Nihat bey kazanın üzerinden birkaç hafta geçmesine karşın kendini Asya' ya ve eski dostuna karşı hâlen suçlu hissediyordu. Öyle ki bu yüzden bir süreliğine bütün işlerini ve projelerini bir yana bırakmış ve kendisini bir nevi inzivaya çekmişti. Ailesi bu durumdan son derece rahatsız olmasına karşın onlara kaza hakkından ve küçük Asya' dan söz etmemişti. Ama diğer yandan da içindekileri birine anlatmak ve bu yükten bir nebze olsun kurtulmak istiyordu.
Daha ne kadar bu şekilde devam edebileceğini, ne kadar daha bu durumu sürdüreceğini bilmiyordu. Bulduğu her fırsatta Asya' ya gerçekleri anlatmak ve ona yardım etmek istiyordu. Ancak bu şekilde çektiği vicdan azabını bastırabilirdi.
Gündüzleri geç saatlere kadar çalışma odasına kapanıyor geceleri ise yatmak için gittiğinde gördüğü kabuslarla yeniden uyanıyor ve sabaha kadar evin bahçesine çıkıp, kimselerin görmediğine emin olduktan sonra bahçenin bir köşesine oturup, içinden geçenleri sesli olarak söylüyor ve sonra ağlamaya başlıyordu.
Eve onu görmek için gelenlere ise bu günlerde yoğun bir çalışmaya girdiğini ve kimseyi görmek istemediğini söylüyordu. Psikolojik olarak büyük bir çöküntü içerisindeydi.
Bazen karısı Yeşim hanım yanına gelip, konuşmak istediğin de ise bir sorununun olmadığını söyleyip, yalnız kalmak istediğini dile getiriyordu. Uzun zamandır oğlu ile de hiç ilgilenmemişti. Öyle ki onun son zamanlarda kazandığı başarılardan bile haberi yoktu.
Oğlu Bora birkaç hafta sonra büyük bir yarışmada piyanist olarak yarışacaktı. Ama onun bundan haberi bile yoktu.
Yeşim hanım bir gün dayanamayıp, aniden onun çalışma odasına girmiş ve son zamanlarda yaşanılan şeylerin asıl sebebinin ne olduğunu sormuştu. Bu çıkışı o kadar sertti ki kendisi bile kendinden böyle bir çıkış beklemiyordu.
"Nihat sana neler oluyor böyle? Uzun zamandır bu odaya tıkılmış bir vaziyettesin ve ne olduğu hakkında inan hiç bir fikrim yok. İşle ilgili desem, hayır gayet iyi bir şekilde ilerliyorsun. Diğer türlü de ben orta da hiç bir sıkıntı göremiyorum. Bora' nın geçen gün yarışmaya katılıp, birinci olduğundan bile haberin yok. Oğlunu bile görmezden gelecek kadar büyük ne yaşamış olabilirsin anlayamıyorum. Söyler misin artık neler oluyor?"
Yeşim hanım nihayet konuşmasını bitirip, derin derin nefes alıp, sakinleştikten sonra bir cevap alabilmek için gözlerini Nihat bey in üzerine dikmiş sabırla anlatmasını bekliyordu. Oda da bir anda ölüm sessizliği oluşmuştu. Ne Nihat bey in ne de Yeşim hanımın ağzından tek kelime çıkıyordu. Sanki o an zaman durmuştu. Nihayet kısa süren bu sessizliğin arkasından bu sessizliği bozan Yeşim hanım oldu. Tam pes etmiş arkasını dönüp, odadan çıkmak üzereyken Nihat bey onu durdurdu.
"Tamam öyle olsun anlatma."
"Bekle Yeşim. Anlatacağım."
Nihat beyin sessizliğini bozmasıyla Yeşim Hanım olduğu yerde durup, derin bir nefes aldıktan sonra geriye dönüp ileri de duran koyu kahverengi deri koltuğa doğru yavaş adımlarla ilerleyip, oturdu.
"Evet seni dinliyorum."
"Bak biliyorsundur birkaç hafta önce asistanım Ali ile birlikte unuttuğum bir projeyi almak için daha önce eski dostum Salih reis i gördüğüm kıyıya gitmiştik." O esna da Yesim hanım başını onaylamak için öne arkaya salladı.
"İşte o gün ben dinlenmek için bir süreliğine kamaraya gidip, uzanmıştım. Ne kadar zamandır o şekilde uyuyordum bilmiyorum. O esna da bir an da büyük bir gürültü ve sarsıntı ile gözlerimi açtım. Tam ne olduğuna bakacakken Ali kamaraya gelip, bir tekneey çarptığımızı söyledi. Hemen koşarak yukarı güverteye çıkıp, neler olduğuna baktım. Çarptığımız tekne bir anda ters dönüp sulara gömülmeye başladı. İleri ye doğru gidip, tekneye daha yakından baktığımda ..." Nihat bey in bir an da gözleri dolmaya ve sesi titremeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Operasyon: Mühendis (Tamamlandı.)
General FictionNihat Öztürk adında ülkenin önemli bir mühendisi, yıllar önce bir uçak kazasında kaybolur ve herkes onun öldüğüne inanirken bir gün geçmişte tanıdığı ve ona yardım ettiği genç bir mühendis olan Asya şans eseri bir iş gezisinde onun yaşadığını öğreni...