Elimdeki kalemi parmaklarımın ucunda döndürürken, masamın üstünde duran hastaların dosyalarını inceliyordum. Mesai saatim bitmişti fakat erken olduğu için hastaların dosyalarıyla ilgilenmek istemiştim. Ya da erkenden eve gidip boş boş oturmak istemediğim için de bunu yapıyor sayılabilirdim.
Topuz yaptığım saçlarım bozularak önüme dökülürken, saç tokasını çıkararak tekrardan basit bir topuz yaptım. Aynı esnada kapım çaldığında elimdeki kalemi durdurmayı kesmiştim. "Gel." Her kimse sesimi duymasıyla kapıyı araladı. Küçük gözleri gülümser ifadeyle bana bakan tanıdık surata gülümsedim. "Gelebilir miyim?"
"Gelebilirsin tabi Ryujin." Elindeki küçük bir poşetle içeri girdiğinde yüzünde küçük bir gülümseme vardı. Yavaş adımlarla yürüyerek karşımdaki siyah deri koltuğa oturdu. "Bir sorun yoktur umarım." Konuşmamla kafasını iki yana salladı. Ryujin düzenli gelip gitmeleriyle çoğu sorununu, güven problemlerini ve bundan kaynaklanan asosyalliğini aşmıştı. İlk başta karşımda gördüğüm çekingen kızdan eser yoktu. Kendine özgüveni gelmişti ve bu ona fazlasıyla yakışmıştı.
"Hayır ben sadece size-" lafını kestim. "Sizli bizli ifadeleri kaldırdığımızı unuttun sanırım. Beni ablan gibi görmeni rica etmiştim Ryujin."
Yalandan kaşlarımı çatarak konuşmamla kıkırdadı. "Unutmuşum. Ben sana teşekkür etmeye gelmiştim. Ufak bir hediye aldım senin için. Umarım beğenirsin." Yüzümde saçma bir gülümseme oluşurken kaşlarım havaya kalktı.
Ayağa kalkarak masama doğru, yaklaştığında onun gibi ayağa kalkarak karşısına dikildim. İçten bir şekilde gülümsedim. Bunu gerçekten beklemiyordum. "Ben çok teşekkür ederim... Ama buna gerek olmadığını biliyorsun değil mi? Ben sana sadece yardımcı oldum. Kendini asıl iyileştiren sensin."
Kafasını sallarken dudaklarını birbirine bastırdı. Uzattığı poşeti elime aldığımda tatlı sesiyle konuştu. "Siz olmasaydınız bu zorlukları tek başıma aşmam daha zor olacaktı. Kendime özel bir çevrem oluşmaya başladı ve ailem beni gördüklerinde üzülmek yerine artık gülümseyerek bakıyor." Kafasını iki yana salladı. "Hediyenin az bile olduğunu düşünüyorum."
"Gel buraya." Gülümseyerek mırıldandığımda, açtığım kollarıma yaklaşarak sarılışıma karşılık verdi. "Seansların bitti ve artık buraya gelmene gerek yok fakat ne zaman istersen gelebileceğini biliyorsun. Telefonum sen de kayıtlı zaten. İstediğin zaman bana yazabilirsin." Birbirimizden ayrıldığımızda elini dudaklarına götürerek kıkırdadı.
"Her zaman aklımda ilk sırada olacaksınız. Çok teşekkür ederim."
Bir şey diyeceğim esnada, kapım çalınmıştı. İçeri gelmesini seslendiğimde, içeriye giren Sehun'la kaşlarım çatılsa da belli etmeden düzelttim. Gözleri önce Ryujin'de daha sonra bende gezindi. "Seansın olduğunu bilmiyordum. Sonra-"
Ryujin konuştu. "Ben de çıkıyordum." Bana baktı. "Daha fazla seni rahatsız etmeyim. Tekrardan teşekkür ederim her şey için. Görüşmek üzere."
Elimi omzuna koydum. "Asıl ben teşekkür ederim, karşımda böyle özgüvenli bir kızı gördüğüm için. Kendine iyi bak."
Kocaman gülümseyerek kafasını salladığında, Sehun'un yanından sıyrılarak odadan çıktı. Elimdeki hediye poşetini masamın üstüne koyarken, Sehun'la koltuğu işaret ettim. "Otursana."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sweet little lies
FanfictionKim Taehyung yalan söylemeyi severdi. Psikoloğu Lalisa Manoban ise ona inanmazdı. Bir gün Taehyung doğruyu söyleyecekti fakat Lalisa ona inanmamayı seçecekti. Kim Taehyung | Lalisa Manoban