3.7

5.9K 228 15
                                    

Bilin bakalım kim dün bölüm atmadı?
BEN
Peki, kim matematik ödevini son güne bıraktı?
YİNE BEN
Bu sebeple dün atamadığım bölüm için özür dilerim.

Bu arada alt tarafı bir gün bölüm atmadım kısa hikaye de 94. Sıradan 630 küsürüncü sıraya gelmişiz.

Her neyse önceki bölüme gelen oylar her zamankinden fazla olduğu için çok mutluyum. Galiba Rabia'ya sokulan laflar hoşunuza gitti. Bende okulda aynen Buse gibi yapıştırıyorum lafları. 😉

Medya: Benden kendime ve en yakın arkadaşlarıma

İyi okumalar
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum


~

Resim sınıfındaki geniş masalardan birine oturmuş Sibel hocanın gelmesini bekliyorduk. Yıllardır gördüğüm tanıdık yüzlere -ki bunlar samimiyetine inandığım kişilerdi- ufak bir baş selamı verdim.

Aklıma az önce olanlar gelince de istemsizce sırıttım.

Ben Tuğçe ve Cenk'i tebrik ettikten sonra Cenk; Emirhan ve Burak tarafından tehdit edilmişti. Fakat aptal aşık onların ciddi tehditlerine sırıtarak karşılık verince neredeyse Burak ve Emirhan'dan dayak yiyecekti. Zaten onlarda Cenk'i dövmek için yer arıyorlardı. Onlara pişkin pişkin gülmesi de buna tuz biber olmuştu. Dayak yiyeceğini anlayan Cenk ise koşarak çıkmıştı kantinden. Çıkmadan Tuğçe'nin yanağına küçük bir öpücük kondurmayı ihmal etmemişti.

Sude ise Tuğçe'nin omzuna kolunu atmış kantinden çıkarlarken de 'En sevdiği ikinci yengesi' nin o olduğunu söylüyordu. Tuğçe'nin ise alıngan alıngan 'Birinci kim?' dediğini duymuştum en son.

Tabii ki bendim. Başka kim olacak ki?

Selin ve Burak da fingirdeşerek çıkarken bende İrem ile çıkmıştım kol kola. Sıcak olayın dedikodusunu okul çıkışı da yapardık zaten.

Arkamızdan gelen Emirhan, Ozan ve Batu üçlüsünün konuşmalarını dinlemeyi ihmal etmedim ama futboldan konuşuyorlardı. Galatasaray dışında hiç bir takımla ilgilenmediğim için tanımadığım yabancı takımlar hiç mi hiç ilgimi çekmemişti. En son duyduğum şey Batu'nun lavaboya gitmek için ayrılmasıydı yanlarından.

"Neye sırıtıyorsun sen öyle?" Diyen tanıdık sesi duymamla irkildim ve yanımda oturan Batu'ya döndüm. Bir de dibime girip kalbimin ritmini değiştirme girişimlerinde bulunuyordu. Başarılı da oluyordu hani.

Biraz geri çekildim. Zaten ne işi varsa dibimde? Başka yer mi yok?

Kalbimde olanları belli etmeyerek ve mimik oynatmadan dümdüz konuştum."Sanane. Ne işin var senin yanımda? Başka yerlere otursana." Yaklaşık dört yıldır yaptığın gibi...

Onu terslememe rağmen sırıtarak bana bakmaya devam etti. "Duydun mu?"

"Neyi?"

"Kalbimin kırılma sesini." Sen benimkini duydun mu?

"Ergen ergen laflar."

"On sekiz yaşına yeni girdim. Teknik olarak hâlâ ergen sayılırım." Dedi. Tam cevap verecektim ki sınıfa giren Sibel hoca ile ağzımı kapadım. Ayağa kalkmamızı sevmezdi. Kalabalık geliyormuşuz gözüne.

"Evet, geçen derste yaptığınız çalışmalara devam edin. Sessizce." Son kelimeyi uyararak söyledi. Her zamanki gibi...

Herkes kendi dolabından eşyalarını almak için ayaklandığında bile sessizdi. Sibel hocanın abartılı sessizlik takıntısı işte... Gürültü yapanlara acımaz dönem sonu verirdi sıfırı.

ABİS//TEXTİNG (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin