14. Bölüm

16.1K 1.3K 360
                                    

*satır arası yorumları unutmayalım canımlar

(multi :Nâre )

Bu bölüm süprizli soruya doğru yanıt veren Bayan_Kutlu  'e ithaf 🎈

Nâre kız'dan 🔥

Rüyalar insanların olmasını istediği şeyleri gördüğü veyahut ilahi işaretler aldığı bir tür uyku hali derler bilenler. Lakin gariptir ki ben hayatım boyunca sadece kabus görmüştüm. Olmasını istediğim dileğim mi yoktu yoksa çok mu kötü biriydim hayatımı yoluna sokacak hiç bir işaret almamıştım? Bilmiyordum... Tek bildiğim rüya gibi başlayan bu günün benim rutin kabuslarımdan birine dönüştüğüydü...

Üzerimdeki peri beyazı elbisem, boynumda kollarımda takılı ziynetler ile kapıya doğru hevesle yürümüştüm. Bu geceye geç kalan Bâyezid'in geldiğini düşünüyordum. Yanılmamıştım. Hakikaten gelen Bâyezid'di. Fakat öyle bir halde gelmişti ki onu böyle göreceğime hiç gelmemesini tercih ederdim... Kapıyı açtığım an baktığım görüntüye inanamamıştım. Bâyezid'in yüzü kan revan içindeydi! Kıyafetleri tozlanmış, yer yer yırtılmıştı. Fena halde darp edilmişti! Yaşadığım şok ile dilim tutulurken o daha fazla ayakta durmaya dayanamayıp yere çökmeye teşebbüs etmişti. Ani bir refleks ile tutmuştum onu. Ama gücüm ayakta durmasına yetmemişti. Ağır bedeni benimle birlikte yere çökerken ben hala ağzım ve gözlerim ardına kadar açık şok içinde ona bakıyordum. Başını dizlerimin üzerine koydum. Ellerim titriyordu... Onu bu hale kim getirmişti? Parmaklarımı korka korka alnına değdirdim. Kısıkta olsa aralanan siyah gözleri önce yüzümde sonra parmağımdan sarkan kırmızı kurdelede gezinmişti. Hafifçe öksürerek elini cebine uzattı. Bir şey söylemek ister gibiydi hali. Ama ben kendime gelemiyordum. Cebinden çıkarttığı elini uzatıp avucuma köşeli bir cisim bıraktı. Yıldız şeklinde taşlı bir broştu bu. Derin derin nefes almaya çalıştı.

-Hayırlı olsun... Yenge... 'dedi zar zor çıkan bir sesle. Ve gözleri boşluğa doğru kayıp başı dizlerime düşerken kopmuştu boğazımdan o çığlık...

-Bâyeziiiid!'

Çığlığımı duyup koşan ilk Osman olmuştu. Ben sinirleri boşalmış gibi zangır zangır titrerken gözyaşlarım Bâyezid'in yüzüne dökülüyordu. Osman benim yanıma yere çökerken odadaki herkes evin dar girişine doluşuyordu.

-Bâyezid!' diyerek kardeşinin yanağına dokundu Osman. Yüzü endişe içinde kasılmıştı.'Aslanım ne oldu böyle sana? Bâyezid kendine gel!'

Girişe gelen Amine hanım oğlunun adını mırıldanarak ağlamaya başlamıştı. Ertuğrul bey karısına sarılıp başını göğsüne yaslarken canım kadın hıçkırıklara boğulmuştu. Sadece o değil Mihrimah ve Leylifer anne de ağlıyordu. Bâyezid o iri cüssesi ile yerde boylu boyunca uzanmış hareketsiz yatıyordu şimdi. Bense şok halinde çıkamıyordum. Ağlıyordum yalnızca... Yapabildiğim tek şey oydu. Yaşlarla dolu gözlerim kucağımda duran yüzüne acıyla bakıyordu. Mehmed yanımdan zar zor geçip Bâyezid'in diğer tarafına çökmüştü.

-Bâyezid! Tepki ver koçum! 'dedi bir taraftan muayene etmeye çalışırken. Sonunda dikkatle tutup Osman ile içeriye taşımışlardı kardeşlerinin baygın bedenini. Ertuğrul bey salonun ortasında deli gibi dolanırken Amine hanım Leylifer annemin yanında ağlıyordu. Mehmed Mihrimah'ın yardımıyla ilk yardım yapıyor Osman ise ne yapacağını bilemez halde dikiliyordu köşede. Ben mi? Ben kapının girişinde duran sandalyeye çökercesine oturmuş ve Bâyezid'in elbiseme bulaşan kanına bakıyordum boş gözlerle...

HOŞNÜMÂ    (tamamlandı)   MUÂŞAKA SERİSİ 🌿Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin