olan anlaşma için onun nasıl görüneceğini hayal etti birkaç saniyeliğine.

Toplantıdan ziyade bir mekanda parti tarzı bir ortam sağlanacaktı. Önce herkes bir arada olup toplanacak çok geçmeden sahneye dansçıları alacaklardı. Hemen ardından çalışanların birbirini tanıması için kendi aralarında sohbet etmeleriyle devam edecekti. Anlaşılan Bay ve Bayan Seo şirketlerin arasının her türlü iyi olmasını istiyordu. İki şirketin birleşeceği düşüncesi her iki tarafa da oldukça gelir sağlıyordu. Kore'nin en büyük eğlence şirketi olmak kolay olamazdı. DX ve S.E.O'nun birleşmesi onları Kore'nin en büyük ve en yüksek düzey şirketi yapardı.

Kapının tıklatılmasıyla düşüncelerinden sıyrılarak bakışlarını laptoptan çekip "Girin." diye seslendi.

Bu akşam için herhangi bir bilgi verecek birinin gelmesini beklerken Felix'i görmesiyle hemen ekrandaki sekmeyi kapattı.

"Konuşabilir miyiz?"

"Olur, geç içeri." dedi Changbin. Felix'in ne konuşacağı hakkında ufacık bir fikri yoktu.

Küçük olan kapıyı kapatıp Changbin'in karşısındaki koltuğa yerleşirken onun gözlerinde bakışla heyecanlandığını hissetti.

"Ne konuşacağız?" dedi Changbin. Kollarını masanın üzerinde birleştirip ilgisini Felix'e verdi.

Felix ise o an siyah saçlıyı süzmekle meşguldü. Üzerindeki beyaz siyah, pahalı olduğu belli olan takımla tam bir patron gibi görünüyordu ki öyleydi de zaten.

"Seni özledim, başka sebebim yok. Kapıdayken birisi duyar diye konuşabilir miyiz dedim."

Başıyla onu onayladı Changbin ama hemen sonra yüzüne bilmiş ve ukala bir ifade yerleştirdi.

"Duyarlarsa ne olur? Burada patron benim."

"Senin de üstün var, unutma bunu."

"Para için kendimden ödün veremem Felix. Ne istiyorsam onu yaparım."

"Bunu en çok ben biliyorum, açıklama yapmana gerek yok."

"Tamam... Akşam geliyor musun?"

"Gelmemem mümkün değil, işim bu. Zaten pratikten yeni çıktık. Gidip dinlememizi söylediler ama ben seni görmeden gitmek istemedim."

"Yorgunsundur o zaman, git dinlen haydi."

Gülümseyerek oturduğu koltuktan kalktı Felix. Gün geçtikçe Changbin'den daha çok cesaret alıyordu. Yanına doğru yürüyüp sağ bacağını masaya doğru arttırıp kalçasını masaya yasladı. Bir bakıma oturuyordu.

Küçük Hesaplar | Changlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin