13. Bölüm

495 45 2
                                    

Nihat amca gittikten sonraki günlerde kendimi sadece bir amaca odaklamıştım. Yeni şeyler öğrenmek, kendimi her geçen gün daha çok geliştirmek ve kendime koyduğum hedefe ulaşmak için elimden gelenin en iyisini yapmak.

Bunun için hafta da bir izin alıp çarşıya çıkıyor yeni kitaplar alıyordum. Bazen gidip ben de Nihat amca gibi kendimi yeni diller öğrenmeye adıyordum. Eğer farklı ülkeler görmek istiyorsam birkaç dil öğrenmem gerekecekti. Bu yüzden üç kitap alacaksam bunun birisi test kitabı, birisi roman ve birisi de dil öğrenmek için aldığım kitaptı.

Günler ilerlemeye devam ettikçe her ne kadar içimde Nihat amca ve Damla' nın gidişinden kaynaklanan bir boşluk ve burukluk olsa da ben de bir gün onların yanına gidebilecek olmanın inancıyla bu fikirleri zihninden uzaklaştırıyordum.

Ve inandığım her şeye daha sıkı sarılmaya devam ediyordum. Bir hedefim vardı ben de Nihat amca gibi iyi bir mühendis olacaktım. Bir hayalim vardı ben de uzak diyarlara gidip başka denizlere yelken açacaktım.

Ama en önemlisi de burada geçireceğim bu aylarda nasıl hissedersem hissedeyim ailem dediğim insanlarla zamanımı dolu dolu geçirecektim.

*****
Günler hızla geçip kış ilikilerimizi soğutacak kadar kapıya dayandığında herkesin yüzünde görülmeye değer bir mutluluk vardı.

Bir akşam üzeri hava kararmış gök yüzünde bir tane bile yıldız görünmezken. Kar taneleri büyük bir ahenkle birer bierer pencerinin camına düşüyordu.

İşte o gün kışın geldiğinin canlı kanıtı gözlerimizin önünde duruyordu. Kızlar bir sevinçle cama düşen kar tanelerini görüp pencerenin önüne üşüştüklerinde uzaktan onları seyrediyordum. Bu halleri görülmeye değerdi doğrusu.

Sonra bir an da odadan koşar adım çıkmaya başladılar. Köşedeki yatağıma oturmuş ders çalışırken Deniz bir an da yanıma gelip, "Hadi Asya bu yılın ilk karı sen de bizimle gel." Deyip kolumdan çekiştirmeye başlayınca itirazlarına daha fazla dayanamayıp onun peşine düştüm.

Basamaklardan koşarak inerken aslında birçoğunun da aynı şeyi yaptığını fark ettim. Tıpkı bizimkiler gibi herkes yağan bu ilk karın sevinciyle kendini dışarı atmıştı.

Bahçeye çıktığımızda karşıda bir grup kızın karın altında dans ettiklerini görebiliyordum. Bir diğer köşede ise yağan karın altında sevinçle koşan bir grup vardı.

Demek herkes bu ilk karın yağışını bekliyordu. Genellikle ilk kar yağdığında oluşan hava herkesin içinde mutluluk kıpırtıları oluşturuyordu. Eskiden her kış başlangıcında yağan karla birlikte anne ve babamla bahçeye çıkıp karın keyfini çıkarırdık. Her ne kadar o günler geri de kalmış olsa da bugününde tıpkı o günler gibi ayrı bir havası vardı.

Yanımda anne ve babam olmayabilir ama ailem dediğim insanlarla bir arada olmak ta en az o günler kadar güzeldi. Ne de olsa her zamanın ayrı bir güzelliği var.

****
Bahçenin arkasına koşup ağaç dallarının üzerine düşen kar tanelerinin ne kadar da narin olduklarını fark ettim. Sanki ağacı incitmemek için özenle daldaki yerlerini alıyorlardı.

Bu mükemmel görüntü içimde daha farklı bir heyecan uyandırmıştı. Tıpkı bir şairin doğada gördükleri karşısında heyecanlanması gibi bir heyecana kapılmıştım.

Şu an sanki kulağıma mutluluk şarkıları fısıldayan bir müzisyen varmış gibi ona eşlik edip kendi kendime etrafta dönmeye ve dans etmeye başlamıştım. Hiç bir kış bugün olduğu gibi bana bu hissi yaşatmamıştı. Nedenini bilmediğim şekilde içimde tuhaf bir mutluluk vardı.

Operasyon: Mühendis (Tamamlandı.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin