1.5

7.7K 309 55
                                    

Yorum yapmayı ve yıldıza tıklamayı unutmayın 🥰

"Buse, uyan artık"

Kolumun deprem olduğu için bu kadar şiddetli sallandığını düşünen ben tanıdık sesi duymamla deprem olmadığı için rahatladım ve kafamı sıradan kaldırarak uykumu taciz eden Burak'a sinirle baktım.

"Ne var yine ya? Ben size hep demiyor muyum beni uykumdan doğa olayları, zombi saldırısı veya yapay zeka istilası olmadıkça uyandırmayın diye?" Tek kaşımı kaldırarak ve tıslayarak konuştum ama o beni takmadığını belli edercesine sadece omuz silkti. Uykumun bölünmesinin üzerine birde bu beni takmayan hareketleri görmem sinirlenmemi sağladı fakat sakin kaldım.

"Kantine iniyorum. Selin çikolata istedi ve diğerleri de kendilerinin onlara çikolata alacak sevgilileri olmadığı için ne olup bittiğini anlamadan onlara acımamı sağladı." Bunu derken yavru köpek bakışlarını atarak bizi izleyen Tuğçe -ki o sırada alnına buz dolu bir poşet tutuyordu- ve İrem'e göz ucuyla bakmayı da ihmal etmedi. "Şimdi geri gelince ve bana çikolata almadığım için kızarsın diye ister misin diye soracaktım. Zaten öğle arası ve sen sabah kimya dersinden sonra uyanınca öğleden sonraki derslere girmeyeceğini söyledin. İllaki uyandıracaktık seni." O kadar uzun ve hızlı konuşmuştu ki bir kaç saniye ona gözlerimi kırpıştırarak baktım. Yeni uykudan uyanmış insana uzun cümleler kurmanın neresi doğruydu ki? Beynimdeki yükleniyor yazısı yüklendi halini alınca da hızla ayağa kalktım.

"Bende geliyorum seninle. Sen geri sınıfa çıkarsın belki ben bahçede biraz hava alırım." Dedim ve onu beklemeden hızlı adımlarla sınıftan çıktım. Arkamdaki adım sesleri yaklaştı ve yanımda hissettiğim hareketlilikle sol tarafıma baktım. Burak ağzını aralıyor ama geri kapayıp duruyordu. Selin'de sıkça yapardı bunu. Kesinlikle sevgili olmalarına şaşmamak gerekti. Tarzlarından tutunda en garip huylarına kadar birbirlerine benzerlerdi. Ona dik dik bakınca konuşmasını istediğimi anladı.

"Onunla konuşuyor musunuz? Ayrıldıklarını duydum. Sana geri yazdı mı?"

"Yazmadı. Zaten yazsada artık umrumda değil." Bana hiç inandırıcı değilsin bakışı attı. Omuz silktim.

"Bak her ne kadar bu sahte hesaptan yazma fikri benden çıksada işe yarayacağını düşünmüştüm. Bu sebeple senden özür dilerim kanka." Ona dik dik baktım. Şaka yapıyordu herhalde.

"Saçmalama! Her şekilde kalbimi kıracaktı ve zaten kırdı da. En azından onunla konuşmuş oldum. Mesajla bile olsa." Derin bir nefes aldım ve konuşmama devam ettim.
"Bu yüzden asıl ben sana teşekkür ederim. Hislerimi ona bilinmeyen şekilde olsada söyleyebildiğim için mutluyum. Gerçekten." Son kelimeyi söylerken gözlerinin içine baktım ve gülümsedim. O da gülümsediğinde onu inandırdığım için mutlu olmuştum. Selin, abla yokluğunu hissettirmezkken Burak da abi yokluğunu hissettirmiyordu. O nedenle onun benim yüzümden -ki teknik olarak Batu'nun yüzünden de olabilir- kendini suçlu hissetmesi isteyeceğim son şey bile değildi.

Burak aramıza sonradan girmişti ve ilk zamanlar bir tek ben ondan çekinirdim. Sonra Batu'yu sevdiğimi ilk onun fark etmesi bütün duvarlarımı yıkamama sebep olmuştu. Gerçi diğerlerinden de ağır trip yemiştim Batu'yu sevdiğimi bir tek Burak bildiği için. O zamanlar aklıma gelince gülümsedim. Belki başka konularda çok da şanslı olmayabilirdim ama harika arkadaşlara sahiptim.

Birden Burak beni kolunun altına aldığında afalladım. Saçlarımı karıştırdı.

"Evet şimdi dört fıstık gibi kıza fıstıklı çikolata alma zamanı." Diye şakıdığında kıkırdadım. Bu cümleyi kurmasa kantine girdiğimizi anlamayacaktım. Gerçekten kafam çok doluydu.

ABİS//TEXTİNG (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin