(Sudenaz'dan)Todoroki ve Sude'nin kaçırılması üzerine tam bir hafta geçmişti. Okulumuz yatılı sisteme geçmişti ve her oda da iki kişi kalıyordu. Tabi ki de Beren ile ben aynı odadaydık. Eh gerçi Beren Todoroki kaçırıldığından beri depresyonda. Sürekli balkona çıkıyor ve müzik dinliyor. Hemde sürekli. Tekrardan bir villian saldırısı olmasın diye odalarınıza acil durum kapıları da yerleştirdiler. Ama eğer Beren balkonda daha fazla kalmaya devam ederse onu bir villian kaçıracağı kesin. Masanın üzerinde duran telefonumu aldım ve gördüğüm o iki satırlık mesaj yüzünden şoka girdim. Gözlerim benimle oyun mu oynuyordu acaba. Telefonu hızla kapattım ve tekrardan açtım. Bir yanlışlık olmalıydı. Mesaj gelmişti. Hem de Todoroki'den.
"Beren iyi mi?" Diyordu mesaj. Hızla parmaklarım cevap yazmaya başladı.
"Asıl sen iyi misin salak! Hemen bana nerede olduğunu söyle!" Çok vakit geçmeden mesaj geldi.
"Bak Sude sana nerede olduğumu söyleyemem ve sen de benim sana mesaj attığımı kimseye söylemeyeceksin."
Bu bir mesaj değildi. Resmen açık açık tehdit ediliyordum. Hemen gözüm balkonda şarkı dinleyen Beren'i yokladı. Sonra da mesaj yazmaya başladım.
"Beren mi? İyi olmak? Hah sen gittiğinden beri perişan durumda. Ve eğer seninle mesajlaştığımı öğrenirse cenazem çıkar!" Dedim tuşlara sinirli bir şekilde basarak. Çok geçmeden cevap verdi.
"Geliyorum." WHAT! Telefonu aniden yere attım. Sonra telefonuma kıyamayıp yerden geri aldım ve bir öpücük kondurdum. Sonra sinirle yazmaya devam ettim.
"MANYAK MISIN!" harika. Mesajım iletilmiyor. MESAJIM İLETİLMİYOR. Odanın içinde volta atmaya başladım. Okuldakilere söylemem gerekiyordu. Ama ya Todoroki buraya çok zor bir şekilde geliyorsa. Ve villianlar onu gözetliyorsa. Ama Beren çok kötü durumda. Balkon kapısı kapalı bile olsa ağlama sesleri geliyordu. Sonra aklıma muq bir fikir geldi. Hızla çekmecemden kameramı aldım ve Beren'in yanına çıktım. Beni gören Beren hızla gözlerini sildi.
"S-sen rahatına bak ben şey sadece yıldızları izlemek için kamera kurmak istiyordum da." Dedim aklıma gelen en muq bir bahaneyle. Beren kafasını olur anlamında salladı.
"Bir de şey ben aşağıya kızların yanına ineceğim DC oynayacağız. Sen gelmek istemezsin büyük ihtimalle.
"Siz eğlenmenize bakın" Dedi Beren gülümsemeye çalışarak. Planım harika işliyordu. Hemen aşağıya indim ve ortak salona geçtim. Cep telefonumu çıkardım ve balkonu izlemeye başladım. Şu anda ortalık sakin gibi görünüyordu. Yaklaşık yarım saat falan gözlerimi telefondan ayırmadan izledim. Bir şey olmayacağını düşünerek tam telefonu kapatıyordum ki gözlerim karşı çatıda bir çift mavi göz gördü. Korkuyla ayağa kalktığım zaman ise o gözlerin yanında tanıdık birini gördüm. Bu oydu... Todoroki... O sırada şu mavi gözlerin sahibi kameraya doğru bakmaya başladı. Sonra ise Todoroki'nin kulağına bir şeyler fısıldadı. Todoroki başını onaylar bir şekilde salladı. Sonra Beren'e görünmeden balkonun diğer tarafına geçti. Üzerinde eski bir tişört vardı. Saçları dağılmıştı. Sanki eski disiplinli halinden eser kalmamıştı. Kameranın yanından geçti ve geçerken de kamerayı eliyle devirdi. Sinirle yerimden kalktım. Bu çocuğun derdi neydi. Aman Tanrım! Umarım Beren'e bir şey yapmazlardı. Todoroki mi? Yok canım. O Beren' aşık! Telefonumu elimden fırlattım ve sinirle yerime oturdum. Kim bilir neler yapacaklardı. Sonra birden öksürmeye başladım. Fazla fesat düşünmüştüm...
(yazar anlatımıyla)
Kulaklığını çıkarmış ve yüksek sesle "I Hate U, I Love U" dinliyordu. Ve şarkıyı mırıldanıyordu. Şimdi ise Todoroki arkasında durmuş onu dinliyordu. Onun sesini dinlemek istiyordu. Beren ise şarkıyı mırıldanmaya devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sunrise Of Heroes
FanfictionBir anime dünyasına ışınlandığını düşünsene. İşte tam bu olay bu kitapta gerçekleşiyor. Bu kitapta baş rol sen olabilirsin. İstediğin kişi olabilir, istediğinle aşk yaşayabilirsin. Hadi gel ve beraber kendi anime evrenini kuralım. Açıklama yok sadec...