16. Bölüm

14K 1.3K 470
                                    

*satır arası yorumları unutmayalım canımlar

(multi :Nâre )

Bu bölüm en favori yorumları yapan akgulmurat 'a ithaf 🎈

Nâre kız'dan 🔥

Gaflet dolu bir uykudan uyandı gözlerim. Bu kaçıncı yalancı bahara aldanışım, bu kaçıncı kardelen misali kara kışa kurban oluşumdu bilinmez. Son nefes gelmeden gelmiyormuş bu ümit denilen şeyin sonu. Ne darbeler yersen ye her defasında acaba bu kez demeyi engelleyemiyormuşsun. Acıyla öğrenmiştim... Acıyla...

Başımı dayandığım köhne kanepeden kaldırıp bileklerine urgan sarılı ellerimi kıpırdattım. Kanı kuruyan dudağım şişmiş sızlıyordu. Esaretim bunlarla belgelenmişti bu defa. Oysaki ben bu varoş mahalle de, bu yıkık evde her nefes alışla esirlik acısı çekmiştim. Bir nefes sesi ilişti kulağıma. Kafamı çevirip ardımda duran tekli koltuğa baktım. Annem dizlerini karnına çekmiş, boş lakin bir o kadar da dolu gözlerle kınalı avuçlarıma bakıyordu.

Osman'ın kına gecesinden sonra uğramasından hemen önce içimi cız ettirerek çalmıştı telefonum. Numaramı nereden ve nasıl bulduğunu anlamadığım annem arıyordu beni . Önce sesini duyar duymaz kapatmak istemiştim. Ama içimdeki o anne hasreti bir defacık daha sesini duymayı istemişti. Yardım et demişti bana. Azmi beni çok dövüyor ve satmaya başladı, bana yardım et...

Elinde olan tüm geliri ben iken beni de kaybetmiş anneme sarmıştı demek, demiştim içim yanarak. Üstelik bana yapamadığının da fazlasını yapıyor, zulmün üstüne zulüm ekliyor demiştim. Yapamam diyerek kapatmıştım telefonu yüzüne. Sonra Osman gelmiş, yüreğime damla damla yağmıştı aşkının sağnağı. Gidişinin ardından gün doğana dek düşünmüştüm. Bana yardım eden Osman olmasaydı belki de hala Cihan'ın elinde çile çekiyor olacaktım. En azından dokuz ay taşımış, acılar içinde doğurmuştu beni... Bu kadar merhamet lazım gelmez miydi?

Sıkıca giyinip telefonumu içime saklayarak gitmiştim o mahalleye. Eve girmeden, hemen annemi alıp kaçmaktı niyetim. Ama bir defa da sınanmıştım merhametimle... Annem bana kapıyı açmış, arkamdan sessizce gelen Azmi beni paldır küldür eve sokmuştu. İtiraz bile edememiştim ona. Sadece hayal kırıklığı ile annemin yüzüne bakmıştım. Ve o tanıdık tokat yüzüme tonlarca ağırlık ile inip beni tek hamlede yine yere sermişti...

-Sen kına mı yaktın?'dedi annem donuk bir sesle. Ellerimi hissettiğim rahatsızlık ile sıkıca kapattım. Osman'a ait bir şeyin görülmesini istemiyordu içim. Bu kirli nazarlar varlığına hıyanet gibiydi. Başımı hafifçe salladım. Annem yerinde kıpırdandı. 'Evlenecektin yani?' dedi sesi kırık dökük bir hal alırken. Yutkundum. Anneydi bu kadın öyle değil mi? Ben evlat olarak ona merhamet ederken, onun hiç mi sızlamazdı içi?

-Evleneceğim... 'dedim mırıldanarak. Dudaklarımda buruk bir tebessüm belirdi. Hani dedim belki o da merhamet eder, bana yardım ederdi... Pişman olurdu o zalimlere yardım ettiğine. Ama nerde... İrice açtı kahverengi gözlerini. Öfke doluydu bana tutunan bakışları.

-Evlenemeyeceksin! 'dedi kin dolu sesiyle. Ürktüm... Varlığı ile yokluğu bir olmuş ama hiç böyle bakmamıştı bana. Alt dudağım titrerken başımı iki yana sorar gibi salladım.

-Neden? Neden istemiyorsun sevdiğime kavuşayım?' dedim sesim zor çıkarken. İşaret parmağını bana doğru uzatarak sürdürdü öfkeli bakışlarını.

HOŞNÜMÂ    (tamamlandı)   MUÂŞAKA SERİSİ 🌿Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin