Harika bir durumdayız. Ama o kadar harika ki anlatamam. Kesinlikle müthiş. Kesinlikle şu an bütün herkes bize hesap soran gözlerle bakmıyor.
"Sizi dinliyoruz?" Bakugou'nun sesiyle bir kez daha kendime geldim. Aklıma o muhteşem bahanelerimin hiç biri gelmiyordu. Elim ayağım birbirine dolaşsa bile iki üç cümle edebildim.
"Iı evet şey.. Ee biz Beren ile odamızdaydık. Evet odamızdaydık. Sonra şey oldu. Iıı şey- Elif! Evet Elif geldi. Hani şu kötüler birliğindeki kartal kız. İşte o geldi. Sonra şey galiba Todoroki kaçmış ellerinden. Ne bileyim öyle bir şey olmuş galiba. Yani onu arıyor olmalıydı. Evet- yani şey hayır. Yani biz onun burada olmadığını söyledik. O inanmadı ve bizle dövüşmeye başladı. Sonra ne olduğunu anlayamadan ışınlanma kapısı açıldı ve puff buraya düştük. Evet böyle oldu." Tek nefeste anlattığım bu saçma hikaye kimseyi tatmin etmemiş gibi görünüyordu. Yardım için hızla Beren'i dürttüm. Daha yeni olayın farkına varan Beren yüzüme mal mal bakmaya başladı. Bu sefer diğerlerinin gözleri de ona döndü. Umarım benim hikayemi dinlemiştir.
"E-evet şey Sude'nin anlattığı gibi oldu"
"Ne anlatmıştı?" Beyza'nın sesine karşı sıçtığımızı anladım. Neden mi? Hah çünkü Beren o an hikayemi dinlemek yerine Todoroki yi düşünüyordu. Eminim. Ne anlattığımı hatırlamadığı için yardım ister balışkarla bana döndü. Ben de o durumdan kurtulmanın en harika yolunu bulduğumu düşünüyordum. Sanki karnıma ağrılar girmiş gibi kendimi yere attım. Dövüş esnasında darbe aldığımı söyleyecektim. Onlarda bizi bırakacaklardır. Eminim. Ama bana yardım edecek hiç bir el göremedim.
"K-karnım ağrıyor" Dedim durumu açıklamaya çalışırcasına. Beyza eliyle tuvaleti işaret etti. Sanki işi daha da bok etmişim gibi hissederek tuvalete koştum. Ne yapmam gerekiyordu ki. Ihh bir az iğrenç ama olsun. Hemen yerde bulduğum leğeni aldım ve suyla doldurdum. Sanki gerçekten kusuyormuşum gibi azar azar tuvalete döktüm. Dışarıdan gelen Mina'nın sesiyle başardığımı anladım.
"Sude? Sen iyi misin?" Hiçbir şey demeden yine leğeni aldım ve suyla doldurdum. İş ciddiye binmiş olacak ki dışarıdan merak sesleri yükseliyordu. Bu kadar yeter diye düşünerek leğeni eski yerine koydum ve sifonu çektim. Kapıyı açınca ise endişeli bakışkarla karşılaştım. Evet başarmıştım. Beyza konuşmaya başladı.
"Sizi bu gece sorguya almayacağız. Şimdi gidip dinlenin." Kahkahalarımı tutmak için resmen savaş veriyordum. Teşekkür eder gibi öne eğildim ve Beren'i elinden tutarak kapının dışarısına çıkardım. Müthiş zekam ile mallığım bir araya gelirse eşsiz bir yalan ortaya çıkarıyor belli ki. Beren ise ne olduğunu yeni yeni anlamaya başlıyordu. Odamıza girdiğimizde ise ikimizin de aklında aynı düşünce vardı. Balkon kapısına kamera takmak. Kamera takacaktık. Çünkü bir daha gelirlerse onları tehdit etmek için bir kozumuz olabilecekti. Gerçi benim kameram Todoroki yüzünden perişan duruma gelmişti ama neyse. Biz de Beren'in kamerasını kullanırdık. Hemen çekmecede kamerayı çıkardım ve Balkon için uygun bir yer aramaya başladım. Biz odamıza geldiğimiz de zaten balkonda bir tablo vardı. Kamerayı onun içine saklarım düşüncesiyle tabloyu çıkardım ve- NEEE. Hızla içeriye gittim ve yatakta uzanan Beren'e bağırdım.
"Kızım! Hemen kalk şuradan ne gördüğüme inanamayacaksın!" Beren merak içine yanıma geldiğinde ona tablonun altında bulduğum şeyi gösterdim.
"Aman tanrım!" Hızla tablonun görüş alanından çıktı. Sonra da ekledi "Yemin ederim onu oraya ben koymadım. Yemin ederim. Yemin ederim."
"Bunun anlamı..." Beren korku içinde konuştu.
"Siktir!"
(Saatler önce Beyza nur'dan)
"İki kişi oynamak çok sıkıcı ya!" Dedim Ecrin'in elindeki piyonu alırken. Bana döndü ve gülümseyerek konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sunrise Of Heroes
FanfictionBir anime dünyasına ışınlandığını düşünsene. İşte tam bu olay bu kitapta gerçekleşiyor. Bu kitapta baş rol sen olabilirsin. İstediğin kişi olabilir, istediğinle aşk yaşayabilirsin. Hadi gel ve beraber kendi anime evrenini kuralım. Açıklama yok sadec...