Sabah aynadaki yansımamdan ben bile korkmuştum şişmiş ve kızarmış mavi gözlerin yanında uykusuzluğun ve yorgunluğun vermiş olduğu göz altı morluklarıyla hastalıklı gibi görünüyordum. Geç kalma ihtimalini umursamdan hızlıca sıcak bir duşa girdim. Suyun altında düne ait her bir kare zihnimde canlanıyordu. O odadan çaresizce çıkışım ve bendenimi kaplayan acı. Benim bir değerimin olmadığının göstergesiydi her şey.
Daha fazla düşünmek gözyaşlarımın sıcak su ile karışmasına neden oluyordu güçsüzlüğüme küfürler yağdırdım. Hazırlanıp aşağı indim annemin söylenmelerine kulak asmadan evden çıktım.
Apartman kapısından çıkar çıkmaz tüm vücudum titredi saçlarımın hala ıslak olmasıda üşümem için katkıda bulunuyordu. Salak gibi ne kurutmuş ne de bir bere almıştım ve sonucunda hasta olacağıma emindim.
"Günaydın" duyduğum sesle kafamı bile kaldırmadım yüzüne bakmak şu an yapamayacağım bir şeydi cevap vermekte öyle. Kafa sallayıp hızlıca kulaklığımı taktım.
Sokağın sonunda Yiğit ve Batu bize katıldı yine konuşmadan biri ile göz göze gelmeden Görkem'le buluştuğumuz yere geldik yine aynı şekilde ilerledim. Sadece bir ara Batu şapkasını vermeye kalkmıştı istemediğimi söylemek için kafamı kaldırdığımda bir süre şapka havada dona kaldı gördüğü manzaranın korkuçluğuyla. Okula kadar bir daha konuşmadım kafamı kaldırmadım ilk defa konuşmak bu kadar zordu benim için.
...
Öğle arasında yine o saçma masadaydım bu kadar anlamsız olduğunu hiç düşünmedim şu ana kadar ama şu an her şey saçmalıktı sol tarafımda oturan kişi beni öldürüyordu amınakoyayım. Kalbimi artık kırdı falan demek o kadar anlamız geliyordu ki Yağız'ın yaptıkları için yeni bir kelime üretmek gerekiyordu. Kelime o kadar acı olmalıydı ki insanın duyduğu zaman göğüsüne bir ağırlık çökmeli nefes almakta zorlanması gerekiyordu. Belki o zaman biraz anlam kazanır az da olsa hissettiğim şeyleri anlayabilirlerdi.
Sabahtan beri kimse bana soru sormamıştı zaten kafam bir an olsun kalkmıyordu çekindiğimden falan değil gücüm yok ne konuşmaya ne de kafamı taşımaya gücüm yok. Tüm ruhum dün gece o odada kalmış ben ise tüm gücümle kaçmıştım şimdi ise sadece yaşamak için daha doğrusu acı çekmek için hayatta kalan bazı işlevler sahiptim. Mesela nefes almak gibi her ne kadar her nefesimde yüreğimde sancıya neden olsada alıyordum. Ya da yürümek bunuda yapabiliyordum ama ayaklarım sanki camın üstünde yürüyor gibi her adımında sızlıyordu.
Ben dün gece öğrendiğim gerçekle hayatta kalmaya çabalıyordum. Değersiz olduğumu duygularımın bir öneminin olmadığını öğrenmek. Bunu düşmanım bile yaşamasını istemem. Yağız sanki kalbimi söktü içimede oluk oluk kan akıyorda ben o kanla boğuluyorum.
"Batım ne oldu?" Ahsen'in endişe dolu sesini duyduğumda kafamı kaldırdım bir anda yüzü ağlayacak gibi oldu.
"Bir şey olmadı." konuşmadığım için o kadar kısık çıkmıştı ki ben bile zor duymuştum sesimi.
"Batım.." dedi sesi titremişti ve dolan gözlerini sildi bu kadar kötü gözüktüğüm gerçeği suratıma çarptı.
"Batım ne oldu abi?" dedi Batu böyle zamanlarda onda anlamsız sinir olurdu çünkü karşısındaki insan için ne yapacağını bilemezdi.Konuşmak haykırmak istiyordum ama çıkmıyordu sesim ne kadar denesemde çıkmıyordu.
"Tek kelime çıkmadı ağızından." dedi Görkem yandan bana bakmayı ihmal etmiyordu. Yağız'ı düşündüm şu an yüz ifadesini merak ediyordum ama bakmak içimden gelmiyordu. Yiğit sessizdi belkide biliyordu Yağız benden sonra ilk ona anlatırdı her şeyi. Reha ve Tuana ise öylece hayatlarında ilk defa gördükleri bir canlıya bakar gibi bakıyor konuşmuyorlardı.
"Batım ne oldu abi?" karşımda dikilen bedenin yüzünü görmek için kafamı baya kaldırdım Alp o kadar uzundu ki. Yüzünde şaşkın bir ifade vardı ve az önce oynadığı su şişesini ve ellerini arkasına yerleştirdi.
"Sanane lan." dedi Batu zaten şu an birina sarmaya hazırda bekliyordu.
"Abi sakin." Yiğit kavga çıkmasın diye Batu'yu sakinleştirme çabasına girmişti.
"İyiyim" dedim Alp'e bakarak ama kötü olduğumu kör biri bile net anlardı.Tüm masada gezdirdi gözlerini sanki suçlu arıyordu garip olan tek şey Yağız hala sessizdi.
"Lan gitsene işine." dedi Batu Yiğit kolunu sıkıca tutmuş hareket bile etmesini engelliyordu. Daha fazla dayanamayarak ayağa kalktım.
"Alp olay çıkmasın abi." dedim ve omuzuna hafif iki kere vurup ilerlemeye başladım arkamdan seslenmeleri hiç bir şey ifade etmiyordu.
Bodrum kata inmek en mantıklı karardı bazen öğrencilerin yiyişmek için uğradığı bir yerdi ve genelde sessiz ve ll) kimsesiz olurdu. İlerleyip eski sıraların olduğu bir odaya girdim aşırı toz ve rutubet kokusu yüzümü ekşitmeme neden olsada sessizlik cazip geliyordu. Eski bir sıranın üzerindeki tozları üfleyip üzerine oturduğum sırada Yağız içeri girip kapıyı kapattı ve yaslandı.
"Konuşmalıyız." dedi bana bakarak şu an kalksam izin vermeyecekti oturmaya devam ettim o yokmuş gibi telefonuma kafamı eğdim.
"Batım lütfen." dedi bana yaklaşarak umursamadım şu an yokmuş gibi davranmam onun için daha iyidi. Tabi elimden çekip telefonumu alana kadar sürdü onu görmezden gelmem.
"Siktir git Yağız." dedim ve telefonu vermesi için elimi uzattım. Ona donuk bir ifadeyle bakıyordum o ise sanırım bana acıyordu. Belkide haklıydı onun yerinde olan herkes acırdı aşık olduğu kişi için geldiği hale acırdı.
"Telefonu al ama konuş benimle." dedi ve avucuma telefonu koydu sesi bile kulağımı tırmalıyordu o kadar yapmacık geliyordu ki her hareketi. Dün her şeyi kanıtlamıştı gözümde.
"Senin için endişeleniyorum ve bu halde görmek istemiyorum Batım." sanki komik bir fıkra duymuş gibi gülmeye başladım sanırım delirdim çünkü karnımı tuta tuta gülmeye başlamam hiç iyi değildi. Karşımda endişe içinde bakan Yağız daha komikti amınakoyayım.
"Sakin ol Batım." dediğini duydum ama kahkaha atmama engel değildi.
"Korkuyorum." anında ciddileştim ben bile korkuyorum kendimden kendi eserinden korkması beni sinirelndirmişti. Tokat attım dalga geçiyordu piç. Elini yanağına koyarak baktı bana.
"Sana bakmak midemi bulandırıyor" dedim iğrenircesine şu an karşımdaki kişi aşık olduğum kişinin çok uzağındaydı.
"Dün olanlar için özür dilerim." dediğinde daha fazla dayanamayıp ayağa kalktım ve aramızda sadece bir adım kalmıştı.
"Ben ise teşekkür ederim." dedim gözlerine bakarak anlamadığı o kadar belliydiki sırıttım.
"Yan odada bir kızla sevişecek kadar değersiz olduğumu kanıtladığın için." dediğimde irileşti gözleri, şaşırması saçmaydı.
"Değersiz mi? Sen benim-" parmaklarımı dudağının üzerine koydum ve kafamı eğip derin bir nefes aldım bu dudaklardan bir kelime daha yalan duymak istemiyordum.
"Sakın bir yalan daha çıkmasın Yağız, sakın." dedim ve elimi çekip onu orada bırakıp çıktım. Benimde bir sınırım vardı ve onu aşalı çok olmuştu.
Moodum Batım gibi :'(
Neyseee
Bye babe💜
![](https://img.wattpad.com/cover/245078931-288-k163646.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Zaman BXB
Short Story[TAMAMLANDI] Yarı texting "Yağız valla anlamıyorum ben bunlardan." dedim bıkkınca ama beyimizin tribi geçmemiş omuz silkip ilerlemişti. Batımsu olmam gerekiyordu.Peşinden hızlıca gittim yüzüme en sevimli surat ifademi yerleştirdim. "Yağız'cım haya...