Bazı şeyleri kazanmak zordu. Kaybetmek ise bir o kadar kolay.Dünden beri aklımdan çıkmayan tek şey ise güvenimin bu kadar çabuk kaybolmasıydı.
Fazlasıyla dalgındım. Öyle ki öğle arasında içtiğim kahveyi elime dökmüş, sabah işe gelirken ise neredeyse kaza yapacaktım. Klinikte elime krem sürmüştüm ve bu az da olsa acısını almıştı.
Kalbimin acısını alacak kişi ise yanımda değildi.
Akşam olunca hastanede işim kalmamıştı. Üstümdeki önlüğü çıkartıp kıyafetlerimi düzenledim. Masamın üstünde duran aynadan açık bıraktığım saçlarıma baktım.
Artık siyah olan saçlarıma.
Ani bir kararla işe gelmeden önce saçlarımı boyatmıştım. Nedenine ise verebileceğim bir yanıt yoktu. İş arkadaşlarım bu hâlimi görünce oldukça şaşırmış ve bana çok yakıştığını söylemişlerdi.
Çantamı ve kabanımı alarak odadan çıktım. Koridorda elinde dumanı tüten kahveyi tutan Sehun'u gördüğümde hafifçe güldüm. "Çıkıyor musun?" O da gülümseyerek konuştuğunda kafamı salladım. "Evet. Sen burada mısın?"
Kafasını salladı. "Bir hastam daha var. Ondan sonra çıkacağım."
Onaylar anlamda gözlerimi kırptığımda dışarıyı işaret etti. "Eşlik edeyim sana. Hava almış olurum hem biraz."
Benim için sorunu yoktu. "Olur."
Birlikte hastanenin çıkışına ilerlediğimde benim için kapıyı açarak çıkmamı bekledi. "Teşekkür ederim." Güldüğünde gözlerimi ondan çekerek karşıya baktım.
Bir adım atacağım sırada ise adımlarım gördüğüm beden ile duraksamıştı. "Seni almaya gelmiş sanırım." Sehun'da karşıya bakarak konuştuğunda, onun bakışları saçlarımda geziniyordu. Öyle ki Sehun'un varlığına bile dikkat etmemişti.
"Sanırım. Sen dön istersen, hem hava soğuk." Sehun'a dönerek konuştuğumda gözlerini Taehyung'dan çekerek bana baktı. "Dikkat et, görüşürüz."
"Görüşürüz." Sehun içeri geri girdiğinde, Taehyung'u hiç görmemiş gibi davranarak arabama doğru ilerledim.
"Lisa!" Adımı seslendiğinde, ayak sesleri kendi sesini takip etmişti. Duraksayacak gibi olsam da bir şey demeden ilerlemeye devam ettim. "Lisa, lütfen..." Ses tonu düşse de hâlâ yüksek çıkıyordu.
"Git başımdan..." Sessizce mırıldanırken duymadığını biliyordum. "Nolur git."
Aniden kolumdan tutulmamla bedenimin arkaya doğru döndürülmesi bir olmuştu. Derin nefes alıp verişi yüzüme vururken, gözlerimi direkt olarak gözlerine diktim. İçimde fırtınalar kopsa da yüzüme rüzgarı bile vurmuyordu. "Ne var?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sweet little lies
FanficKim Taehyung yalan söylemeyi severdi. Psikoloğu Lalisa Manoban ise ona inanmazdı. Bir gün Taehyung doğruyu söyleyecekti fakat Lalisa ona inanmamayı seçecekti. Kim Taehyung | Lalisa Manoban