18. Bölüm

500 42 2
                                    

Günler ilerlemeye devam ettikçe şirkete daha fazla alışmış ve kendimi buraya ait hissetmeye başlamıştım. Ama şirkette yaptığımız projeler bana yeterli gelmiyor ve artik kendi projelerimi oluşturmaya başlıyordum.

Kendimi bu işe o kadar aç hissediyordum ki sürekli yeni bir şeyler peşinde koşmaya devam ediyordu. Bazı günler yaptığım çalışmaları götürüp patrona sunuyordum ama kendisi yaptığım çalışmaları geri çevirip şirketin projeleri ile ilgilenmemi istiyordu.

Bu da benim umutlarımın daha fazla kırılmasına sebep oluyordu. Patronun odasından her seferin de beş karış suratla çıkıyordum.

Evet, bu şirkete ilk geldiğim gün büyük bir heyecanla tıpkı bir hazine bulmuş gibi şu kapıdan içeri ayaklarım getirmişti buraya. Ama şimdi düşününce aslında başlangıçta ki heyecanımın tamamen bir iş bulmuş olmaktan kaynaklandığını çok sonraları üç yıl geçtikten sonra yirmi yedi yaşında anlamıştım. Her ne kadar bunu biraz geç anlamış olsam da bir süre daha projelerimi geliştirmek için bu şirkette kalmam gerekiyordu. Bir gün kendine ait bir şirket kurana dek hayallerim için biraz daha katlanmak gerekecekti.

****
Saatler sonra şirkette ki işleri bitirmenin verdiği tatlı bir yorgunlukla, aslında burada ki tatlılık içinde bulunduğum durumu yumuşatmak adına yapılmış bir şeydi, eve gitmek için hazırlandım.

Bugün tüm gün sabahtan akşama dek ona koştur buna koştur derken dinlenmeye fırsatım dahi olmamıştı. Belki de sabahtan beri ilk kez derin bir nefes alıyor ve temiz havayı teneffüs ediyordum.

Köşede duran motoruma yaklaşıp siyah kırmızı karışımı renkte ki kaskımı başıma yaktıktan sonra kitap evine, Bade' nin yanına, doğru yola koyuldum.

Kitap evinin önüne geldiğimde kapıda beni bekliyor zannediyordum ama içerde yanan ışıkları görünce merak edip ahşap basamaklardan yukarı doğru çıkmaya başladım. Kapıdan içeri girdiğimde Bade sinirli, kollarını bağlamış bir halde ilerdeki rafların arasında karşı tarafa bakıyordu.

Yavaşça yanına yaklaşıp, "Bade neden böyle burada bekliyorsun? Bir sorun mu var?"

"Sen mi geldin Asya? Baksana" Dedi karşı da bir yeri işaret ederek. İşaret ettiği yere baktığımda ileri de karşı da ki rafların önüne bağdaş kurup oturmuş, kumral saçlı üzerinde siyah tişört olan birisi vardı.

"İkindi den beri burada duruyor. Kaç kez kapatacağımı söyledim ama sanki beni duymuyormuş gibi hiç oralı olmadı. Artık çıkmamız gerek."

"Tamam sen sakin ol. Bir de ben bakayım."

İleri doğru yürüyüp yavaşça eğilerek biraz ileriye, yanına oturdum.

"Merhaba."

Bir an da irkilmiş gibi başını bana doğru çevirdi. Baktığımda açık kahverengi gözlerinde yaşlar olduğunu fark ettim. Gözlerinde ki yaşları elinin dış kısmıyla sildikten sonra yeniden yüzüme bakıp, "Merhaba." Dedi.

"Bir sorun mu var? Arkadaşım dükkanı kapatacak ta artık siz çıkmayınca kapatamadı."

"Pardon ben duymamışım. Hemen çıkıyorum."

"Sorun değil. Eğer bir sıkıntı varsa yardımcı olmaya çalışırım. Anlatmak isterseniz."

"Teşekkür ederim ben daha fazla sizi rahatsız etmeyeyim iyi akşamlar."

Ayağa kalkmış kapıya doğru ilerlerken sorununun ne olduğunu merak etmiştim. O gittikten sonra bizde ışıkları kapatıp kapıyı kilitledikten sonra motora binip eve gittik. Yolda giderken bir an için onu daha önce görmüşüm gibi hissettim. Yüzünü sanki tanıdık birisinin yüzüne benzetmiştim.

Operasyon: Mühendis (Tamamlandı.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin