*çeviri bölümüü
•Remus Lupin•
"Selam Bayan Aylak!" O gün ortak salona giderken seni Sirius karşılamıştı. Sinirle ona döndün. "Bana böyle seslenmeyi keser misin?"
"Yapabileceğimi pek sanmıyorum." Sirius arsız bir sırıtışla konuştu. Gözlerini devirerek kanepede James'in yanına oturdun ve iç çektin.
"Biliyorsun Y/n, sevgili kurt dostumuzdan hoşlandığını kabul et ve biz bunu durduralım. Eğer ciddi bir şekilde düşünürsen, seninle dalga geçmemiz senin hatan." James masum olduğunu düşündüğü bir sırıtışla konuştu.
"Remus'tan hoşlanmıyorum tamam mı? Bu fikre nereden kapıldınız bilmiyorum ama-" sözün kesildi.
"Belki sürekli onu izlediğin içindir."
"Ve o her konuştuğunda kızardığın."
"Ve onun etrafında kekelediğin."
"Ve onu günlüğüne yazdığın-"
"Benim bir günlüğüm yok." Şaşkın bir şekilde konuştun.
"Evet, ama eğer olsaydı, sadece saçıyla ilgili bile bir sürü sayfalar olurdu." Sirius seni cevapladı. "Çünkü onun saçını ne kadar çok sevdiğini biliyoruz."
Çocuklardan herhangi biri ile göz temasından kaçınırken yüzün kızarmaya başladı. "Awww, bak Pati, kızardı." James'in sırıtışı neredeyse kulaklarına ulaşıyordu.
"Hadi ama, Y/n, Aylak'ı sevdiğini söylersen duracağız." Sirius yüzündeki ince saç tellerini geriye atarken konuştu. "Tek yapman gereken kelimeleri söylemek."
"Siz çocuklar, inanılmazsınız." Homurdandın. "Daha kaç kere Remus'u o anlamda sevmediğimi söylemem gerekiyor?"
"Eğer bu seni iyi hissettirecekse, Aylak sana ilk yıldan beri aşık." James ayaklarını kucağında dinlendirmek için kaldırırken gelişigüzel bir şekilde konuştu. Neredeyse havadan boğuluyordun. "N-ne?"
"Evet, o her zaman senin ne kadar mükemmel ve harika olduğunu söyler, ve seninle olmayı ne kadar istediğini. Dürüst olmak gerekirse bu epey sinir bozucu." James hayatında ki en sıkıcı şeymiş gibi, esneyerek konuştu.
"B-beni seviyor mu?" Kekeledin, kalbin koşuyormuşcasına hızlı atıyordu. "Yalan söylüyorsun. Sadece Remus'u sevdiğimi itiraf ettirmeye çalışıyorsun!"
"Yani onu seviyorsun." Sirius, kollarını göğsünde birleştirirken sırıttı.
"H-hayır! Böyle bir şey söylemedim!"
"Evet söyledin!"
"Hayır söylemedim!"
"Çatalak, bana destek ol, Aylak'ı sevdiğini söylemedi mi?" Sirius kafasını çevirdi ve en yakın arkadaşına baktı.
"O haklı, Y/n. Sözünden geri dönemezsin." James Sirius'a arka çıktı, ve Sirius onu gururla başı ile onayladı.
"Siz ikiniz beni sadece bir seferliğine yalnız bırakır mısınız?" Kaşlarını çatarak söylendin.
"Bırakırız. Ama önce itiraf et." James ısrarcı bir tavırla konuştu.
"Hayır."
"Sadece itiraf et!" Sirius öfkeyle ellerini havaya kaldırırken yüksek sesle bağırdı.
"İyi! Remus'tan hoşlanıyorum! Şimdi mutlu musunuz! Merlin, lanet olası bir şekilde sinir bozucusunuz!" En sonunda dayanamayıp bağırdın.
Sirius James'i dürttü, ardından ikisi de ayağa kalktı. Yüzlerinde seni tedirgin eden bir sırıtış vardı.
"Biliyorduk." Sirius, imalı sırıtışı hala suratındayken kendini beğenmiş bir şekilde konuştu. Sonra omzunun üzerinden bir yere baktı ve yüzü aydınlandı.
"Oh, selam Aylak!" Sirius sesli bir şekilde konuştu. "Bizde şimdi gidiyorduk."
Kalbinin durduğunu ve yüzünün kırmızıya boğulduğunu hissettin. Yavaşça arkanı döndüğünde, Sirius'un bir kez olsun doğruyu söylediğini gördün. Remus ortak salonun kapısında duruyordu. Sana doğru bakarken ağzı 'o' şeklini almıştı.
"L-lütfen bunların hiçbirini duymadığını söyle." Titrek bir nefes alırken fısıldadın.
Remus yavaşça yanına adımladı ve koltuğa oturdu. Yüzündeki şok ifadesini görmüştün, ve bu ifadenin iyi-şok mu yoksa kötü-şok mu olduğunu anlayamamak seni geriyordu.
"Ben..um..duydum." Remus inanamayarak konuştu. "Bunu mu kast ettin, yoksa sadece onları susturmak için mi söyledin?"
Kalbinin göğsünde çarptığını hissedebiliyordu, bunu kast ettiğini söylemeni umuyordu. Cevabını beklerken elleri süveter kollarında yumruk şeklinde kıvrıldı.
"Eğer bunu kast ettiğimi söylersem, ne yapacaksın?" Sessizce sorarken, yeşil renkli gözlerine bakmaktan kaçındın ve bunun yerine endişeyle parmaklarınla oynamaya başladın.
Remus'un yutkunduğunu ve yüzünün kızarmış olduğunu gördün. Görünüşünü inceledi: yüzünün pembeleşme şeklini, saçlarının yanaklarına nasıl mükemmel bir şekilde düştüğünü, ve ateşin basit parıltısında bile gözlerinin nasıl parıldadığını.
Özellikle dudaklarının ne kadar pembe olduğuna dikkat etti, seni öpme dürtüsünü hiç bu kadar güçlü hissetmemişti. Sonunda cevapladı, alevlerin ışığında ne kadar güzel göründüğünü görünce hipnotize edilmişti.
"Bunu yapacağım."
Neler olup bittiğini anlayamadan, yumuşak dudakları seninkine çarptı ve seni şaşırttı.
Kolların Remus'un boynuna dolanırken, gevşek saç tutamlarını yumuşak bir şekilde çekerken, onun tarafında yumuşak inlemeler yaratırken, tüm duyguları aynı anda hissetmiştin.
Baş parmakları gömleğinin üzerine daireler çizerken, elleri yavaşça bedeninden aşağı doğru gitti ve nazikçe kalçanı tuttu.
"Sanırım sana seni sevdiğimi söylemek için iyi bir zaman." Remus dudaklarına doğru mırıldandı. Ve sen yüzüne yayılan gülümsemeye engel olamamıştın.
"Pekala, siz ikiniz fazla sevimli değil misiniz?" Oturduğunuz kanepenin arkasından düşünceli bir ses yükseldi.
"SİRİUS!"
beşiktaş'ın şampiyonluğunun şerefine bir bölüm patlatayım dedim😌✨
¡Sınır 190 Vote!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
harry potter imagine
Fanfiction❝𝐢 𝐬𝐨𝐥𝐞𝐦𝐧𝐥𝐲 𝐬𝐰𝐞𝐚𝐫 𝐭𝐡𝐚𝐭 𝐢 𝐚𝐦 𝐮𝐩 𝐭𝐨 𝐧𝐨 𝐠𝐨𝐨𝐝.❞ [𝑯𝒂𝒓𝒓𝒚 𝑷𝒐𝒕𝒕𝒆𝒓 𝒌𝒂𝒓𝒂𝒌𝒕𝒆𝒓𝒍𝒆𝒓𝒊 𝒊𝒍𝒆 𝒉𝒂𝒚𝒂𝒍 𝒆𝒕] ▬▬▬▬𝐑𝐀𝐍𝐊𝐈𝐍𝐆𝐒🏆 #𝟏 𝒊𝒏 '𝒔𝒊𝒓𝒊𝒖𝒔𝒃𝒍𝒂𝒄𝒌' #𝟏 𝒊𝒏 '𝒋𝒂𝒎𝒆𝒔𝒑𝒐𝒕𝒕𝒆𝒓' #𝟏 𝒊�...