•Harry Potter•
"Ron! Elindeki kağıtları alıp sana tampon olarak kullanmadan önce sakince gelip bana ver."
Kardeşin Ron, üç gece uyumayıp zar zor yaptığın ödevini almıştı ve geri vermeye pek niyetli değildi. Neredeyse yarım saat boyunca onu okul koridorlarında kovalamıştın ve artık sabrın taşmıştı.
"Ah! Tabii ki de vereceğim."
Rahatça bir nefes verip elini uzattın. Fakat birden yanından geçip dışarıya koşmaya başlamasıyla şaşkınlıkla olduğun yerde bekledin.
"Onu kopyaladıktan sonra!"
"Ronald Bilius Weasley aklından bile geçirme!"
Peşinden koşarak bağırdığında sana bakarak hızını arttırdı ve merdivenlerden atlayarak quidditch sahasına koşmaya başladı.
Dışarı çıktığın anda soğuk hava vücudunu titretti. Üstünde mont yoktu ve büyük ihtimalle hasta olacaktın. Fakat konu ödevin olduğunda soğuk ve kar bile seni durduramazdı. Bu yüzden ayakların kara bata bata quidditch sahasına gittin.
Saha boş değildi. Gryffindor, Slytherin ile oynayacakları maç için antreman yapıyordu.
Herkes soğuktan titriyor ve bir an önce okula girmeyi umuyorlardı ancak Oliver'ın onları bırakmaya niyeti yok gibiydi.
Etrafa göz attığında Hermione'nin tribünde oturduğunu gördün ve yanına gittin. Ron'un nerede olduğunu bir tek o ve Harry bilebilirdi.
Fakat Harry şu an pek de müsait olmadığından Hermione'ye soracaktın.
"Hey!" Yanına oturup enerjik bir şekilde konuştuğunda gülümseyip sarıldı. "Hey! Sen buralara gelir miydin? Ayrıca bu halin ne böyle?"
Quidditch ile pek ilgilenmezdin. Genelde abilerin Fred ve George ile birilerine şaka yapardın ya da Hermione, Harry ve Ron üçlüsüyle takılır Draco'ya sataşırdın.
"Orasını boşver şimdi. Ron'u arıyorum ve en son buraya geliyordu. Onu görmüş olabilir misin?"
"Buraya mı geldi? Onu görmedim. Normalde pek farkedilmeyecek biri değildir ama.."
Ona imalı bir bakış atıp sırıttın. Ron'dan hoşlandığını biliyordun ve bunu oldukça belli ediyordu.
Senin bakışlarını görünce utanarak güldü fakat o da sana aynı şekilde bakınca ne diyeceğini tahmin ettin.
"Bana böyle bakıyorsun ama sende de durumlar farklı değil Y/n. Hala ilk adımı beklemeye devam mı?"
Son dediğinden sonra bakışlarını quidditch oynayan Harry'e çevirdin.
Harry, Hermione ve Ron üçlüsüyle takılmaya başladığından beri Harry'le aranızda flört tarzı bir şey vardı. Sevgili gibiydiniz fakat birbirinizi sevdiği hiç dile getirmemiştiniz. Sen ondan bir adım bekliyordun ancak o da senden bekliyor olacak ki aranızda rekabet tarzı bir olay başlamıştı.
Sen onu kıskandırmak için Cedric'le takılıyordun. Fakat size sinirli bir şekilde bakmasının dışında pek bir işe yaramamıştı.
O da seni kıskandırmak için Luna ile takılıyordu ancak Luna'nın eşcinsel olduğunu bildiğinden bu çabasına sadece gülüyordun. Ne olursa olsun, asla ilk adımı atan kişi sen olmayacaktın.
"Nasıl ki Cho'da ilk adımı o atmışsa bende de atabilir. Gerekirse sonuna kadar rekabet ederim. Bir şey istediğimde onu ne yapar eder elde ederim. Bunu en iyi sen biliyorsun."
"Tabii ki de biliyorum. Ama artık ikinizinde şu tavırları saçma olmaya başladı. Seni seviyorum demek ne kadar zo- oradaki Ron mu?"
Sahaya bakarak konuştuğunda anında bakışlarını oraya çevirdin. Quidditch antremanı bitmişti ve Ron, Harry'nin yanında takımdakilerle sohbet ediyordu.
"İşte şimdi işi bitti." Tribünden adeta uçarak indikten sonra Ron'a doğru koşarken Ron seni farkederek Harry'nin arkasına saklandı. Hızla ona doğru atılacakken Harry seni belinden yakalayarak hareket etmeni engelledi.
"Ron Weasley! Ödevim nerde!?" Tedirginlikle geriye doğru adımlamasıyla bir şey olduğunu anlamıştın.
"Eee şey ben onu senden kaçarken kara düşürdüm. Kara düşünce de ıslanıp yırtıldı."
Tek nefeste söyleyip kaçmaya başladığında Harry'nin kolları arasında çırpınmaya başladın.
"Öldüreceğim onu bırak beni!"
"Çiçeğim sakin ol biraz. Alt tarafı bir ödev. Eğer o kadar önemliyse tekrar yapmanda sana yardım edebilirim."
Genelde sana kimsenin olmadığı ya da moralinin bozuk olduğu zamanlarda 'çiçeğim' derdi. Sende hemen yumuşardın fakat bu sefer gardını indirmeyecektin.
"Yardımına ihtiyacım yok. Kendim yapabilirim. Şimdi bırak beni."
Kollarından kurtulmak için hareketlendiğinde seni çekebildiği kadar yakınına çekti ve elleriyle kollarını ovuşturdu.
"Üşümüşsün. Kışın ortasında montsuz gezmekte nereden çıktı? Hasta olacaksın." Kollarını çekip montunu çıkardı ve omuzlarına bıraktı.
"Gerek yok." Montu alıp ona geri verdin. Onu arkada bırakıp giderken arkandan seslenmesiyle durdun.
"Nereye gidiyorsun Y/n?"
"Cedric'in yanına." Önüne gelip ellerini tuttu. "Gitme."
"Bana gitmemem için bir sebep ver Harry. Sana değer veriyorum sayılmaz." Artık bu konunun sonlanmasını istiyordun.
"Gitmemi istemiyorsan söyle Harry. İki kelime, on üç harf. Söyle ve senin olayım."
Gözlerini gözlerinden ayırmıyordu. Ellerini tutan elleri sıkılaştı ve elini kendine çekip öptü.
"Y/n Weasley seni seviyorum. Çok seviyorum. Seni babamın annemi sevdiği gibi seviyorum." Ellerini ellerinden ayırarak beline doladı.
Gözlerin dolmuştu. Bu anı uzun zamandır bekliyordun ve bu şekilde gerçekleşmesi seni duygulandırmıştı.
Kollarını boynuna dolayarak alnını alnına yasladın. "Seni seviyorum Harry. Kendimden vazgeçecek kadar çok seviyorum."
[Bu bölümü Blair ve Chuck'ın ilişkisinden esinlenmişim ama kimse anlamamış üzdü dnshajekfkv]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
harry potter imagine
Fanfiction❝𝐢 𝐬𝐨𝐥𝐞𝐦𝐧𝐥𝐲 𝐬𝐰𝐞𝐚𝐫 𝐭𝐡𝐚𝐭 𝐢 𝐚𝐦 𝐮𝐩 𝐭𝐨 𝐧𝐨 𝐠𝐨𝐨𝐝.❞ [𝑯𝒂𝒓𝒓𝒚 𝑷𝒐𝒕𝒕𝒆𝒓 𝒌𝒂𝒓𝒂𝒌𝒕𝒆𝒓𝒍𝒆𝒓𝒊 𝒊𝒍𝒆 𝒉𝒂𝒚𝒂𝒍 𝒆𝒕] ▬▬▬▬𝐑𝐀𝐍𝐊𝐈𝐍𝐆𝐒🏆 #𝟏 𝒊𝒏 '𝒔𝒊𝒓𝒊𝒖𝒔𝒃𝒍𝒂𝒄𝒌' #𝟏 𝒊𝒏 '𝒋𝒂𝒎𝒆𝒔𝒑𝒐𝒕𝒕𝒆𝒓' #𝟏 𝒊�...