Gençler, yukarıdaki müziği açalım^^
Bölüm sonunda görüşürüz, iyi okumalar <3
----
5. Bölüm- "Korku"
"Hayat yokuş yukarı çıkan bir yoldur..."
Korku... Beş harften oluşan, tek bir kelime. Böyle söyleyince kulağa çok basit geliyor. Ancak hissettirdikleri için kelimeler yetersiz... Herkesin içinde biraz korku vardır. Bu inkar edilemez. Nasıl ki tüm renklerin karışımı beyaz rengi oluşturuyorsa, duygularımız da bizim kişiliğimizi oluşturuyor. Ve korku da bu duygulardan yalnızca bir tanesi. Önemli olan ise bizim bu duyguları doyasıya yaşamamızdır. Mutluysanız mutluyum, üzgünseniz üzgünüm deyin kendinize. Bunlar yaşamın bir parçası... Nihayetinde korkuyorsanız da korkuyorum deyin, yüzleşin duygularınızla, gizlemeyin korkunuzu.
Ben şuan da delicesine korkuyorum. Öyle ki elim ayağım titriyor. Kalbim göğüs kafesinden çıkmak istercesine atıyor. Evet, işte tam da bunları hissediyorum. Çünkü korkuyorum...
"HAYIR! ENES !?"
Bağırarak yerde kanlar içerisinde yatan Enes'in yanına koştum. Burada ne işinin olduğu bende büyük şok ve merak duygusu oluştururken bu düşüncelerimi yok sayarak, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Dizlerimin üzerine çökerek başını dikkatle dizimin üzerine aldığımda acıyla dudaklarını oynattı:
"A-abla..." Canı acıyordu ve bu beni mahvetmişti.
"Buradayım, birtanem. Yorma kendini birazdan ambulans gelecek sakın korkma."
Çaresizce ambulansın gelmesini beklerken, Enes'in gözleri kapanmak üzereydi.
"Enes, sakın uyuma. Aç gözlerini bak yanındayım."
Ben bunları söylerken, göz yaşlarım Enes'in saçlarına düşüyordu. Etrafımızdaki insanlar hala merakla bizleri izlerken uzaktan ambulansın siren sesleri duyuldu.
"Ambulans geldi, hastaneye gideceğiz ve sen iyi olacaksın."
Yaklaşık 15 dakika sonra Enes ve ben ambulanstaydık. Ben onun bir elini tutmuş dualar ediyordum. Enes ise çoktan bilincini kaybetmişti. Yanımızdaki ambulans görevlisine "O iyi olacak mı?" dediğimde adam sadece başını sallamakla yetindi.
Az sonra hastaneye vardık. Hızla ambulanstan indiğimizde Enes'i sedyeye almışlardı. Hızlıca sedyeyle beraber ameliyathaneye gittiğimizde son kez Enes'in elini sıktım ve "İyi olacaksın..." dedim. Sonrasında ameliyathaneye girdiler ve ben koca koridorda tek başıma kaldım.
Koridor bomboştu. Sırtımı duvara yaslayarak yere oturdum. Dizlerimi karnıma çektim ve kafamı dizlerime yasladım. Sonrasında hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ettim.
Enes'in İstanbul'dan, İzmir'e nasıl geldiğini düşünürken aklıma yıllar önce yaşadığımız bir olay geldi...
3 YIL ÖNCE (Yazarın Anlatımıyla) :
"Senin yüzünden heyecanlandım Buse, biraz sakin ol!"
Üniversite sınavının sonuçları açıklanmıştı, bunu yakın arkadaşı Buse tarafından otobüste yoldayken öğrenen Aymira'nın heyecandan kalbi çok hızlı atıyordu. Bütün bir yıl azimle çalıştığı sınavın sonucunu öğrenmek için sabırsızlanıyordu.
Bir kaç dakika sonra otobüsten inip koşarak eve vardı. Hızlıca merdivenleri çıkıp anahtarıyla evin kapısını açtığında karşılaştığı manzara onu büyük bir hayal kırıklığına uğratmıştı... Annesi ve babası her zaman ki gibi yine tartışıyorlardı. Kapının yanındaki masanın üzerinde duran aile fotoğraflarının olduğu çerçeve kırılmış ve etraf cam kırıklarıyla dolmuştu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ODAMDAKİ SIR (Tamamlandı)
Novela JuvenilDüşünsenize ; İki yıldır okuduğunuz üniversitede sessiz, sakin, rahat ve mutlu bir hayat sürerken hayatınıza bir kız giriyor ve her şeyi mahvediyor... Aymira'nın yurttaki yeni oda arkadaşı olan Sıla'nın her ne kadar dışarıdan gözükmese de sadece Ay...