İyi okumalar.✨
Ecmel ÖZKAN
Giydiğim beyaz balıkçı yaka kazağın eteklerini siyah eteğimin arasına sıkıştırdıktan sonra eteğin ucundan tutup biraz aşağı çekiştirdim. Yerdeki kıyafetlerimi alıp katlayarak bir kenara bıraktıktan sonra odadan çıkıp banyoya gittim. Hızlıca işlerimi halledip saçlarımı taradıktan sonra hafif bir makyaj yapıp banyodan da çıktım.
Yüzümdeki kocaman gülümsemeyle salona gidip koltuğun etrafından döndüm. Görmek istediğim kişiyi göremeyince yüzümdeki gülümseme yavaş yavaş kayboldu. Araf için dün akşam bıraktığım örtü ve yastık yerinde duruyordu hem de aynı şekilde.
Dün beni eve bıraktığı zaman yine bana geleceğini söylemişti. Ben de gelmesine engel olmamıştım ama yanıma gelmesinin doğru olmadığını ona anlatmaya çalışmıştım. Ve bana söylediği tek şey ise, "Yanına gelmeyeceksem hiç gelmem, koltuğuna âşık değilim." olmuştu.
Ben de şaka yaptığını düşünüp onu ciddiye almamıştım ama görüyorum ki ciddiymiş.
Kâbus görmemi istemiyordu, bunu ben de istemiyordum ama yapabileceğim bir şey yok. Birlikte uyumamız doğru değil.
Koltuğun üstündekileri alıp odama geri gittim. Onları bir kenara koyup komodinin üstündeki telefonumu ve araba anahtarımı aldım. Daha sonra odadan çıkıp dış kapının önünde dün giydiğim siyah kabanı ve siyah stiletto ayakkabılarımı giydim. Evden çıkıp kapıyı kilitledim. Bahçe kapısına doğru ilerlerken Araf'ı arayıp telefonu kulağıma götürdüm.
İkinci çalışta açılmıştı. "Dinliyorum."
"Günaydın sevgilim." dedim neşeli bir sesle.
"Sana da."
Sesi her zamanki gibi soğuktu. Ama bana karşı normalde öyle değildi. Anlaşılan bana trip atıyordu.
"Trip atıyorsun sanırım bana?"
"Ecmel, işim var kapatıyorum."
Bahçe kapısına doğru giden elim havada kalırken yüzüm asılmıştı. Yine ismimle hitap etmişti bana.
"Peki, sonra görüşürüz." dedim mırıldanarak.
Bir şey demeden telefonu yüzüme kapatınca telefonu kulağımdan çekip ekranına üzgün gözlerle bir süre baktıktan sonra telefonu kabanımın cebine koyup bahçeden çıktım. Yavaş adımlarla arabama doğru giderken cebimden anahtarımı çıkarttım.
"Günaydın yenge."
Arabasının önünde duran Salih'e göz ucuyla bakıp, "Günaydın." dedikten sonra önüme dönüp arabama doğru ilerledim. Elimdeki anahtarın tuşuna basıp kapılarını açtıktan sonra kapı kolunu tuttum. Kapıyı açmamla başka bir el tarafından kapanması bir olmuştu. Hızla arkama döndüğümde gördüğüm yüzle kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalktı.
"Araf?"
"Yavrum?"
Bana gülümseyerek baktığını görünce üstümdeki şaşkınlığı atıp onun gibi gülümsedim ve kollarımı boynuna sardım. Hiç vakit kaybetmeden o da kollarını belime sarınca gözlerimi kapatıp kokusunu içime çektim.
Az önceki üzüntümden eser kalmamıştı. Zaten bunun için Araf'ı görmem yetiyordu. Bir de ona dokunmak, kokusunu içime çekmek... Çok ama çok mutlu ediyordu beni.
O, çikolata mutluluk hormonu salgılıyor lâfını boş verin benim için asıl o görevi sevdiğim adam yerine getiriyordu.
Geri çekilip yüzüne baktığımda ellerini belimden çekip yanaklarımı üstüne koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİME TAHT KUR
Novela JuvenilHayatı boyunca geçmişinden ve hayatını mahveden adamdan kaçan, kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, kimsesi olmadığı için yalnızlığı kendisine arkadaş edinmiş bir genç kızın; bir gece yarısı evine dönerken bir anda önüne çıkan yaralı adama ettiğ...