19. BÖLÜM- "Fırtına"

154 35 165
                                    

Merhaba canlarım! Nasılsınız? 

Çok bir şey söylemeden hemen bölüme geçelim, oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. Özellikle de bol bol yorum yapın lütfen, düşüncelerinizi çok merak ediyorum.

Sınır: Oy: 25 Yorum: 100 

İyi okumalar <3

---

19.Bölüm- "Fırtına"

"Bu bir fırtınanın başlangıcıydı ve bizde bu fırtına ile savaşanlardık..."

2 Hafta Sonra;

Uyandıktan kısa bir süre sonra tamamen kendime geldiğimde yan tarafımda uyuyan Melis'e baktım. Hâlâ derin bir uyku içerisindeydi. Ona aldırmadan bir diğer tarafımda yatağında uzanmış telefonuyla ilgilenen Yaren'e baktım. Artık her ne okuyor veya izliyorsa oldukça ciddi duruyordu. Bu süreçte her ikisinin de bu hallerine alışmıştım. Hal böyleyken bende yerimden kalktım ve elimi yüzümü yıkamak üzere lavaboya gittim.

Evet, yaklaşık iki haftadır yurtta onlarla aynı odada kalıyordum.

Açıkçası bu iki hafta boyunca pek bir olay olmamıştı. Sınavlarımız tamamen bitmişti. Normalde İstanbul'a annemlerin yanına gidecektim ama annemi uzun ısrarlarım sonucunda biraz daha oyalamayı başarmıştım. Bunun dışında yurt içerisinde bir kaç kez Sıla ile karşı karşıya gelmiş olsak da asla konuşmamış aksine bir birimizin yüzüne dahi bakmadan o ortamdan ayrılmıştık. Diğerleri de öyleydi. Sıla ile asla görüşmek istemeseler de yaptığımız plan için ona bir şey belli etmemeleri ve yakın davranmaları gerekiyordu. 

Yaptığımız plan... Tam da bugün için geçerliydi. 

Bundan yaklaşık iki hafta önce planı bizimkilere anlatmıştım ve iyice düzenlemiştik. Planın bu kadar beklemesinin en büyük etkenlerinden biri Alp'ti. İyileşmesi ve dikişlerinin alınması için beklemiştik bunca zaman. Çünkü bu plana o da dahildi. Bu her şeyin yolunda gitmesi için gerekliydi. En nihayetinde o da tamamen iyileşmiş ve önümüzdeki bu engel de kalkmıştı.

Lavabodaki işimi hallettikten sonra tekrar kızların yanına döndüğümde Yaren'e, "Neye bakıyorsun bu kadar ciddi?" diye sormadan edemedim çünkü elindeki telefona öyle bir odaklanmıştı ki insan ister istemez merak ediyordu. 

"Hiç." dedi geçiştirme bir cevapla. Her ne kadar merak etsem de daha fazla üstelemeden yattığım yeri topladım ve her sabah olduğu gibi ısıtıcıya kahve için su koydum. O esnada Melis de uyanmış, kendine gelebilmek için yatağında oturmuştu. Birkaç kez esnedikten sonra dudaklarını araladı ve, "Bugün büyük gün." dedi çatallı bir sesle. Sanki yıllardır bu anı bekliyor gibiydi.

"Evet," dedim, "Bakıyorum da çok heyecanlısın?" 

"Tabii ki! Şu iki hafta da geçip gitti şükür." dediğinde bir şey söylemeden sadece güldüm. O esnada telefonumdan mesaj sesi geldi. Beklemeden telefonumu elime aldığımda mesajın Yiğit'ten olduğunu görmek yüzümde bir tebessüme neden oldu. Bu iki hafta boyunca bir kaç kez buluşsak da pek görüşememiştik.

Yiğit: Günaydın, Aymira. Nasılsın?

Deli gibi sırıtarak hemen cevabımı yazıp yolladım.

Aymira: İyiyim, Yiğit. Sen nasılsın?

Cevabı yazıp yollamamla beraber sanki mümkünmüş gibi daha çok gülümsediğimde Melis ayağa kalktı ve, "Kim o mesaj atan ve sabah sabah seni gülümseten şahıs?" deyip yanıma geldi. Ama ben daha bir şey diyemeden geldi ve ani bir refleksle mesaja baktı. Mesajı ve gönderen kişiyi görür görmez, "Oha, oha!" diyerek odanın içinde bağırdı ve olduğu yerde zıplayarak, "Biliyordum!" deyip gülmeye başladı.

ODAMDAKİ SIR (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin