30. Bölüm

12.9K 1.1K 441
                                    

*satır arası yorumları unutmayalım canımlar

(multi : Bebek Çalaphan)

Bu bölüm gerçek olan rüyalara ithaf 🎈

Nâre Çalaphan'dan 🔥


Elimdeki küçük kaşık ile iç harcı yaprağın üzerine nizam içinde yerleştirip yaprağı tüm kibarlığımla katlamaya başladım. Ucunu da sardığımız zaman işte hazırdı zeytinyağlı yaprak sarmamız!  Sardığım sarmayı önümdeki diğer arkadaşlarının yanına bırakıp yenisine uzandım. Ve tüm bunları yaparken dilim istemsizce dudaklarımın arasına kıstırılmıştı. Kendimi anın eğlencesine iyiden iyiye kaptırıp işime yoğunlaşırken birden duyduğum uyarı tonlu ses tüm dikkatimi dağıtmıştı.

-Nâre eğilme fazla anneciğim. Bak yoruyorsun kendini ama.'

Başımı kaldırıp gülümseyerek baktım Amine anneme. Normal zamanda zaten beni el üstünde taşırken gebelik dönemiyle bu hassasiyeti ikiye katlanmıştı. Başımı eğip şişkin karnıma anlık bir bakış bıraktım.

-Merak etme anne torununun keyfi yerinde. Rahatsız olsa basardı tekmeyi. 'dedim keyifle. Masadaki herkes sessiz kıkırtılar ile gülmüştü bu dediğime. Amine annem başını peki madem anlamında sallarken ben uzanmış ve yeni yaprağımı önüme almıştım bile.

Büyük gündü bugün. Gökçe hala ve Alparslan eniştenin biricik oğlu Baybars askere gidecekti. Ve Ertuğrul babam onunda bu yuvanın bir evladı olduğunu hatırlatarak geleneksel asker yemeğinin yalıda yenmesini istemişti. İşte tamda bu yüzden herkes düğün varmış gibi buraya toplaşmıştı yeniden. Tek eksik Bâyezid olacaktı. Malesef izin alamayacağı döneme denk düşmüş, görüntülü konuşma ile bize katılacağını söylemişti. Şimdide annem yengem ve halam ile salondaki masaya yayılmış, kocaman bir tencere yaprak sarma sarıyorduk.

Elim iç harcın olduğu kaseye uzandığında Gülden yengenin bana kısık gözlerle attığı ters bakışlarını yakalamıştım. Göz göze geldiğimizde ise beni bir gülme tutuvermişti. Gülden yenge kaşlarını iyiden iyiye çatıp burnundan soluyarak Amine anneme döndü.

-Amine kuşum bak ben senin bu gelinine çok gıcık oluyorum haberin olsun!'dedi kızgın bir tavırla. Dudaklarımı birbirine bastırıp gülmemi engellemeye çalıştım. Ama onun karşısında gülmemek imkansız gibi bir şeydi. Başımı iki yana sallayıp yapmacık bir masumiyet ile baktım yüzüne.

-Niye öyle diyorsun yenge ya? Ne yaptım ben sana? 'dedim sitemkar bir sesle. Dudaklarını büzüp bana omzunun üstünden havalı bir bakış attı. Bayılıyordum bu kadının enerjisine. O geldiğinde yalının bile havası değişiyor, renkler canlanıyordu adeta. Gözlerini süze süze elindeki yaprağını sararken onaylamaz bir tavırla cık cıkladı.

-Yok canım yok . Bir tuhaf bu gençler. Ne demek ayol cinsiyetini doğumda öğreneceğiz süpriz olsun? Adamlar kaç sene evvel ultrason denilen makineyi boşuna mı icat etti? Ama yok! İlla bir gizem olacak illa bizi ortadan çatlatacaklar!'

Gülden yengenin söylediklerini duydukça kendimi tutamıyor, kocaman göbeğimi hoplata hoplata gülüyordum. Osman ile bu heyecanı daha büyük yaşamak istemiş ve cinsiyeti doğumda öğrenmeye karar vermiştik. Bu tüm ailede saygı ile karşılanırken sadece iki kişi saçma bulmuş, hatta her defasında sözü oraya getirip illa ki bir eleştiri yapmışlardı. Gülden yenge ve Ertuğrul babam... Hadi Gülden yenge merakından her zaman böyleydi ama Ertuğrul babamın bu durumunu hiç birimiz çözememiştik. Ellerimi kenardaki beze silip arkama yaslandım. Gülerken nefes nefese kalmıştım.

HOŞNÜMÂ    (tamamlandı)   MUÂŞAKA SERİSİ 🌿Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin