Merhaba güzel insanlar! Nasılsınız? Umarım hepiniz çok çok iyisinizdir. Uzun bir zaman sonra tekrar bir bölümde toplandık. Ben çok heyecanlıyım, sizleri de çok özledim. Sizler de heyecanlısınızdır diye düşünüyorum, umarım öylesinizdir. <3
Bölüme geçmeden önce bir şeyler söylemek istiyorum, okursanız çok iyi olur. ✨
Biliyorsunuzdur belki bu sene son sınıf öğrencisiyim ve bölüm yazmaya bu yüzden ara vermiştim. "Ders çalıştığı için bölüm yazmıyor." gibi bir düşünce oluşturdum ama işler, istediğim gibi gitmedi. Hiçbir şeyi yoluna sokamadım ne yazık ki! Bu senenin bu şekilde gitmesine karar verdim. Böyle bir düşünce oluşturduğum için kendimi de kötü hissettim, hakkınızı helal edin. Kusura bakmayın olur mu? <3
Düzenli bir şekilde olmasa da sizler için bölüm yazmaya çalışacağımı bilmenizi isterim. Benim için çok değerlisiniz, bunu da unutmayın. <3
Ha bir de söylemeden geçmeyeyim. Yeni bölüm tarihini sorduğunuz yerlerde sizleri gördüğüm gibi yorumlarda ve oylarda da sizleri görmek isterim. Üj, beş bir şeyler atıp hikâyenin toplam oy sayısını 10K yaparsanız çok mutlu olurum. Evet, oylarımı da zorla aldığıma göre sizleri bölümle baş başa bırakabilirim. :)
İyi okumalar. 🖤

Ecmel KARAN
Zamanın durduğunu hissettirecek anlar vardır hayatımızda.
Kimileri herhangi birisiyle geçirdiği güzel bir günde zamanın nasıl geçtiğini anlamaz kimileri çok sevdiği birisiyle geçirdiği günde zamanın nasıl geçtiğini anlamaz.
Güzel geçen zaman, fark edilmez. Bu, çokça doğru ama bir de zamanım geçmediğini hissettiğimiz, sanki saatin yelkovanı ve akrebi durmuş gibi hissettiğimiz anlar da vardır hayatımızda.
Titreyen elimdeki telefonun ekranında gördüğüm harflerin birleştirip oluşturdukları cümleler kafamın içinde bir sağa bir sola hızlı bir şekilde geçerken zaman kavramını sanki unutmuştum.
Neredeydim? Bilmiyorum.
"Yenge?"
Ne yapmam gerekiyor? Bilmiyorum.
"Yenge?"
Bildiğim tek şey kafamın içindeki harflerin oluşturduğu cümlenin ağırlığıydı.
Araf'ın bu sabah bindiği uçak kaza yapmış...
"Yenge?"
Duyduğum yüksek sesle birlikte aynı anda kolumda hissettiğim baskıyla kafamı ağır bir şekilde sol tarafıma çevirdim. O an arabada olduğumu fark ettim. Zamanla birlikte algılarım da durmuş gibiydi.
"Yenge iyi misin, sen?" Salih'e neler olduğunu söyleyebilecek gücü kendimde bulamıyordum. Salih garipliği fark edince arabayı hemen sağa çekti. "Yenge neler oluyor?"
Kendimi zorlayıp ağzımı araladım. "Araf..." Gözlerimin dolduğunu hissedince sözlerime devam edemedim.
"Ne olmuş Araf ağabeye?" dedi endişeyle.
Gözlerimden taşan yaşlar yanaklarımdan süzülmeye başlayınca elimle ağzımı kapattım. Neler olduğunu ona söylemek istiyordum ama kelimeler bir türlü çıkmıyordu dudaklarımı arasından.
"Yenge cevap versene," dedi Salih sesini yükselterek. "Ne olmuş Araf ağabeye?"
Gözlerini, yüzümde endişeli bir şekilde dolaştırırken elimdeki telefonu ona doğru uzattım. Hiçbir şey demeden telefonu elimden alıp endişeli gözlerini ekrana dikti. O, haberi okurken ben de ıslanmış yanaklarımı ve dolmuş gözlerimi sildim. Ne yapmam gerektiğini hâlâ bilmiyor olsam da yalnız başıma olmadığım için şanslıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİME TAHT KUR
Genç KurguHayatı boyunca geçmişinden ve hayatını mahveden adamdan kaçan, kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, kimsesi olmadığı için yalnızlığı kendisine arkadaş edinmiş bir genç kızın; bir gece yarısı evine dönerken bir anda önüne çıkan yaralı adama ettiğ...