🌿FiNaL🌿

22.3K 1.3K 660
                                    

*yorumlar finale yakışır şekilde olsun 👏🏻

(multi : Osmancık & Duhâcık)

Nâre Çalaphan'dan 🔥

Kulağıma dolan bir tıkırtıydı beni yeni güne uyandıran. Odamızın kapısının sessiz ve özenli bir şekilde açılması, ardından bir çift ayağın parkelerde çıkarttığı o küçük sesler... Gözlerimi henüz açamamış olsam da nefesimi tutup az sonra başıma gelecek şeyi beklemeye başlamıştım. Ve içimden tuttuğum kronometre sıfırı bulduğunda kocam ile aramıza bir pamuk şeker zıplayıvermişti.

-Anne! Baba! Hadi kalkın kalkın kalkın! '

Ben beklentide olduğumdan her sabah olan bu durumu yine sakinlik ile karşılamıştım. Ama zavallı kocacığım derin uykusundan aniden sıçrayıvermişti. Uyku mahmuru gözlerini kırpıştırıp halen yatağımızın üstünde saçlarını savura savura zıplayan minik kızımıza tebessümle baktı.

-O nasıl uyandırma servisi gün ışığım? Hani konuşmuştuk bunu, yanağımızdan öpecektin artık? 'dedi yatağın içine oturarak. Duhâcık her zamanki gibi beni hiç sallamayarak babasının kolları arasına girivermişti. Bu iki sevgili bir araya geldiğinde onlar için dünyada başka kimsenin varlığı kalmıyor gibiydi. Benim bile! Yine de kıskançlığa bağlamayarak yattığım yerde gerindim. Bu minik cadı tüm geceyi bizim ve kendi odası arasında mekik dokumakla geçirmiş, sabahı sabah ettirmişti ikimize de. Küçük kollarını babasının boynuna sarıp onu yine pamuk kıvamına getirdi.

-Ama ben çok heyecanlıyım babacığım. Bugün büyük bir gün biliyorsun. 'dedi büyümüşte küçülmüş haliyle. Osman'ım dönüp bana göz kırptı. Bugün özel bir gündü evet. Lakin erken kalkması bugüne özel değildi. Bizim güzel kızımız adının büyüsünü taşır gibi doğduğundan beri her kuşluk vaktini uyanık geçirirdi. Gece uyumuş olsun olmasın bu huyu asla değişmemişti. Güneşin doğuşundan bir saat veya kırk beş dakika sonra uyanır, bir daha uykuya ancak öğle ezanından önce yatardı. Babası kızımı kucağına alıp yataktan ayağa kalktı.

-Hadi o zaman gidip elimizi yüzümüzü yıkayalım. Senin heyecanında yatışır bu arada. 'dedi büyük bir insanla konuşur gibi ciddiyetle. Duhâ hanım rahatını hiç bozmadan babasının kucağına iyice yerleşti ve bıcır bıcır konuşmaya devam ederken banyoya götürüldü.

Tembel hareketlerle kalktım yattığım yerden. Uykusuz bir gecenin ardından bıraksalar tüm günü yatakta geçirebilirdim. Lakin ne annelik nede bugünkü işler buna pek elverişli görünmüyordu. Paytak adımlarım beni banyo işgalden kurtulana dek hazırlanmam için giyinme odasına yönlendirdi. Üzerimi çıkarıp dolaptan rahat bir pantolon tunik takımı aldım. Giyinmek üzere aynanın karşısına geçtiğimde ise gözlerim istemsizce karnımın alt kısmındaki sezaryan izine gitmişti. İçimde bir şeyler cız ederken elimi yavaşça kaybolmaya yüz tutan izde gezdirdim.

Takvimler tam da bugünü gösteriyordu bu iz vücuduma kazındığında. Hayatımın en heyecanlı ve en mutlu olduğum günüydü. Kızımı kucağına almış, ömür boyu bir çift göze aşık olmak neymiş öğrenmiştim. Minicik boyu, çakır rengi gözleri ve kalçasının altına kadar gelen karamel rengi saçlarıyla benim dünyamdı o. Babasının ise gün ışığı... Ve benim dünyam bugün tam tamamına üç yaşında oluyordu...

🌿

Baba kız ikilisi ben giyinene kadar banyodan çıkmış, bir müddet de makyaj aynasına oturup saç tararken aşk yaşamışlardı. Ardından babasını azad eden küçük prenses benimle odasına gelmiş ve pijamalarından kurtulup tıpkı benim gibi rahat bir kıyafet tercih etmişti. Tercih etti diyordum çünkü artık hanımefendi kendi kıyafetine kendi karar verecek kadar büyüdüğünü iddia ediyordu.

HOŞNÜMÂ    (tamamlandı)   MUÂŞAKA SERİSİ 🌿Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin