Bazen neden yaşıyoruz diye sorarız kendimize. Hakikaten biz neden yaşıyoruz? Her gün kaos ortamlarında kalabilmek için mi? Kahraman olmak için mi? Batsın kahramanlığın! Batsın her şey! SİKTİĞİMİN HAYATI BOK YOLUNA GİDİYOR!
"Nerde bu kız!" Sinirle bütün kapıları açmaya başladım. Beyza arkamdan gelerek beni sakinleştirmeye çalışıyordu.
"Sude bak tamam eminim okulda bir yerdedir ya da evine gitmiştir yani-"
"ÖYLE OLSAYDI ARAMALARIMA DÖNERDİ!" Beyza beni ellerimden tutarak çekiştirdi.
"Bak kaçırılsa bile eminim iyidir. Sude ve Todoroki de kaçırılmıştı değil mi?" Hala saf ayağını oynamaları çok sinir bozucu. TODOROKİ BİR VİLLAİN SALAKLAR.
Enerjim bitmiş bir halde kendimi yere attım. Neredeydi bu kız. Todoroki ona sahip çıkardı belki. Ama ona da güvenmiyorum. Sonuçta o da bir villain. Nefret ediyorum villainlardan. Hepsinden nefret ediyorum. HEMDE HEPSİNDEN!
(Yazar'dan)
"Olum kız kaçırmak ne demek lan" Dabi Todoroki'nin kafasına hafiften vurdu.
"Başka şansım yoktu. Tutturdu ayrılacam, ayrılacam diye."
"Sen de onu kaçırdın!?"
"Iııı evet?"
"Yemin ediyorum mal bu çocuk ya!"
"Sırf villian olduğum için benden ayrılmasını istemiyordum. Ve eğer benden ayrılcak olursa...Ben de villian olmam." Sudenur kolunda ki buzu çekti ve konuştu.
"Şaka mısın! Boşuna mı yandım ben orada!"
Dabi ona döndü. "Sadece bir geri tepmeydi."
"AMA KOLLARIM ACIYOR!"
"Bağırma lan bana!"
"Tamam sakin olun." Dedi Elif olayı büyütmemek için. "Belki o da villian olur"
"NAH!" Diye bağırdı Todoroki. "O asla bir villian olmayacak.
"Eğer kız uyanmadan onun yanına gitmezsen villian olmasına gerek kalmayacak" Dedi Shigiraki masada ki içeceği yudumlarken. Todoroki sinirle Beren'i tuttukları odaya doğru ilerledi. Kapıyı açınca nasıl bir tepkiyle karşılaşacağını bilmiyordu. Kapıyı hafiften araladı ve içeriye baktı. Beren ortalıkta görünmüyordu. Bir adım atarak odaya girdi. Tam o sırada kafasına yediği ağır bir darbeyle yere yığıldı. Beren kapının arkasından çıktı. Kapıyı kapattı ve eğildi.
"Seni seviyorum Todoroki. İyi uykular.." Todoroki'yi sürükleye sürükleye koltuğa yatırdı. Burnuna bir öpücük kondurdu ve az önce kapattığı kapıya doğru ilerledi. Her şey hazırdı. Eğildi ve kapının deliğinden içeriye baktı. Tam o sırada kendisine bakan bir gözle karşılaştı.
"TANRIM!" Çığlıklarla kendini geri attı. Tam o sırada kapı açıldı ve içeriye Dabi ile Sudenur girdi. Sudenur sevecenlikle elini salarken Dabi ona şaşkınlıkla bakıyordu. Beren'in bütün kaçış planları suya düşmüştü. Düştüğü yerden kendini geri atarak duvar dibine kadar kaydı. Dabi eliyle ona mavi alevlerinden birini gösterdi. Kendini tehdit altında hisseden Beren sadece dona kalmakla yetiniyordu. Dabi elini geri çektiğinde odadan geri çıktı. Sude nur heyecanla Beren'in yanına çömeldi. Dedikodu ortamı istiyordu.
"Kızım bu Dabi harika çocuk ya. O bu saatten sonra benimdir. Net!"
"Ne diyorsun sen be! Psikopatın teki o" diye karşılık verdi beren korku içinde. Yaşadığı gerilim fazla gelmişti. Ayaklarını kendine çekti ve elleriyle bacaklarını sardı. Göz yaşları bir bir akıyordu. (biliyorum sen normalde ağlamazsın asdfghjklşi)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sunrise Of Heroes
FanfictionBir anime dünyasına ışınlandığını düşünsene. İşte tam bu olay bu kitapta gerçekleşiyor. Bu kitapta baş rol sen olabilirsin. İstediğin kişi olabilir, istediğinle aşk yaşayabilirsin. Hadi gel ve beraber kendi anime evrenini kuralım. Açıklama yok sadec...