Bölüm-25:Kendinen korkmak

946 70 21
                                    

Okula ikinci ders gitmiştim ve öyle sırada yatıyordum. Görkem'e biraz sabah olanları anlatmıştım sadece o ise Yağız'ın korktuğunu söylüyordu böyle bir şey olabilir miydi bilmiyordum.  Hiç derdim yokmuş gibi bir de herkes bana bakıyor bir şeyler konuşuyordu Emir olayı olduğunu biliyordum ama şu an bu umurumda bile değildi.

Kolumunu dürtülmesi ile kafamı kaldırdım.Yiğit ve Batu bana bakıyordu.

"Batım gelsene bir." dedi Yiğit kafa sallayıp ayağa kalktım biraz ciddi gibilerdi.

"Ne oldu?" dedim merakla ama cevap alamadım beni bahçeye çıkarana kadar konuşmamıştık.

Bahçede ki bir bankta Emir'i gördüm yüzü gözü dağılmış kolu sargılıydı çocukların yüzlerindeki ifadelerini şimdi anlıyordum olay gerçekten ciddi bir meseleydi. İçime bir korku düştü bunu yapan kişiyi tahmin etmek zor değildi benim için.
Beni gören Emir ayağa kalktı ve bana doğru gelmeye başladı her adımda acı çekiyordu sanki.

"Batım ben özür dilerim." dedi zorunluluktan dediği o kadar belliydi ki.

"Kim yaptı bunu Emir?" dedim sinirle cevabı beni rahatsız edecekti çünkü.

"Sorunun cevabını biliyorsun bence." dedi nefretle ama sakin kalmaya çalışıyordu.

"Tamam Emir git sen." dedim Yağız'ı bulmam lazımdı bir an önce.

"O manyak arkadaşını bir daha üzerime salma." dedi tam yanımdan ilerlerken ve sinirle kolunu tuttum ve tüm gücümle sıktığımda acıyla inledi.

"Şizofren bir piçsin."  kolunu bıraktığımda kahkaha attı ve kulağıma iyice yaklaştı.

"Hadi ama hepsi yalan değildi." dedi fısıldayarak ve ben sinirle ona döndüm hayatımın en büyük hatasıydı amına koyayım.

"Siktir git." daha fazla kendime hakim olamayarak bağırdım. Emir gülerek kafa salladı ve gitti.

"Nerede Yağız?" diyerek Batu ve Yiğit'e döndüm.

"Bilmiyoruz gelmedi ve Emir de bu halde geldi okula seni çağırmamızı söyledi." dedi Batu sinirden derin nefesler alıyordum gerizekalı kendini yakacaktı.

"Ben gidip bulayım şunu." dedim Yiğit kolumu tuttu.

"Bence yapma sinirlisin şimdi." kolumu hırsla ondan çektim.

"Sinirliyim amına koyayım çok sinirliyim. " herkesin daha fazla ilgisini çekmek umurumda değildi zaten herkes beni izliyordu.

"Birbirinize girmeyin yine Batım." dedi Batu ikiside endişeliydi.

"Olan oldu zaten Batu. Her şey bitti aramızda bir bok kalmadı. Daha ne kadar kötü olabilir?" dedim sona doğru sesim kısılmış sinir yerini üzüntüye bıraktı son cümlenin ağırlığını hissetmek çok boktandı.

"Düzelir sadece biraz zaman verin birbirinize." dedi Yiğit beni teselli etmek için yalan söylediği o kadar belliydiki burukça gülümsedim halime.

"Buna inanıyor musun?" dedim ama cevap gelmedi yine olanları anımsamış gözlerim dolmuştu. Olmuyordu acım geçmiyor üzüntüm bitmiyordu aynı göz yaşlarım gibi tükenmiyordu.

Yavaş adımlarla yürümeye başladım duygularımı bastırmıştım yine. Sınıfa geldiğimde Görkem'in olmamasına sevinmiştim çünkü açıklama yapacak gücüm yoktu eşyalarımı toplayıp okuldan çıktım.

Yağız'ı bulmam lazımdı ve kafa dağıtmak için gittiği sahil kenarındaki eski fener daimi yeriydi. Hemen oraya yakın bir yerlerden geçen bir otobüse bindim duraktan. Arayıp mesaj atmamıştım cevap vermeyeceğine adım gibi emindim. Yanına gidince ne yapacağımı düşündüm bağırıp çağırabilirdim, tokat atabilirdim ya da sessizce oturabilirdim yüksek ihtimalle ağlayıp neden olmaz diye haykırabilirdim. Yine türlü senaryolar kurmuştum.

Fenerin dibine oturmuş dizinin üzerine koyduğu uzaktan parçalandığı belli olan eline bakıyordu. Saçları dağınıktı ve birkaç tutam yüzüne düşüyordu. Pek zarar görmediği belliydi zaten sinirlenince gözünün önünü görmez vahşi bir hayvan gibi acımadan saldırırdı. Bu özelliği beni hep korkutuyordu yanında olduğum zaman beni dinlerdi ve bırakırdı ama ben yoksam elinden birinin kurtulması çok zordu. Ne geçiyordu aklında ne düşünüyordu şu an hiç bir fikrim yoktu.  Ağır adımlarla yanına ulaştım ve hemen önüne oturdum. Öylece bana baktı hiç konuşmamış gelmeme tepki bile göstermemişti benim tanıdığım kadar o da beni tanıyordu geleceğimi biliyordu.

Parçalanmış elini avcumun içine koydum ve çantamdan kolonyalı mendil çıkarıp yarasını temizlemeye başladım gözlerinin üzerimde olduğunu farkındaydım. Nereye gitmişti sinirim elini görünce niye kalbim sıkışmıştı yine.

Konuşacak bir şey bulamıyordum her şey anlamsız geliyordu. Yarasını temizlememe rağmen elini çekmemişti ben eline bakıyordum gözlerine bakamazdım bana baktığını bile bile kafamı kaldıramazdım.

"Bana bakar mısın?" istekle çıkan yorgun sesiyle içim acıdı sesi iyi değildi kendisi iyi değildi benim eserimdi.

"Bana bakmana ihtiyacım var o mavilere ihtiyacım var." çaresizlik sesindeydi kalbimin hızlandığını hissettim bir cümle ile beni yerle bir edecek güce sahipti. Yavaşça yüzüne baktım kaşında bir çizik ve biraz kurumuş kan vardı ayrıca benim morartığım yer daha fazla mordu şimdi. Gözleri ise en kötüsüydü. Sevdiğin birinde görmeyi isteyeceğin en son ifadeydi çaresizlik, yorguluk ve korku bunları nasıl sığdırıyordu o sarılara.

Ellerimin titremesiyle ellerimi çekip arkama sakladım bir baksada tekrar gözlerin gözlerimle buluştu.

"Kendimden korktum Batım. İlk defa kendimden korktum." dediğinde ne dediği anlamıştım Emir'den bahsediyordu eminim ki etrafında olan biri durdurmuştu. Gözlerime bakıyordu ama sanki başka şeyler görüyor gibiydi sanki kendine bakıyordu ve bu onu korkutuyordu.

"Duramadım sen yoktun ve ben duramadım buraya geldim bu maviye baktım ama olmadı, olmuyor." dedi gözünden bir yaş süzüldü derin bir nefes aldım ama geri veremedim. O göz yaşı kalbime saplandı kan sardı heryeri. Titreyen elimi uzatıp göz yaşını sildim. Onu ağlarken görmek imkansıza yakındı ve ben bunu başarmış kendi yüzümden ağlatmıştım.

Sıkıca sarıldım birden, ona ihtiyacım vardı kollarımın arasında onu hissetmeye ihtiyacım vardı. Kendini bana bırakarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı her sesinde gözlerimden bir damla akıyor saçlarına öpücükler bırakıyordum. Huzur kokusunu içime çektim bağımlısıydım bu kokunun.

Ne kadar böyle kaldık ve ağladık bilmiyorum sessizleşene kadar nefesi düzene girene kadar bekledim  hiç kıpırdamadan. O kadar yorgundu ki hem fiziksel hem ruhsal o kadar yorgundu ki kollarım arasında ağlayarak uyuya kalmıştı. Onu uyandırmadan arkasına geçip kollarım arasına aldım sırtımı fenere yaslayıp onu izlemeye başladım.

O kadar güzledi ki her bir kirpiğine bile aşıktım ayrı ayrı yüzündeki yaralar bile çirkinleştiremiyordu onu. Huzula uyuyordu kollarımda yüzündeki göz yaşları hala ıslaktı ama huzurluydu.


Batım  kör kütük aşık

Yağız ise Batım olmadan kendini hep eksik hissediyor

Vee ben bu bebekleri seviyorumm

Okuyan herkese teşekkürler 💜

Her Zaman BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin