(Sudenaz'dan)
Gözlerimi Beyza'nın sesiyle açtım. Yok hayır. Sadece o da değil bütün kızlar başıma toplanmıştı. Etrafıma bakındığımda ortak salonda uyuya kaldığımı fark ettim. Bütün gözlerin üzerimde olmasının yanı sıra etrafta Beren'i göremiyordum. En son ne olmuştu. Kahretsin! Bir anda yerimden kalktım ve merdivenlerden çıkmaya başladım. Beyza da arkamdan geliyor ve bağırıyordu. "Önce neden orada uyuduğunu sonra da neden kaçtığını anlatacaksın!"
"Şu anda çok meşgulüm!" diye seslendim merdivenleri çıkmaya devam ederken. Merdivenlerden çıkarken Bakugo'ya çarptım. Tam küfür edecekti ki aldım onu Beyza'nın üzerine ittirdim. Bu ikisini de oyalardı. Arkamdan gelen küfür seslerine aldırmadan Beren ile benim odama daldım. Beren'i perişan bir durumda falan bulmayı planlıyordum. Ama o balkonda uyuya kalmıştı. Hemen yanına gittim. Yüzünü bir kaç damla suyla ıslattım. Panik içinde yerinden fırladı. Ve etrafına bakınmaya başladı. Gözlerim Todoroki'nin devirdiği kamerama doğru kaydı. Keşke devirmeseydi, dünyanın en pahalı şeyiydi o.
"Gitmiş mi?" diye sordu Beren etrafına bakınmayı bırakarak.
"K-kim gitmiş mi?" diye sorusuna soruyla cevap verdim sanki bilmiyormuşum gibi. Sonra Beren anlam veremeyerek sırt üstü yere uzandı. Parmaklarını dudaklarında gezdirdi ve hafiften gülümsedi. Lan! Yoksa!
"Kim olduğunu söyleyecek misin!" dedim bilmiyormuş gibi davranmaya çalışarak. Gülümseyerek kafasını bana çevirdi ve konuşmaya başladı. "Todoroki..."
"Aman Tanrım bu harikaaa-" tam sevinmeye başlamıştım ki kapı baskın yapılırcasına vurulmaya başladı. "Siktir.. Geldiler" dedim ve hemen balkondan atlamaya çalıştım ama Beren beni tuttu. "Kim!"
"Eeee şeyy-" O sırada kapı büyük bir patlama yardımıyla kırıldı ve içeri Beyza ile Bakugou girdi.
"Ne oluyor be!" diye atıldı Beren.
"O arkadaşın fazla kaşındı Beren" dedi Bakugou hafiften sakinleşerek. Ama sakin kalması bir saniye falan sürdü. O ikisi üzerime doğru yürümeye başlayınca ne yapacağımı bilemeyip balkondan atladım ve su ile destek vererek sağ salim bir şekilde yere indim. Bakugou atlayamadı sadece küfür etmekle yetindi ama Beyza saksıda duran çiçeklere dokundu ve onları üzerine binebileceği bir hale getirdi. O da yere inip beni kovalamaya başlayınca var gücümle kaçmaya başladım. Onu su ile etkisiz hale getirmeyi planlıyordum ama su bitkileri daha da güçlendirdi.
"PES ET!" Diye bağırdı Beyza arkamdan gelmeye devam ederek.
"Asla!" O sırada karşıdan gelmekte olan Mina'ya çarptım. Bu beni baya yavaşlattı. Daha ne olduğunu anlayamadan sarmaşıklarla sarılmıştım bile.
"Ooo kavga demek ha? Çok severim. Ama bu sefer katılamayacağım." uzaktan gelen sesle kafamı çevirdiğimde yaklaşan Uraraka'yı gördüm. Arkasında da Midoriya vardı.
"Yardım etmeyi denesen!" diye seslendim Uraraka'ya. Bakışlarıyla arkasında duran Midoriya'yı işaret etti ve gülerek konuşmaya başladı "Bazı işlerim var da" Sinirle konuşmaya başladım.
"Beyza indir beni!"
"Ama seninle daha işim bitmedi!" dedi huysuzca.
"İndir Beni!" dedim çırpınarak. Bırakmayacağını anlayarak bitkilerinin köklerini su ile haşlayarak elinden kurtuldum ve Uraraka'ya doğru atıldım. Kızı bir güzel ıslattım. Uraraka bunun üstüne daha da sinirlenerek bana yaklaştı ve gücünü kullanabilmek için dokunmaya çalıştı. Sürekli yüzünü ıslatıyordum. Bu rakibimi yavaşlatmamın en basit yoluydu. Yaklaştı ve tam vuracakken beni yanılttı ve kendine dokunarak uçmaya başladı. Arkamdan geleceğini biliyordum bu yüzden uzun bir sıçrayış yaptım ve Uraraka'nın arkasına geçerek sırtından ufak derecede sıcak suyla vurdum. Mina, Beyza ve Midoriya bizi ayırmaya çalışıyordu.Kızın olmayan saçlarını yolmak fazlasıyla eğlenceliydi. Beyza aramıza bitkilerden bir duvar ördüğü zaman ise bütün eğlencem kaçmıştı. Sinirle bağırmaya başladım. "Şu duvarı hemen çek!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sunrise Of Heroes
FanfictionBir anime dünyasına ışınlandığını düşünsene. İşte tam bu olay bu kitapta gerçekleşiyor. Bu kitapta baş rol sen olabilirsin. İstediğin kişi olabilir, istediğinle aşk yaşayabilirsin. Hadi gel ve beraber kendi anime evrenini kuralım. Açıklama yok sadec...